10

178 35 52
                                    

"Baba!"

Minji okuldan çıkar çıkmaz babasını gördü ve yanına koşup sıkıca sarıldı.

"Okul nasıldı bebeğim?"

"Çok eğlenceliydi! Baba, yine o şeker dükkanına gidebilir miyiz lütfen?"

"Bebeğim aç mı?"

"Evet, çilekli pasta yemek istiyorum."

"Olur, benim de canım çekti."

"Yaşasın!"

İkisi el ele tutuşarak bahsettikleri dükkana gittiler. İçeri girdiklerinde Minji tanıdık bir yüz görünce koşarak o kişinin yanına gitti.

"Jinnie amca!"

Hyunjin, küçük kızın yanına geldiğini görünce gülümsedi ve onu kucağına aldı.

Minji masanın karşısında oturan kızı görünce ona gülümseyerek baktı.

"Sende yabancı teyzesin."

"Ya da bana Yeji diyebilirsin."

Seungmin ise onları uzaktan izlerken gözü Yeji'ye takılmıştı. Sanki onu bir yerlerden tanıyordu, ama nereden?

"Ah ben, Jin'in ikiziyim."

"Sen de onun sevgilisi olmalısın, senden bana çok kez bahsetti."

Seungmin kafasının içinde susmayan sesler yüzünden başını tuttu.

"Baba?"

Seungmin, kızının sesini duyunca kendine geldi. İç çekti ve kızını almak için onların yanına yürüdü.

"Minji onları rahatsız etme lütfen."

"Ah hayır rahatsız olmuyoruz, sorun yok." Dedi Hyunjin gülümseyerek.

"Hadi gidelim bebeğim, başka bir yere oturalım." Diyerek kızını kucağına aldı babasi.

"Masamıza oturabilirsiniz."

"Lütfen baba, onlarla birlikte oturalım." Minji köpek yavrusu gözleriyle babasına baktı. Elbette Seungmin kızına karşı gelemedi ve masalarına oturdu.

"Peki o zaman ben şimdi çilekli pasta alacağım, sende sorun çıkarmadan otur burada."

"Tamam baba."

"Çilekli pasta sever misin?" Diye sordu Yeji, küçük kıza.

"Evet! Çilekli her şeyi severim."

Hyunjin'in aklına Seungmin gelince yüzüne bir tebessüm yerleştirdi. Seungmin de her zaman çilekli şeyleri severdi hatta lisedeyken Hyunjin'den utanarak ondan kendisine çilekli süt almasını isterdi.

Birkaç dakika sonra Seungmin elinde iki tabakla geldi. Birisini kızının önüne, diğerini de kendi önüne koydu.

"Seungmin'di değil mi?" Yeji yanında ki adama elini uzatarak sordu.

Seungmin, Hyunjin ile tanıştığı anda ki hissiyat vücudunu kaplamıştı. Sanki bu kızla da daha önceden tanışmış gibiydiler.

Elini uzatıp, kızın elini sıktı. "Evet, peki ya sen?"

"Hwang Yeji, ben Hyunjin'in ikiziyim."

"Ben Jin'in ikiziyim."

Kafasında ki sesler tekrar başlamıştı fakat aldırmamaya çalışarak gülümsedi karşısında ki kıza.

"Peki o zaman, benim yapacak işlerim var. Şimdilik gitmeliyim, görüşürüz tatlı kız." Diyerek küçük kızın burnunu sıktı Yeji. Ardından Seungmin'e döndü ve gülümsedi. "Görüşürüz Kim Seungmin."

Soy ismimi nereden biliyor? Hyunjin mi söyledi?

Masadan kalktıktan sonra Hyunjin'in yanına gitti ve kulağına bir şeyler fısıldadı.

"Aşkınla sana iyi eğlenceler." Dedi ve dükkandan çıktı.

Hyunjin, ikizinin dediği şeye gülümsedi ve o gittikten sonra karşısında mutlulukla çilekli pasta yiyen kişilere baktı.

"Ah çok lezzetli!" İkisinin de senkronize bir şekilde dediği şeye Hyunjin kıkırdadı.

Onları izlerken, Seungmin'in küçük versiyonuyla tanışmış gibi hissediyordu.

Hâlâ aynısın...

Hyunjin bu sözleri sesli bir şekilde söylemek isterdi ama şuan bunun için çok erkendi.

Seungmin'in dudağının kenarına bulaşmış bir krema gördü.

"Dudağının kenarına krema bulaşmış."

Küçük olan her iki tarafı da sildi ama kremayı bir türlü silememişti. Hyunjin gülümsedi ve ona yaklaşarak kremayı sildi.

Birbirleriyle bakıştılar ve bu İkisinin de kalbini hızlandırmıştı. Nedense Seungmin, bu gözlere bakınca nostaljik bir şeyler hissediyordu.

Bu his tanıdıktı, Seungmin'in kalbini ısıtıyordu ama aynı zamanda bir acı da hissediyordu.

Minji'nin çatalı düşünce birbirlerine bakmayı kestiler. Babası kızının çatalını yerden aldı.

"B-ben yeni bir çatal isteyeceğim." Diyerek ayaklandi.

"Afedersiniz, yeni bir çatal verir misiniz?"

"Tabii ki."

Çatalı beklerken, Minji ile konuşan Hyunjin'e göz gezdirdi. Neden gözlerine bakınca sanki geçmişe gidiyor gibi hissediyorum?

Sen kimsin Hwang Hyunjin?

- - - -

Her şeyi hatırlayip hyunjin'in agzina sıcsın diyenler 👉🏻

Detached -HyunminWhere stories live. Discover now