0.6

467 14 5
                                    

Sınıftaydık ve Chae ile birlikte oturuyordum. Benim yüzümden zeytinin boğazını takıldığını anlamamış değildim tabii. O çok ürkekti ama ben bir o kadar haşindim. Artık benim olsun ve her istediğim an o güzel dudaklarından öpeyim istiyordum ama bu işler öyle hemen olmazdı bunu da biliyordum.

O gözlerini benden kaçırırken ben pür dikkat yüzünü izliyordum, gözlerini, dudaklarını... İlk ders ben anlamadan geçmişti tanışmıştık sınıfça öyle dışlayan falan da yoktu gayet iyiydi ama benim aklım onlardan çok başka birindeydi. Teneffüsteydik ve kantine inmiş yemeklerimizi masada yiyorduk.

"Chaeyeong."

"Hmm."

"Taşınma konusunda-"

"Bilmiyorum."

"Bence sen akıllı bir kızsın."

"Hayır, değilim. Bende senden akıl almak istiyordum Lisa."

İşte buna cidden şaşırmıştım.

"Neden?"

"Bütün çocukluğum o evde geçti ve anılarımı bırakmak istemiyorum."

"Ama..."

Cümlemi o tamamlasın istiyordum.

"Ama annemin mutluluğuna böyle gölge düşürmüş olacakmışım gibi hissediyorum."

O gözlerini yere dikmişken tostu masaya bırakıp ellerini tuttum. Gözlerimin içine bakmasını sağladım, sanki küçük çaresiz bir kız çocuğu gibi gözlerime bakıp yardım istiyordu.

"Gölge düşürmezsin, ama düşünsene annen babamla birlikte o evde yaşarsa her yerde anısı olucak ve annenin aklına gelicek ve bu onu da üzücek, hem evimiz kocaman çok rahat edersiniz."

"Rahatlığından kuşkum yok ama..."

"Ama bu kez üzülen sen olucaksın biliyorum ama birşeylerden fedakarlık etmeden mutluluğa eremezsin ki."

"Sanırım haklısın."

Derken zil çalmıştı.

"Hadi şimdi derse gidelim ve lütfen dediklerimi unutma olur mu orada yeni anılar biriktireceğin kocaman bir ailen olacak."

Burukça gülümseyerek kafasını salladı. Masadan kalkıp koridora doğru gidecekken Chae bir iki adım sendeledi sonra duruksadı ve kendinden geçti. Tam düşecekken onu tutup kavradım. Ne oldu? Neden oldu? Nasıl oldu bilmiyordum ama çok korkuyordum.

Kalbim yerinden çıkacakken başımdan aşağı kaynar sular dökülmüştü. Birkaç kez yanaklarına vurup kendine getirmeye çalıştım ama başı oradan oraya sallanmaktan başka bir tepki vermiyordu.

Onu kucağıma tamamen almışken bağırarak koridorda koşuşturuyordum.

"Yardım edin! Kimse yok mu?!"

En sonunda nöbetçi bir öğretmen geldi.

"Noldu böyle?"

"Bir anda kendinden geçti birşeyler yapın!"

"Sakin ol ambulansı arıyım."

Hoca ambulansı ararken ben çaresizce kucağımda yatan kadına bakıyordum. Gözyaşlarım süzülmeye başlamışken kollarımda güç kalmadığını fark ettim.

"Geliyorlar gel şu sandalyelere yatıralım."

Hoca sandalyeleri yan yana dizerken bende kucağımdaki sevdiğim kadını dikkatlice sandalyelere yatırdım. Beş dakika geçti geçmedi ambulans geldi ve hastaneye gittik. Bir an olsun elini bırakmadım.

Ağlayarak acilin önünde otururken babam geldi meğer hoca aramış.

"Baba!"

"Güzel kızım."

Ağlayarak babama sarılmıştım. Birtek onun kollarında rahatça ağlayabiliyordum. Hıçkırıklarımı serbest bırakırken çıkan iki gramlık nefesimle konuşmaya çalışıyordum.

"B-baba... B-biz yemek-k y-yiyorduk... S-sonra o-o..."

Cümlemi bitiremeden hıçkırıklarım arttı. Nefesim kesildi, sanki herşeyimi kaybediyormuşum gibi hissettim.

sᴇxʏ sᴛᴇᴘsɪs❦ || 𝓒𝓱𝓪𝓮𝓵𝓲𝓼𝓪   -prklnaaa-Onde histórias criam vida. Descubra agora