Altıncı Bölüm

41 8 4
                                    

-"Benimle geliyorsun."

Hem ayakta zor duruyordu hem de hala kolumdan tutmuş beni çekiştiriyordu.

Her konuştuğunda burnuma gelen tiksindirici alkol kokusu artık dayanılmaz bir hal almaya başlamıştı.

-"Bırakır mısın?"

-"Benimle geliyorsun dedim!"

-"Bağırma! Bırak kolumu."

-"Benimle gel."

Kurulmuş makine gibi aynı şeyleri söyleyip duruyordu. Pekala sabrımın şuan tam olarak sonundaydım.

-"Eeeh! Yeter be, bırak dediysek bırak."

Diye bağırdım ve diz kapağına sert bir tekme geçirdim. Acıyla inleyerek bir kaç adım sendeledi ve yere yığıldı.

-"Babanı arıyorum. Her neredeyse gelip alsın seni buradan."

Tam telefonumu çıkartmıştım ki bir anda hiç beklemediğim bir hızla yerinden kalktı. Neredeyse dengesini sağlayamadığı için üstüme düşüyordu ki bir kaç adım geriledim. O da şükür ki dengesini koruyabilmişti.

-" Hayır! Arama sakın. "

Nerede bu adamın numarası Allah aşkına. Bir an önce kurtulsam şu durumdan.

Biraz daha kendine gelmiş gibi bir hali vardı. Ben hala numarayı bulmaya çalışırken tekrar konuşmaya başladı.

-"Lütfen Zümra. Bak ben senden özür dilemeye geldim hem. Nolursun affet beni. Gel bir yerde oturalım, konuşalım ha ne dersin."

Ya sabır ya selamet. Hayır ne dediği de anlaşılmıyor ki. Sarhoş olduğundan olsa gerek kelimeler ağzında yuvarlanıyordu.

Sonunda numarayı bulup arama tuşuna bastım ve telefonu kulağıma götürdüm.

Çaldı, çaldı, çaldı ve sonunda açıldı.

-" Alo-"

Telefon tam açılmıştı ki birkaç adımda aramızdaki kısa mesafeyi kapattı ve telefonu tutan elime bir darbe indirdi.

Telefonum birkaç parça halinde asfalta dağıldığında ellerimi iki yanımda yumruk yapmıştım.
Ne kadar olduğundan haberi var mıydı acaba. Hayır bekle şuan konumuz bu değil. Ya içinde ki dosyalarıma zarar gelirse. Tamam sakinim sakinim.

Hayır! Sakin felan değilim!

Kısa süren şaşkınlığımı üzerimden attım ve kaşlarımı çatıp son derece ciddi ve de kızgın bir biçimde karşımda yalpalayan adama döndüm.

'Adam mı?'  Her neyse.

"Sen ne yaptığını zannediyorsun!"

Bir çocuk gibi dudağını büzdü ve yüzünü ekşitip resmen inildedi. Şu an ki surat ifadesi ondan tamamamen tiksinmeme neden olmuştu.

-"Sana arama dedim anlamıyor musun beni."

Sigara ve alkolün keskin kokusu midemi çok kötü etkilemeye başlamıştı. Yüzümü ekşittim ve kokuya daha az maruz kalmak için kafamı başka yöne çevirdim.

Burdan gitsem iyi olacaktı. Caddeye çıksam kalabalık bir yerde başımın çaresine bakardım. Hem bu halde uzun süre peşimden gelemezdi. Belki de bir taksiye biner Afra'ya gider orada kalırdım bu gece.

Tam gitmek için arkamı dönmüştüm ki beni iki omzumdan da sıkıca tutup sarsmaya başladı.

Yemin ederim kusmama buçuk kaldı.

-"Burada durmuş bir de güzelce kendimi sana anlatmaya çalışıyorum."

Güzelce mi? Güzelce mi dedi o? İşte böyle zamanlarda çarpıcaksın ağzına bir tane.

iyi polis kötü polis Where stories live. Discover now