13. Bölüm - Ayrılık

183 23 3
                                    

Dila'nın beni eve bıraktığı akşamdan bu yana sürekli aradığım Dinçer'in asla telefonlarımı açmaması beni oldukça geriyordu.

Annesi önemli bir durum olduğunu söylemişti ancak iki gün boyunca bir kez bile telefonunu açmayacak kadar önemli miydi? En azından beni geri arayabilirdi. Böyle yaparak intikam mı almaya çalışıyordu?

Bir umut bir kez daha çaldırdım telefonu. Ancak bir kaç gündür olduğu gibi telefon direkt kapandı.
Oflayıp başımı arkama yasladım. İçimde bir huzursuzluk vardı. Niye böyle olmuştu anlamadım. Başımı tavana diktim. Ardından ekranıma baktım.

Bir insan nasıl bu kadar unutkan olabilirdi? En azından düğünde beni öylece bıraktığı için beni aramalıydı.

Gergince doğruldum. Ardından karşımdaki bilgisayardan arama çubuğuna girdim ve 'Dinçer Şahaplı' yazdım.

Aramaya bastıktan sonra haberler bir bir düşerken tarihlerine dikkatlice bakmaya başladım.

Üçüncü habere geldiğimde dünün haberi olduğunu gördüm.

"Dinçer Şahaplı: Kimseyi sevmiyorum!"

Kaşlarımı çatıp habere girdim.

Bir kaç önemsiz bilgiyi geçtikten sonra ise asıl önemli kısmı okumaya başladım.

Önceki akşam arkadaşları ile bir mekandan ayrılan eski futbolcu ve şimdilerde Beşiktaş teknik direktörü olan Dinçer Şahaplı oldukça gergindi. Bir anda muhabirlerin peş peşe gelen sorularıyla afallayan Dinçer Şahaplı tüm soruları görmezden gelirken yakın zaman içinde sosyal medyada sevgilisi olduğunu iddia edilen ve yakın zaman içerisinde birlikte bir yakınının düğününe katıldığı hanımefendi hakkında sorulan soruda çileden çıktı. Muhabirimize 'Saçma sapan yakıştırmalar yapıp duruyorlar, sizde soru diye soruyorsunuz. Arkadaşlar ile oturup kafa dağıtalım dedik, yine geldiniz buldunuz. Yok özel hayatım falan, kimseyi sevmiyorum!' diye tersledi. Ancak arabasına doğru ilerleyen Dinçer Şahaplı bir yandan da söylenmeye devam ediyordu. Arabasına bindiğinde ise hızlıca ortamdan uzaklaştı.

Dinçer telefonlarını açamayacak kadar meşguldü ancak arkadaşları ile kafa dağıtmaya mekana gidebiliyordu, öyle mi? Tavırlarına diyecek kelime bile yoktu. Beni o gün orada bir açıklama bile yapmadan mal gibi bırakıp gitmişti ve hala tavrı bu muydu?

Derin bir nefes aldım. Sinirlerime hakim olmaya çalışıyordum. Zaten iki gündür iyi yönden bakmaya çalışıyordum ama artık sınırı aşmıştı.

Hızla ayağa kalktım. Kenardan çantamı aldıktan sonra eşyalarımı içine tıkıştırdım. Askıdan ceketimi alıp kapıyı açıp ofisten çıktım. Mahur bize yemek bir şeyler almaya çıkmıştı. Onu da arardım, çıktığımı söylerdim. Kapının önünde duran siyah arabanın önüne geçip camına sertçe tıkladım. Camı indirmediklerinde bu sefer avuç içimle cama vurdum. İçeride uyuyan Mustafa ile Halit Abi irkildi. Şoför koltuğundaki Mustafa ilk bana sinirle dönse de beni görünce bakışları yumuşadı ve kapıyı açtı.

"Elif Hanım?" dedi hafif boğuk bir sesle.

"Uykunuzu böldüm ama Dinçer Bey'i aramanız lazım."

"Bir sıkıntı mı var?"

"Var ama benim sıkıntım değil. Siz Dinçer Bey'i arayıp nerede olduğunu öğrenir misiniz? Ama benim arattırdığımı söylemeyin."

"Ama neden-" diyordu ki artık kendimi tutamadım ve "Mustafa Bey!" dedim.

Taç Kimde?حيث تعيش القصص. اكتشف الآن