28. Bölüm - Yenge

Start from the beginning
                                    

Ele ele tutuştuğumuz elimize bakarken Dinçer parmağını parmağımdaki alyans ile incili yüzüğümde gezdirdi. Ardından yeniden yüzüğümün üstünden elimi öpüp "Nişanlıyız artık he?" dedi kısaca bana bakıp.

Gülümseyerek "Evet." dedim. Ardından kendimi daha fazla tutamadım ve koltukta onun tarafına iyice yanaşıp başımı omzuna yasladım.

Başımın üstünden öptüğünü hissettiğimde ise ona şımarmamak için kendimi zor tuttum.

"İlk gün seni gördüğümde aslında az çok anlamıştım seninle evleneceğimizi. Normalde bu Oğuz'un beni birileriyle bir araya getirme muhabbetlerinden hiç hoşlanmazdım. Mesela doğum gününde siz falan toplanma planına katılmazdım. Ne alaka Hazal'ın arkadaşları birde ben derdim ama seni yeniden görmek için değerdi."

Şaşkınca başımı geri çekip Dinçer'in yüzüne baktım.

"Sen ciddi misin?"

"Evet. Normalde ilk Oğuz'ların evine gittiğimiz gün de ben gelmeyecektim ama artık Oğuz o kadar laf söyledi ki gelmek durumunda kaldım. İyi ki de gitmişim."

"Gerçekten hayat bizi sürekli bir araya getirmeye çalışmış gibi. Hazal'da daha düğününden önce bizi tanıştırmaya çalışmış. Sürekli birilerini ayarlamaya çalışıyordu ama Oğuz'un arkadaşı diye övdüğü kişi için ayrı bir ısrarı vardı. O kişinin sen olduğunu sonradan öğrendim."

Dinçer kahkaha attı. Ardından "Gerçekten inanılmaz. Bunlar karı koca tencere kapak olmuşlar. Aynısını Oğuz benim için yaptı." dedi.

Gülümseyerek Dinçer'in yüzünü inceledim. Ardından "İyi ki o kişi sendin." dedim.

Dinçer gülümseyerek "Neden?" dedi.

"Çünkü gençliğimden bu yana tam olarak istediğim ve beklediğim o kişi gibisin."

Dinçer bana baktı. Yüzümü süzdü. Ardından gözü bir süre yüüzmde takılı kaldığında iç çekip önüne döndü ve "Acilen evlenmemiz lazım." diye mırıldandı.

Duymamam mı gerekiyordu bilmiyorum ama duymuştum ve suratım kıpkırmızı olurken geri çekilip koltuğumun içine girmiştim neredeyse.

Sapanca'dan çıkıp artık İstanbul yollarına girdiğimizde bir anda arkamızdaki Oğuz ile Dila'lar kornaya basmaya başlamışlardı.

Dinçer dikiz aynasından arkaya bakıp gülerek "Manyak bunlar ya!" dedi.

Gülerek aynadan onlara baktım. O sırada Oğuz'lar sağ yan şeridimize geçtiğinde Oğuz camını indirdi. Hazal Oğuz'un arkasından kamerasını uzattığında Dinçer benimde camımı indirdi.

Hazal "En çok bana poz ver." diye bağırdığında kıkırdadım.

Bir kaç saniye sonra camımı kapattım. Ardından uzanıp radyoyu açtım. Dinçer bana döndüğünde "Biraz havamızı bulalım ya!" dedim ve telefonumu arabaya bağladım. Bir süre müziklerimde gezindikten sonra gülerek gözüme kestirdiğim bir tanesine bastım.

Şarkının melodisi arabanın içini doldurmaya başladığında gülerek Dinçer'e baktım. Bir süre ilerlemişti ki "Bu şarkı benden sana gelsin." dedim.

Dinçer tek kaşını kaldırıp bana baktı. Ardından radyonun ekranına bakıp "Ebru Gündeş?" dedi. Evet anlamında başımı salladım. Peşine de Ebru Gündeş şarkıya girdi.

Taç Kimde?Where stories live. Discover now