Birinci Bölüm

102 9 0
                                    

-Tamam iniyorum hemen!

Yine geç kalmıştım her zamanki gibi..

Hızla başörtüme son iğneyi de geçirdikten sonra çantamı alıp çıktım evden. Kızlar çoktan gelmişlerdi.
Binanın önünde duran beyaz arabaya attım kendimi soluk soluğa kalmıştım.

-Esselamu aleykum kızçeler.

Sahte bi öfkeyle ikisi de aynı anda aldılar selamımı. Söze ilk giren Eslem'di;

-Aleykum selam aleykum selam kuzen de hani birazcık hızlı olamıyor musun.

-Valla kuzen huyum kurusun. Ciddi çaba sarf ettim ama sonuç gene aynı. Erken gelmeyi bırak tam vaktini bile tutturamadım yine.

Biz konuşurken Afra çoktan arabayı çalıştırmıştı. Dikiz aynasından ayarlarını bozmamdan ötürü öfkeli bişekilde bakıyor, gözleriyle resmen yiyordu beni.

- Zümraa! Bak konuşmayayım diyorum ama kızım son sınavımız ya. Ne kadar emek verdik. Bir de plan yaptık şu saatte şöyle diye. Yine geç kaldın. Biraz daha gelmeseydin ya almadan gitmek zorunda kalacaktık ya da sınava giremeyecektik. Şükür ki geldin.

Bana her sinirlendiğinde az önce olduğu gibi adımla seslenirdi. Bir taraftan arabaları sollayıp hızlanmaya çalışıyor bir taraftan da soluksuz söyleniyordu. Hayır nasıl beceriyordu bukadar şeyi bir arada yapmayı.

Yanaklarını hafiften sıktım ve en içten şekilde ikisinden de özür diledim. Affettiler mi bilmiyorum ama yumuşamışlardı.
 
   Ne yapayım yani acele edince okadar aksilik geliyordu ki başıma yavaş hareket ettiğimde daha çabuk hallediyordum işlerimi. Tabi bugün yavaş hareket edecek vaktim olmadığından 'hızlı' hareket etmeyi seçmiştim. Bu nedenle başıma gelmeyen kalmamıştı.

Afra birkez daha birkaç saniyeliğine dikiz aynasından bana baktıktan sonra geri yola döndü.

- Kafandaki ne senin.

- Kafamdaki mi ne?

Eslem arkasına dönmüş bana dikmişti bakışlarını. Tabi kısa süre sonra da gülmeye başlamıştı. Afra'ya baktığımda o da gülmemek için ağzını düz bir çizgi haline getirmişti. Pekala neydi bu kadar komik olan.

- Bana da söyleyecek misiniz artık.?

- Morarmışsın. dedi Eslem

- Çok açıklayıcı oldu cidden kuzen.

- Kızım ne yaşadın sen bu kadar moraracak. Konuşan Afra'ydı.

Daha fazla onlardan cevap almayı beklemeden telefonumun kamerasını açtım. Ve kamerayla beraber ağzım açılmış, ellerim de  refleks olarak alnıma gitmişti.

- Oha kızım nasıl hayattayım ben hala. Baksanıza şuna.

- İki saattir bakıyoruz zaten Zümra'cım. Ne oldu böyle anlat da gülelim.

Eslem'in sözüne göz devirmeden edemedim. Koyun can derdinde kasap et derdinde.

- Bişey olmadı canım sadece alarmı kapatıp tam tekrar uyuyacaktım ki saat gözüme ilişti. Tabi benim de yerimden halk dilinde sıçramamla benim dilimde uçmam bir olmuştu. Takdir edersiniz ki dolaba kafamı gömdüm.

Araba iki kızın da kahkahalarıyla resmen çınlıyordu.

Neyse neyse bunlarla uğraşamazdım şimdi. Telefonumu alıp anneme sınava gireceğimi telefonumun kapalı olacağını sınavdan çıkınca da arayacağımı yazmıştım yoksa kesin armadan duramazdı.

Bugün üçümüz de son üniversite sınavlarımıza girecektik. Afra tıp Eslem hukuk ben ise mimarlık okuyordum. Eslem büyük afra ise küçük teyzemin kızı. Kendimizi bildik  bileli hep bir arayaydık. Aramızda da çok bi yaş farkı olmadığından geyet iyi anlaşıyorduk.

Az önceki kahkahaları tebessüm olarak kalmıştı yüzlerinde. Ve arabaya bindiğim ilk ana göre biraz daha rahatlamış görünüyorlardı.

Hepimiz birazcık daha rahatlayalım diye başıma gelen olayların kalan kısmını da anlatmıştım. Sonuç mu birbirlerini döve döve gülen üç tane genç kız.  Onlara kızsam da bir süre sonra ben de kendimi gülerken buluyordum.

Güle ağlaya üniversiteye varmıştık. Hızlıca inip çıkışta tekrar arabada buluşmaya karar verdikten sonra üçümüz de ayrı yöne doğru koşmaya başladık. Hepimizin sınav yeri başkaydı. Yakın olduğuna şükretmeliydik. Çünkü bu trafikte iki ayrı üniversiteye gitmek zorunda kalsaydık sınavı kaçırmamız  işten bile değildi.

                            .......

iyi polis kötü polis Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin