Özel Bölüm

2K 114 9
                                    

04.10.2023

3 Ay Sonra

Asrın Arıkan'dan

"Babanı toparlayamıyoruz sen de görüyorsun. Birinin artık işlerin başında durması gerekiyor ben tek başıma koca şirketlere yetemiyorum." Diyen amcam ile bakışlarım deri koltuğunda oturduğum çalışma masasının üzerindeki çerçeveye kaydı.

Canımın içi, yokluğu hala ilk günki gibiydi.

"Elimden geldiğince buralardayım amca daha fazlasını yapabilir miyim bilmiyorum?" Diyerek amcama kendimi anlattığımda o yüzümü şefkatle izlemiş ardından "Oğlum temelli olmak zorundasın, biri burada olmak zorunda. Anlıyorum acını, hasretini, burnun ucu sızlıyordur özlemden ama yapabilecek bir şey yok. Bir çare bulamayız olanlara." Amcam uzunca konuştuğunda haklılığı ile başım öne eğilmişti.

Masanın üzerinde duran kalemi aldığımda ona odaklanıp onunla oyalanmaya başladım.

"Haklısın amca ama ne diyebilirim ki, canımın içinin yasını tutmayayım da ne yapayım?" Dedim.

"Sen bilirsin oğlum ama yine de zamanının geldiğini bil." Diyen amcam birkaç veda cümlesi söyleyip odadan kendi odasına gitmek üzere çıkmıştı.

Şirketteydim, son birkaç gündür buraya gelip gidiyordum değişiklik oluyordu.

Elimdeki kalemi bıraktığımda masanın üzerinde duran çerçeveyi almış uzunca bir süre  fotoğraf karesinden Arya'mın gözlerinin içine baktım.

Vücuduma bir ürperti geldiğinde çerçeveyi masaya koyup oturduğum deri döner koltuktan kalkmıştım.

Hızlıca gri ceketimi bıraktığım koltuktan alıp telefonumu da masanın üzerinden alıp odadan çıkmıştım.

Sert adımlarla katta ilerlediğimde asistan odasının önünden geçerken çıktığımı haber vermiş ardından yönetici asansörüne doğru ilerlemiştim.

Asansörle otopark katına inmiş hiç kimseyle muhattap olmadan hızla aracıma binip otoparktan çıkmıştım.

İstanbul'un günün her saati olan trafiğine rağmen arabaları yüksek hızda sollayarak eve varmıştım.

Ölüme sürmek bu olsa gerekti.

Eve vardığımda kimseye görünmeden odama çıkmış üzerimi mezarlık için uygun olan kıyafetlerle değiştirip tekrardan kimseyle konuşmadan arabayı mezarlığa sürmeye başlamıştım.

Dudaklarımdan tek bir kelime döküldüğü an kimse ağlamamı durduramazdı.

Kimsenin ağladığımı görmemesi gerekiyordu.

Sondu, bu sefer ailedeki herkes gibi kimseyi umursamadan yasımı tuttuğum son gündü bugün.

Birileri toparlamaya çalışmazsa bir daha asla bir araya gelemezdik.

Bunu yapabilecek tek kişiydim.

Süratle ilerlediğim yolların ardından mezarlığa varmıştım.

Konsoldan saati kontrol ettiğimde eve gidince herkesle konuşacak vaktim olacağını fark etmiştim.

14.32

Arabayı yol kenarına park ettiğimde araba anahtarını, telefonumu ve cüzdanımı siyah ceketimin ceplerine koyup siyah demir kapıya ilerlemiştim.

Demir kapıyı gıcırtılar eşliğinde ittiğimde arkamdan tekrar kapatmıştım.

Göğsüm sıkışıyordu, ciğerlerimi derin nefesler alarak rahatlatmaya çalışsam bile nafileydi.

LuziaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin