Bölüm 1

74 5 16
                                    

BÖLÜM - 1

Exo Planet'te puslu bir sabahtı. Lord Kim Jong Dae gökyüzüne bakarak vazifeye gönderdiği kardeşi Lord Kim Jong In'i düşünüyordu. İçinde kötü bir his vardı o gün. Kardeşini ilk kez vazifeye göndermiyordu ama daha önce hiç böyle hissetmemişti. İçi içini yerken en yakın arkadaşı Lord Kim Jun Myeon ile konuşmaya gitti. Kim Jun Myeon ile konuşmak ona her zaman iyi gelirdi.

Jong Dae içindeki sıkıntıdan Jun Myeon'a bahsetti. Jun Myeon'da onu rahatlatmak için endişe etmemesini söylüyordu. Bir anda dışardan çan sesleri gelmeye başladı. Bu birinin şehre geldiğinin habercisiydi. Lordlar ne olduğunu görmek için balkona çıktılar. Bir at arabası şehre girmişti. Arkada yatan birini gördüler. Bu Lord Kim Jong In'di ve yaralıydı. Kardeşini yaralı şekilde göre Lord Kim Jong Dae koşarak dışarı çıktı. Lord Kim Jun Myeon'da peşinden gitti. Lord Jong In ağır yaralıydı ve solgun görünüyordu. Jong Dae telaşla "Şifahaneyi hazırlayın" diye bağırdı ve kardeşini şifahaneye götürdü.

O sırada demirhanede kılıç döven Lord Doh Kyung Soo sesleri duyup dışarı çıktı ve telaş içinde bağıran Lord Kim Jong Dae'yi gördü. Neler olduğunu anlamaya çalışırken en yakın arkadaşı Jong In'i yaralı halde gördü. Elindeki çekici atıp hemen Jong Dae'nin yanına koştu.

Jun Myeon bir yandan halkı sakinleştirmeye çalışırken bir yandan da Jong Dae'ye yardım ediyordu. Jong In'i şifahaneye götürdüler. Göğsünde derin bir kılıç yarası vardı. Yarayı gördüğü anda abisi dehşete kapıldı. Kardeşi onun sahip olduğu en değerli insandı. Onu kaybetme düşüncesi bile Jong Dae'yi deliye çevirmeye yeterdi. Hekimler hemen tedaviye başladılar. O sırada üç lord dışarı çıktı. Hem Jun Myeon hem de Kyung Soo, Jong Dae'yi teselli ediyordu.

O gece kimse uyuyamadı. Herkes Jong In için endişeliydi. Sabaha karşı yine çan sesleri duyuldu. Lord Byun Baek Hyun ve Lord Oh Se Hun da seferden dönmüştü. Şehirdeki sessizlik dikkatlerini çekti. Ne olduğunu öğrenmek için demirhaneye gittiler ama kapalıydı. Önemli bir şey olmadığı sürece Lord Doh Kyung Soo demirhaneyi asla boş bırakmazdı. O sırada birkaç kişinin kendi aralarında yaptığı konuşmaya kulak misafiri oldular. Lord Kim Jong In'in durumunun kötü olduğunu konuşuyorlardı. Lord Oh Se Hun telaşla, Jong In'e ne olduğunu sordu. İçlerinden biri lordun dün ağır yaralı şekilde şehre getirildiğini söyledi. İkisi de telaş ve korku ile şifahaneye koştu. Jong Dae'yi, Jong In'in başında dua ederken gördüler ve şefkatle Jong Dae'ye sarıldılar. Se Hun hüzünlü bir sesle "İyi olacak değil mi?" diye sordu. Baek Hyun sırtını sıvazlayıp " Merak etme Jong In güçlüdür, tabi ki iyi olacak" dedi. Ve Jong Dae'ye sıcak bir tebessüm ile baktı.

Lord Doh Kyung Soo, elinde birkaç tabak yemek ile geldi, ardından Lord Kim Jun Myeon göründü. Oturup bir şeyler atıştırıp bir yandan da Jong In'in nasıl bu hale geldiğini konuşmaya başladılar. Jong In çok iyi bir savaşçıydı. Şimdiye kadar hiç böyle yaralanmamıştı. Ortada garip bir şeyler vardı. Onu yaralayan kişi sanki ölmesini istememişti. Jong Dae bütün gece bunları düşünmüştü. Endişelerini arkadaşlarına anlattı. Onu yaralayan kişi, onda derin bir iz bırakmak istemiş gibiydi. Jong In böylesine ağır yaralanacak duruma geldiyse aslında karşısındaki kişi onu öldürebilirdi. Bu durum hepsinin kafasını kurcalıyordu. Ne olduğunu öğrenmek için Jong In'in uyanmasını beklemekten başka çareleri yoktu.

Ama Jong Dae boş boş durmak istemedi. Jong In'i bulan askerler ile konuşmaya gitti. İki asker onu karanlık ormanın şehre yakın bir yerinde bir ağacın dibinde bulmuşlardı. Garip olan şey onu bulduklarında yerde yatmıyor bir ağaca yaslanmış şekilde duruyordu. Etrafta dövüş olduğuna dair çok iz de yoktu. Bunlar Jong Dae'nin kafasını iyice bulandırdı. Aslında aklına bir şeyler geliyordu ama şuan için bu ihtimali düşünmek istemiyordu.

O gün Exodus köyüne öğretmenlik yapmaya giden Lord Kim Min Seok da Exo Planet'e dönmüştü. Şehre gelir gelmez Jong In'i görmeye gitti. Min Seok şifacılık konusunda oldukça bilgi sahibi biriydi. Jong Dae, onu görünce çok mutlu oldu. Aslında Jong In'in durumu kötü değildi ama yarası bir türlü iyileşmiyordu. Hekimler ne yaptıysa fayda etmemişti. Lord Kim Min Seok, onu muayene etmeye başladı. Yara oldukça kötü görünüyordu. Hemen bir merhem yapmaya başladı. Merhemi yarayı sürdükten birkaç dakika sonra gerçeği anladı. Jong In zehirli bir kılıç ile yaralanmıştı. Bu durum Jong Dae'yi daha çok endişelendirdi. Eğer zehir vücuduna yayıldıysa kurtulması zor olacaktı. Min Seok, Jong Dae'yi sakinleştirdi ve "Merak etme panzehiri hazırlayacağım" dedi. Lord Kim Min Seok her zaman oldukça olumlu biriydi. Asla endişeye kapılmaz hep sayduyulu kalırdı. Şimdi olduğu gibi.

Kim Min Seok panzehiri yapmak için zehrin yapısını çözmeye çalışıyordu. Jong In'in neyle zehirlendiğini anladığı anda irkildi. Hemen durumu anlatmak için diğer lordları topladı. Jong In, Gravity Dağı'nda yetişen kırmızı lotus çiçeği ile zehirlenmişti. Bunu duydukları anda lordlar buz kesti. Jong Dae'nin kafasındaki taşlar da yerine oturmuştu. Bu çiçek ile zehir yapabilen birilerini tanıyorlardı. Lord Kim Jun Myeon, "Sizce bu kadar ileri gitmişler midir?" diye sordu. Lord Oh Se Hun, "Fırsatımız varken onları idam etmeliydik" dedi, Lord Byun Baek Hyun onu onaylar gibi başını salladı. Lord Doh Kyung Soo öfkeyle ayağa kalkıp "Onları bulup mahvetmek istiyorum" dedi.

Jong Dae bunu tahmin ettiğini anlattı arkadaşlarına ama ihtimal vermek istemediğinden bahsetti. Çünkü uzun zamandır onlardan ses seda çıkmıyordu. Sürgüne gittiklerinden beri kimse onları görmemişti. Haber bile almamışlardı. Aslında Lord Kim Jun Myeon, onların peşine birin takmıştı. Bir süre sonra o casusta onlar hakkında bilgi getirmemeye başlamıştı. O altı baş belasının isimlerinin tekrar Exo Planet'te anılıyor olması lordları rahatsız etmişti.

Min Seok'un panzehiri uygulamasının üzerinden üç gün geçmişti. Jong In'in yarası iyileşiyordu. O gün güzel bir şey daha olmuştu. Jong In abisine tepki vermişti. Bu Jong Dae'yi çok mutlu etmişti. Uzun süre sonra hepsi huzurlu bir şekilde uyumuştu.

Doh Kyung Soo, demirhanede kılıç döverken arkasında bir çıtırtı duydu. Ne olduğunu anlamaya çalışırken bir yandan da elindeki çekici sıkıca kavradı. Arkasında bir nefes hissetti. Öfkelenmişti. Arkasına döner dönmez elindeki çekici fırlattı ve Lord Park Chan Yeol ile göz göze geldi. Lord Park korkmuştu ama yine de kahkaha attı çünkü en sevdiği şeyi yapmıştı yani Lord Doh'u korkutmuştu. Kyung Soo "Delirdin mi sen" diye bağırdı. "Bir gün hızımı alamayıp öldürücem seni salak herif" dedi ve "Sen ne zaman geldin?" diye ekledi. Park Chan Yeol, hem Okçu Birliğinin lideriydi hem de ticaret adamıydı. Ticaret için sık sık civar köyleri ziyaret ederdi. Chan Yeol, aslında sabahtan geldiğini ama geldiğinden beri uyuduğunu söyledi gülerek. Kyung Soo, onun Jong In'in başına gelenlerden habersiz olduğunu fark etti ve olanları anlattı. Chan Yeol koşarak demirhaneden çıktı ve şifahaneye gitti. Hem Chan Yeol hem de Kyung Soo gördükleri karşısında şaşkına döndüler. Çünkü Jong In uyanmıştı ve abisi elleriyle ona yemek yediriyordu. Kyung Soo sevinçle "Canım kardeşim sonunda uyandın ha" diye bağırdı ve hemen Jong In'e sarıldı. Jong In'in biraz canı yanmıştı. Jong Dae ona yavaş olmasını söyledi. O sırada Park Chan Yeol gururla "Gördünüz dimi şehre adım atar atmaz Jong In gözlerini açtı çünkü ben uğurlu biriyim" dedi. Lafını bitirir bitirmez ensesinde bir tokat patladı. Byun Baek Hyun, Chan Yeol'a vurarak, "Abartma be seninle ne ilgisi var. Tamamen bizim sayemizde ona bütün güzel enerjimizi verdik de ondan hemen iyileşti" dedi. Oh Se Hun da gülerek Baek Hyuna destek oldu. O sırada Kim Min Seok ve Kim Jun Myeon, Byun Baek Hyun ve Oh Se Hun'u iterek içeri girdiler ve "İkinizde zırlamayı kesin, her şey Lord Kim Min Seok sayesinde oldu" dedi Lord Kim Jun Myeon. Hepsinin yüzünde tatlı bir tebessüm vardı. Çünkü artık Jong In olacaktı.

Lord Jong In'in iyileşmesi şerefine Lord Kim Jong Dae bir ziyafet tertip etti. Herkes gönlünce yiyip içip eğlendi. Lordlar da uzun zamandır böyle bir arada olamamışlardı. Tek eksikleri Lord Yixing Zhang'di. Onunda en yakın zamanda geri dönmesini dilediler ve onun şerefine kadeh kaldırdılar.

Her şey o gün çok güzeldi. Ama lordların kafasını kurcalayan soruya hala cevap bulunamamıştı. Jong In'i yormamak için o gün neler olduğu konusunda hala konuşamamışlardı. Jong Dae geçen zamanda araştırma yapmıştı. Bunu Lord Kim Min Seok ve Lord Kim Jun Myeon'a da anlattı. Aslında durum tam da tahmin ettikleri gibiydi. Ama önce Lord Kim Jong In'den bütün olanları dinlemeleri gerekiyordu.

------------------------

EXO PLANET LORDLARIWhere stories live. Discover now