57. Bölüm

97 4 43
                                    

Bu bölüm düz metin ve text karışık olacaktır.

Medya: kostümlü Mutlu ve Çınar

ama temsili çünkü vücutları ve cinarin saçları hayallerimdekine benzemio bu yüzden sevmedim ama sevdim de kendimi hiç sevmiyorum indomie noodle gibiyim azı yetersiz fazlası fazla tam ortam da yok allah kahretmesin neyse tamam yeter

iyi okumalarrr

***

pimapen üniversitesi okul festivali - veterinerlik fakültesi plan grubu

takasi: MUTLU ÇOLAK NEREDE.

gerizekali burcu: gerçekten, nerede bu

ordegim: ne oldu

mutlu'nun adını gördüm de

gerizekali burcu: eee

çınarcığım mutlu nerede biliyor musun

ordegim: gelmedi mi okula?

gerizekali burcu: gelmedi

ordegim: tamam siz bekleyin ben hemen onun evine gidiyorum

takasi: getirsen güzel olur.

gerizekali burcu: zahmet olmaz inşallah?

ordegim: yaa hayır ne zahmeti

siz bana bırakın ben onu alıp geliyorum hemen

***

"SİKTİR GİT!"

"AÇ KAPIYI MUTLU! BEDELİNİ ÖDEYECEKSİN!" Kapının önüne bütün beyaz eşyaları yığdıktan sonra titreyen ellerimle telefonu aldım, Berkecan'ı aradım. Yine kapıma dayanmıştı. Korkumdan ölecektim bu gidişle.

O olaydan beri her gece, her gece evime geliyordu. Sarhoşlukla söylediğim bir cümle gecelerime mal olmuştu.

"Git buradan! Polisi arayacağım yoksa!"

"Sıkıysa ara lan," Kapıya omuz attı. "AÇ KAPIYI!"

"Git buradan sikik! GİT!" Ne zaman bitecekti bu kabus?

Her gece kapımdaydı. İşini gücünü bitiriyor, kapımda bağırıp çağırıyor, sabaha karşı siktir olup gidiyordu. İşi yoktu, okulu yoktu. Her gece buradaydı.

"ÇILDIRACAĞIM! ÇILDIRACAĞIM!"

"Mutlu?" Korkuyla sağıma döndüm. Çınar?

"Sen- Senin ne işin var burada?"

"Ağladığını duydum," dedi. Bembeyaz kıyafetler içindeydi. Gülümsedi sevimlice.

Ellerini yanaklarıma atıp yaşlarımı sildi yavaş hareketlerle. Kapıdaki gürültüler kesilmemişti ama kime odaklanacağımı şaşırmıştım.

"Çınar git buradan, çok tehlikeli," dedim ayağa kalkmaya çalışarak. Bacaklarım o kadar çok titriyordu ki ayakta duramamış, koltuğa düşmüştüm. Yerden kalktı ve yanıma oturdu, parmaklarını saçlarımın arasında gezdirmeye başladı.

"Ağlamana gerek yok," dedi melek gibi sesiyle. "Bazen kapına dayanır acılar, ama yapman gereken tek şey 'evde yokuz' demek."

"Evde yokuz mu," Kapıya çevirdim gözlerimi. Çınar'a sonuna kadar güveniyordum.

"Evde yokuz!" Gürültü kesildi. Buzdolabı, çamaşır makinesi ve bulaşık makinesi ayaklarını çıkardılar ve yerlerine döndüler.

"İşe yaradı," Çınar'a döndüm yine. Gözleri mavi olmuştu. Yakışmıştı hani.

Kızıl Kafalı Çapkın ve Asabi Kara Ördek (texting + bxb)Where stories live. Discover now