15

4.2K 216 27
                                    

teoman-aşk kırıntıları
"neyim var ki sanki, senden başka?"

feza karaman

ekin: müsait misin? (19:36)

feza: yeni gördüm kusura bakma (21:00)

feza: eğer hala konuşmak istersen müsaitim

ekin: seni arayabilir miyim?

feza: bir sorun mu var?

ekin: arayabilir miyim feza

ekin aranıyor...

"alo?" ekin burnunu çekip, "feza." dedi. kaşlarımı çattım. emre'nin sesi balkonda olmama rağmen duyuluyordu. ben de hızlıca ayakkabılarımı giyip aşağı indim. "ekin, iyi misin?" diye sordum.

"miraç gitti." dedi ağlayarak. "nereye gitti?" diye sordum. burnunu çekip, "annem götürdü." dedi. "annen nereye götürdü güzelim, anlayamıyorum." dedim.

"annem ve babam iki yıldır hayatımızda yoktu. bugün annem geldi, miraç'ı aldı gitti. ben hiçbir şey yapamadım feza!" dedi ağlaması şiddetlenirken. kaldırıma oturdum.

"peki ya sen? seni niye yanında götürmedi?" diye sordum. "çünkü ben istenmeyen çocuğum." dedi. "miraç da gitmek istemedi ama annem onu götürdü. çok yalnızım feza. kocaman evde bir başıma kaldım!" dedi sitemle.

"hey, hey. sakin ol ekin. her şey düzelecek. annenler miraç'ı sana geri getirecekler güzelim." ekin burnunu çekti, telefonu sanırım kenara koyup ağlamaya başlamıştı. istemsizce ayaklandım. "ekin, ekin?" dedim.

"yanıma gelemez misin feza?" diye sordu.

tek bir cümle, 4 kelime fakat bu cümledeki anlam o kadar büyüktü ki.

"ekin... ben istanbul'dayım." dedim çaresizce. burukça güldü ve "işte, bendeki de soru!" dedi sitemle. "yapabileceğim bir şey var mı?" dedim umutla.

"hayır, ben hallederim. zaten hep her şeyi hallederim. merak etme." dedi.

"miraç geri gelecek." dedim. "gelecek değil mi?" diye sordu. "evet güzelim. elbette geri gelecek."

onu göremesem bile gülümsediğini hissetmiştim.

"sen nasılsın, napıyorsun?" diye sordu. "okey oynuyorduk." dedim. ekin güldü ve "4. buldunuz mu?" diye sordu. "evet. bu sefer miray'da oynamaya karar verdi." dedim.

"ne güzel." dedi.

"okey oynar mıyız?" diye sordum. "elbette oynarız." dedi. tebessüm ettim.

"bu yaz, eğer ankara'ya gelirsem görüşürüz müyüz?" dedim çekinerek.

"elbette buluşuruz feza. sen benim en yakın arkadaşlarımdan birisin. seninle buluşmayı çok isterim. hem belki ben istanbul'a gelirim." dedi.

ekin'in en yakın arkadaşı olmak...

"belki." diye mırıldandım. aklım ekin'in en yakın arkadaşı olmam konusuna gitmişti.

"teşekkür ederim feza. beni yine gülümsetmeyi başardın." dedi. tebessüm etti. "hep gülümse ekin." dedim.

"o zaman sonra konuşuruz?" dedi çekingence. gülümsedim. "konuşalım tabii."

"hoşça kal feza."

"görüşürüz ekin."




kendime not: bu gece erken uyu!!!!
24.9.23'

ankara'yla bozuşuruz|textingWhere stories live. Discover now