ONE WISH - [성훈]

11 | sol ya da sağ

"Yardımın için teşekkür ederim Hanee."

Jake, kitapları kaldırmasına yardım etmek isteyen Hanee'ye söyledi. Hanee gülümsedi, Jake'e yardım etmeyi kabul etti çünkü o, sayısı neredeyse boyunu aşan kitapları kaldırıyordu. 

"Ne demek, ne zaman yardıma ihtiyacın olursa beni çağır." 

Jake, Hanee'ye gülümsedi. Kızın başını okşadı ve birlikte öğretmenin odasından çıktılar.

 "Yaklaşan saha günü için heyecanlı mısın?" 

Jake heyecanla Hanee'ye sordu. 

"Herhangi bir spora katılmayı planlıyor musun?" 

Hanee'nin dudakları ince bir çizgi haline geldi, şu anda nasıl hissettiğinden emin değildi çünkü hiçbir spor etkinliğinde temsil edilmiyordu. 

"Maçı izlemeyi ve takımım için tezahürat yapmayı tercih ederim. Ve bilgin olsun, saha gününü seviyorum çünkü o gün yiyecek satan bir sürü öğrenci olacak. Geçen yıl aldığım peynirli mısırı hatırlıyorum, tadı çok güzeldi." 

Hanee çıtır bir mısırı ve uzayan bir peynir hayal etti. Sadece bunu hayal etmek bile Hanee'nin midesinin çok acıkmasına neden oldu. 

Jake güldü, insanların saha günü için sırf yemek yüzünden heyecanlandığını ilk kez duyuyordu.

 Bunca zaman saha günlerini seviyor çünkü spor değerlendirme puanlarına katkıda bulunabiliyordu. 

"Gülümsemeni seviyorum, çok tatlı." 

Jake, Hanee'ye fısıldadı.

-

"Hey, origami kız."

Sunghoon, neredeyse uykuya dalacak olan Hanee'ye yaklaştı.

Hanee yorgun gözlerini ovuşturdu ve güzellik uykusunu bölen Sunghoon'a baktı.

"Bu yıl hangi takımdasın?"

Sunghoon Hanee'ye sordu, kendisi mavi takımdaydı.

"Kırmızı takımda."

"Neden kırmızıyı seçtin? Şanslı değilsin zaten."

Hanee ofladı.

"Neden? Kırmızıyı severim. Ayrıca, takımı belirleyen okul."

Sunghoon, Hanee'nin önüne boş bir sandalye çekti ve onun karşısına oturdu. 

"Mavi takım bana sahip. Takımıma mutlaka zafer getireceğim." 

Hanee gözlerini devirdi. 

"Püf, kendine çok güveniyorsun." 

Sunghoon, Hanee'ye yaklaşmadan önce kıkırdadı. Neşeyle iki yumruğunu ona doğru uzattı.