12. Bölüm

211 6 63
                                    

Bu bölüm düz metin olacak.

***

Beklediğim büyük akşam gelip çatmıştı.

En güzel kıyafetlerimi giyinmiş, en bol gri eşofmanımı üstüme geçirmiştim. Sikim bozulmamıştı, Beste de Berkecan'la gideceği yeri ayarlamıştı ve evde sadece Çınar ve ben...

Mükemmel!

Kapının önüne yeni gelebilmiştik. Asansör bozulduğu için merdivenle çıkmak zorunda kalmıştık ve elimiz poşetlerle doluydu.

Çınar sevdiğini söyledi diye bir sürü şey almıştım. Böylece ilgisini çekebilecektim. Biliyordum ki cinsiyet fark etmeksizin, herkes ilgili kişilerden hoşlanırdı. Bu jest de hoşuna gidecek ve bana götünü verecekti.

Beste sırıtarak, "Aşık olmuşsun bence," dedi. Göz devirdim.

"Hayır, aşk bu değil. Sen hiç aşık oldun mu?"

"Yoo."

"Ben oldum. Ondan ayırt edebiliyorum. İlgisini çekebilmek için sevdiği şeyleri dayatacağım, ilgisini çekeceğim ve bam! Yatacağız!"

"Planını sikeyim Mutlu," dedi Berkecan içten bir öfkeyle.

"E çocuk bir şişe kola alır mısın demiş," dedi Beste gülüp elindeki poşetleri göstererek. "Sen niye 6 tane 1.5 litrelik aldın?"

"Şimdi şöyle ki," dedim elimde poşetlerle zile uzanmaya çalışırken. "Senle ben bir şişeden içeceğiz, Berkecan bir şişeden içecek, çünkü o da sever kola, ve Ördeğim'e de 4 şişe kalacak. Ne kadar istiyorsa içebilir, ne kadar istiyorsa! İsterse gider daha fazlasını alırım."

"Bana bak Mutlu," dedi Berkecan hiç alışık olmadığım (!) bir öfkeyle. "Kolalara bile tamam derim ama bütün bu abur cuburu neden aldın peki? Bütün maaşın bitti amk." Beni önemsediği için azarlıyordu işte...

Berkecan, sizin de fark ettiğiniz üzere, grubun annesi ve babasıydı. Beste daha çok beladan kurtaran abi ya da yalanı devam ettiren abla gibiydi. Bense bu durumda Allah'ın belası olan oluyordum.

Beste kadar Berkecan'a da çok şey borçluydum. Ama bu borcumu ödemeye soyadıyla dalga geçmeyi bırakarak başlamam gerekiyordu...

Hehe, herifin tam adı Berkecan Güven.

"Sıkıntıyı ben yaşarım, canınızı sıkmayın," diyerek başımı Berkecan'ın omzuna yasladım. Omzunu sallayarak beni omzundan kalkmaya zorladı ve bana dönüp adeta tıslayarak, "Canını sana sıkan kim lan? Otlanacaksın benden ibne, bilmiyorum sanki," dedi. Dudağımı büzerek, hayalkırıklığıyla baktım ona. Beste kahkaha patlattı gene.

"Gerzek karı, gülmesene!"

"Ya ama komik!" Berkecan, bizim halimize bakıp başını iki yana, bıkkınca salladı ve poşetleri yere bıraktı, cebinden anahtarını çıkardı.

"Hayır dur," diye Berkecan'a atıldım. Aniden üstüne atılınca ödü kopmuş, e tabii bir de sendelemişti.

Planımdan haberleri yoktu. Kapıyı açan Çınar'a poşetleri gösterecek, dişisine kur yapan Batı Parotyası gibi salınacak ve Çınar'ın kalbine girecektim. Bugün tam olarak ikna olmasa bile bu gece beni düşünerek çekmesini sağlayacaktım ve ertesi gece de kapıma gelip benimle yatmak için yalvaracaktı!

Beste Berkecan'ın sendelemesine patlarken Berkecan'ın bileklerinden tuttum ve "Bak, zili çalalım, kapıyı Ördeğim açsın. Nasıl fikir," dedim.

Berkecan'ın gözü seğirdi.

"Sikerim seni çekil lan, ne kaldıracağız çocuğu?"

"Lan Ördeğim açacak kapıyı siktir git-"

Kızıl Kafalı Çapkın ve Asabi Kara Ördek (texting + bxb)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin