5.Bölüm : Gözlerini kapamasın istedim...

421 29 12
                                    

Genç kız nerede olduğunu bilmiyordu. Bir boşluğa sıkışmıştı ve kaçacak yeri yoktu. Korkuyordu. Delicesine korkuyordu. Burada ne yapıyordu? Kimse yok muydu?

"Anne! Baba!"

Cevap alamayınca yine seslendi. "Anne! Baba! Nerdesiniz?"

Yine cevap yoktu. O an Usagi anladı burada yapayalnızdı... Tek başınaydı.
Rüyalar aleminde sıkışmıştı sanki. Hepsi o seraya gittikten sonra olmuştu. O gün rüya görmeye başlamıştı ve hepsi ona göre anlamsızdı. Birinde bir broş gördü yine. Diğerinde krallık... En son ve sonrakiler de gördüğü şey ise bir
prens olmuştu. Yakışıklı ama mutsuz bir prens... Simsiyah saçlar ve derin mavi gözler... Öpülesi dudaklar...

Kimdi bu adam? Ne istiyordu ondan?

O sırada çalan kapıyla düşüncelerinden sıyrıldı Usagi. Kapıya doğru "Evet, gel." dedi. Kapı yavaşça açılıp içeri annesi girince güldü. Annesi de ona gülerken konuşmaya başladı. "Naru geldi hayatım. Bugün okula gitmeyince seni merak etmiş. " Dedi.

"Ben hemen hazırlanayım."
"Olmaz!"
"Neden Anne? Ben iyiyim gerçekten."
"Bu odadan dışarı çıkılmayacak! Kararım kesin ve değiştirilemez."

Usagi annesinin bu tavrıyla tırsarken "Tamam "dedi. Bunun üzerine İkuko memnun bir şekilde "İşte böyle. Sen şimdi uzan. Ben Naru'yu yukarı yollarım. Hem sana ay çöreği de yaptım. Seversin."
"Anne! Seni çok seviyorum."
"Ben de tatlım. Hadi sen uzan."
"Tamam. "

10 dakika sonra odanın kapısı yine açılmış ve içeri bu sefer elinde tepsiyle Naru girmişti. Naru çok şeker ve sevecen bir kızdı. Her zaman gülen karşısındakine huzur veren bir dosttu. Naru, Usagi'nin en yakın arkadaşıydı... Gözünün önünde bir el hissedince kendine geldi.

"Hey! Nerelere gittin?"
"Naru."
"Evet, tatlım benim. Başkasını bekliyorsan ben gideyim."
Usagi onun bu sözleriyle şaşırırken "Ne?" diye sormuştu.
Naru onun bu haline gülüp "Çörek?" derken Usagi "Naru!" diye bağırmıştı.
Naru da kızgınca "Ne var ya? Beni unutan sen kızanda sen! Ben anlamadım bu işi." Dedi.

Usagi onun haklı olduğunu kabul edip başını salladı. Sonra konuşmaya başladı.

"Üzgünüm. Bu ara kafam çok karışık."
"Sorun değil ama neden kafan karışık?"
"Gel otur şöyle. Her şeyi anlatayım."
Naru merakla "Tamam" dedi.
"Hani biz geçen gün hayvanat bahçesine gidecektik ya gitmedik. "
"Ne demek gitmedik?"
"Gitmedik işte. İptal olmuş program. Annem de beni başka bir yere götürdü."
"Nereye?"
"Seraya."
"Sera mı? Hani şu her çiçeğin olduğu yer mi? Gerçekten çok fazla çiçek var mı?"
"Evet, Naru. Hem de bir düzine çiçek var."
"Eee sorun ne? Çiçekler güzel değil miydi?"
"Evet, güzeldi ama bana orada bir
şey oldu."
"Ne oldu?"
"O gün ben bir çiçeğe baktım ve merak ettim. Anneme sordum. Lotus Çiçeği dedi. Tıpkı bir kristale benziyordu. Sonra içim bir anda kötü oldu. Ben biraz kötüleştim."
Naru telaşla "Nasıl? Şimdi iyi misin?
O yüzden okula gelmedin! Peki, ne gördün?" diye sordu.
"Evet, o çiçeği bir kristal olarak gördüm. Broş şeklinde." derken Naru "Broş mu? Hani şu çizgi film ya da animelerde savaşçıların dönüşmek için kullandığı eşyalar gibi mi?" dedi.
"Aynen öyle ama bu daha farklı. Daha güzel."
"Hımm... Sonra ne oldu?"
"Sonra eve geldik. Ben hemen yattım ama yine rüya gördüm."
"Yine mi?"
"Evet."
"Yine aynı şeyi mi gördün?"
"Hem evet hem hayır."
"O da ne demek?"
"Bir rüya gördüm yine broş vardı. Sonra bir krallık. Çok güzel, etrafı güllerle çevrili. Buraya kadar normal. Sonrasındaki tüm rüyalarda bir prens gördüm."
"Prens mi?"
"Evet, sen de şaşırdın dimi. Çok yalnızdı Naru. Mutsuzdu."
"Şaşırdım evet ama bir sebebi olmalı."
"Ama ne?"
"Prens nasıldı?"
"Ne?"
"Yani yakışıklı mı değil mi?"
"Bu gerçekten önemli mi? Sen dış görünüşe o kadar takmazsın."
"Öyle ama merak ettim."

Mamoru'nun Gizemi 🥀 AskıdaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin