18.BÖLÜM

117 5 0
                                    

Atladı

Bir an bile düşünmeden atladı

Bu kadar mı vazgeçmişti kendinden?

Hayattan

İnsanlardan

Aşktan..

Hayata tutunacak hiç bir dalı yok muydu?

Ailesi

Yok!

Sevgilisi

Yok!

Seveni

Yok!

Peki neden yaşamak istesin?

Belki mutlu olurdu

Kendini her şeyden çok seven birini bulurdu belki

Onun için her şeyini feda edebilecek birini bulurdu belki

Hiçbir şey imkansız değildi

Hiçbir şey imkan dahilinde değildi onun için

Her şey imkansızdı

O ümit edemedi

Ümit etmeyi öğrenemedi

İzin vermediler

Ve bu kişilere bende dahilim

Ne yazık ki

"Tolga!"

Gelen sesle bakışlarım o tarafa döndü

Dicle!

Yaşıyordu!

Yapmamıştı!

Zarar vermemişti!

Ayağa kalkıp koşarak Dicle'nin yanına gittim

Dicle'ye sarıldıktan sonra ağlamaya başladım.

"Dicle, gitti"

"Kim gitti n'oluyor? Sakin ol bi'"

Ondan ayrıldıktan sonra dolu gözlerle ona baktım

"İntihar etti...benim yüzümden. Ben bir insanı öldürdüm Dicle. Ben bir insanın ruhunu öldürdüm"

Beni kendine çekip sarıldı ve ben daha çok ağlamaya başladım

"Ben bunun vicdan azabıyla nasıl yaşarım Dicle? Az önce biri benim yüzümden intihar etti. Belki..belki ona yardım etseydim şuan yaşıyor olabilirdi. Ben onun elinden hayatını aldım,ümitlerini,hayallerini aldım. O benim sayemde yaşıyormuş meğersem. Ben o aptal kafamla gittim bana yaşamak için uzattığı eli ittim. Onu ben öldürdüm Dicle. Ben bir insanı öldürdüm"

"Şşt,sakin ol. Nefes al"dedi saçlarımı okşarken

"Ben,ben bir insanın ölümüne neden oldum Dicle"

"Artık yaşamaya katlanamamış demek ki Tolga. Ümit etmeyi bırakmış demek ki. Tutunacak bir dal bulamamış,yaşamaya değer bir şey bulamamış demek ki Tolga. Şöyle düşün,sen ona en azından ümit verip onu kandırmadın. Emin ol ki eğer ona ümit verip terk etseydin çok daha üzülürdü. Onun kaderi buymuş. Sen ona istediğin kadar ümit ver,inanmadıktan sonra ne yararı var? Bir insan ümit etmekten vazgeçtiyse yaşamaktan vazgeçmiş demektir Tolga. O zaten ölmüş,bedeni canlıymış sadece. Ümitleri ölmüş bir insan için hayatından vazgeçmek çok kolay Tolga. Ben mesela,zamanında bende intihar etmeye kalkıştım,çok direndim 'yapma' dedim 'değmez' dedim ümit ettim ve görüyorsun ki şuan karşında sapasağlam duruyorum. Eğer ben şuan karşında canlı duruyorsam bunun sebebi ümit etmiş olmam. O ümit edememiş,ölmüş. Elimizden bir şey gelmez"

Beni kendinden ayırdıktan sonra ellerini yüzüme koyup gözyaşlarımı sildi.

"Ümit etmeyi bırakmış insan solmuş,çürümüş çiçek gibidir Tolga. Sen o çiçeğe istediğin kadar su ver, Güneş görmedikten sonra o çiçek canlanmaz, tekrardan yeşermez. Sen ona istediğin kadar ümit ver,o kendinde o cesareti bulamamışsa, tekrardan ümit etmeyi istememişse hepsi boş. Anlıyorsun beni değil mi?" Başımı salladım

"Ben ona çok kötü şeyler söyledim Dicle. Bilip bilmeden konuştum yine."

"Eğer o kendini sana açsaydı,gerçekleri gösterseydi o zaman bilirdin ve öyle konuşurdun. Ama o kendini sana açmamış,o sana kendini beğendirmek için kurduğu insanı göstermiş. Onun hakkında kırıcı,üzücü şeyler demen gayet normal"

"Ona hayatımda biri yerin yok dedim"

"Sinirlenmişsin demek ki Tolga. Çünkü ben seni azıcık tanıyorsam eğer sen öyle demezsin. Sen sinirlenince ne dediğinin farkında değilsin. Yoksa sen bir karıncayı incitmekten bile çekinirsin Tolga."

"Bana kızgın mıdır?"

"Kızgın değil,kırgındır. Belki bunca zaman ona ümit vermeni,onu sevmeni beklemiştir ki büyük ihtimalle öyle. O sana ümit vermedin,sevmedin diye kızgın olmaz, olamaz. Çünkü onun da bir kalbi var. Kalbi olan insan anlar. "

"Ya kızgınsa"

"O zaman onun kalbi yok demektir. Ama ben inanıyorum,onun kalbi var. Eğer sana kızgın olsaydı bur'dan kendisini değil,seni atardı. Beni öldürürdü. Kırgın olan insan birine zarar vermez. Eğer birine zarar verecekse o kişi kendisi olur."

Derin bir nefes verip devam etti.

"Sen solmak üzere olan , Güneş görmeyen çiçeği sulamadın Tolga. Sen,solmak üzere olan çiçeği sulayıpta daha erken solmasına neden olmadın"

"Kurtarabilirdim-"

"Kurtaramazdın.Sen onu belki kurtarabilirdin,ama bedenini. Onun ruhu çoktan ölmüş çünkü"

"Bedenini kurtaysaydım,en azından onu yapsaydım"

"Emin ol ona iyilik değil,kötülük yaparsın. Yaşamayı sevmeyen bir insanı yaşamak zorunda bırakmak iyilik değil yardım etmek değil, o insanı öldürmek demektir"

Bir şey demeden tekrar sarıldım

"Sen ölmüş olan bir insanı yaşatmaya çalışmadın. Bu,ona yaptığın en büyük iyilik Tolga. Kendini suçlama. Bir insanın ruhu öldükten sonra bedeninin yaşamasının ne anlamı var? "

"Ben onu çok üzdüm Dicle"

"Bende"

"Özür dileyemedim"

"Bende"

"Özür dileseydim peki. Yaşar mıydı?"

"Bir kupa düşün. O kupa kırıldı. Sen o kupayı tekrardan birleştirsen eskisi gibi olur mu? Hayır. Oda öyle olurdu. Evet,belki yaşardı,ama yarı ölü insan olarak yaşardı. O kendisi için en iyisini yaptı Tolga. O kendini kurtardı. O kendi ruhunu kurtardı.."

***

Ekran bir bulanıklaştı sanki
Hayır, ağladığım için değil
Yorgunluktan
Evet ,üzüldüm ama ağlamadım
Benim ağlamam için kırıcı bir kavga etmeleri gerekiyor
Ben ne zaman yorgun olsam,üzülmüş olsam bunu asla yansıtmaktan çekinmem
Yorgun olupta enerjik bir bölüm yazmam
Ya da enerjik olupta üzücü bir bölüm yazmam
Tamamen ruh halime bağlı
Her neyse
İyi geceler
Sizleri seviyorum
Muah😘

KİRACIM ( TAMAMLANDI )Where stories live. Discover now