Chapter 12

45 5 35
                                    

Media: Tobirama Senju

-Freida Tsugikuni-

Onu boş verip alnımı ovmaya başladım. Hiç uğraşamazdım. Gelip karşımda baş eğdi. Ne halt ediyor bu yine? Elleri ile dizlerinden sıkı sıkı tutmuştu. Ağzımı açıyordum ki "ö-özür dilerim" dedi dişlerini dudaklarına geçirirken. Kaşlarım hafifce kalkmıştı. Bir kaç damla da düşmüştü gözlerinden. O kadar mı suçluluk duyuyor yani? Ayağa kalktım ve çenesinden kaldırarak doğrulmasını sağladım "sorun değil" dedim tebessüm ederek. "Peki" dedi bakışlarını kaçırırken. Özür dilemekte berbat. "Sana birşey ısmarlayayım mı?" diye sordum "yok gerek yok gidiyordum zaten ben de" dedi kapıya doğru giderken. "Duygusal yönün olduğuna şaşırdım açıkcası. Doğrusu duyguların olduğundan şübheliydim" dedim "bundan birisine bahsedersen kıçını tekmelerim" dedi aniden geri dönerken. Pişkince sırıttım "akademik rakibim olmaya devam edersen söylemem" dedim gözlerini kıstı "peki sen istediğin gibi olsun" dedi çıkarken "pazartesi için kendini iyice hazırla" dedim arkasından. Bana orta parmağını gösterdi kapı kapanmadan önce. Şerefsize bak intikam alıyor! Kapıyı kilitledikten sonra nefesimi verdim. Yere düşen eşyaları topladım. Masayı düzelltim ingiliz anahtarını yerine bıraktım. Evimdeki güvenliği iyice artırmalıyım. Önümüzdeki birkaç gün onunla uğraşsam iyi olur.

~Pazartesi~

Alarmın çalması ile gözlerimi açtım. Fazlasıyla yorgundum. Sabah rutinimi hallettikten sonra ne giyineceğimi düşünmeye başladım. Pencereden baktığımda hava güneşli ama serindi.  Bir değişiklik yapıp etek giyelim bari. Siyah kısa pileli etek, beyaz gömlek üzerine de koyu mavi sweatshirt iyi olurdu. Beyaz çoraplarımı ve loaferlarımı da giyindim. Güzel görünüyorum he. Saçlarımı tarayıp saç tokamı taktıktan sonra mutfağa geçip kendime kahvaltılık tost hazırladım. Yemeğimi bitirdikten sonra sırt çantamı telefonumu ve kulaklığımı alıp kapıyı kilitledim. Güvenlik kamerasının çalıştığından emin olduktan sonra müziği açıp mırıldanarak merdivenlerden inmeye başladım.

Ders salona girdiğimde öğrencilerin çoğu buradaydı. Kakashi ve Obito yoktu daha. Hashirama beni görünce el salladı "Rei-chan!" dedi bana seslenirken. Küçük koşar adımlarla yanlarına gittim. Tobirama'nın yüzünde herzamanki ifade vardı. Gülümseyince nasıl meraketmiyor değilim aslında. "İyi misin? Bir sorun olmadı değil mi?" diye sordu Madara "herşey yolunda. Kapı kilidini değiştirdim ve güvenlik kamerası yerleştirdim. Kapıda zorlanma gibi birşey olursa alarm çalacak ve beni haberdar edecek. Biraz pahalıya patladı ama" dedim göz devirirken. "Olsun birşeye ihtiyacın olursa sakın çekinme bizden isteye bilirsin" dedi Hashirama. Bu çocuk çok tatlı! "Bir kaç gün çalışırsam parasını çıkarırım zaten" dedim. Evet ihtiyarın yeri baya ünlü bir çok müşterisi var. "Nerede çalışıyorsun?" diye sordu Izuna "tamircide" dedim hevesle "tamirci mi? Ne tamir ediyorsun oyuncak bebek mi?" diye sordu alayla Tobirama. Şu alayla güldüğünde tekmemi suratına geçirmek istiyorum! "Hayır canım, araba tamircisi. Mekanik mühendisiyim ya hani ben" dedi "şaka yapıyorsun değil mi?" diye sordu kalkarken "demek bu yüzden ikiniz de matematik ve fizikte bu kadar iyisiniz" dedi Hashirama mutlu şekilde "sende ne?" diye sordum gözlerimi kısarken "fizik mühendisliği" dedi. Hmm. İlginç. "Sizde ne peki?" diye sordum "bende bioloji, Madara'da kimya, Izuna'da ise geoloji" dedi. Çok havalı bölümler! "Çok iyi bölümlermiş ama daha doğru dürüst hesap yapamayan birisi fizik mühendisi mi?" dedim düşünürmüş gibi yaparken "fiziği bilmeyen birisi kendisine mühendis mi diyor?" dedi sinirle gülerken. "Fiziği gerektiği kadar iyi biliyorum ben Tobi-chan" dedim dil çıkarırken "sen-" diyordu ki koşarak kendi yerime geçtim. Obito ve Kakshi gelmişlerdi. Kakashi Chibi'yi unuttu diye onu tokatladım. Sonra ise sensei geldi. "Pekala bugünden itibaren grup projelerini verme zamanı geldi. İki kişilik olacak gruplar" dedi elindeki kağıtlara bakarken. Bu yıl da mı Deidara ile düşeceğim acaba? Deidara ile proje ödevlerinde birlikte olurduk ve iyi bir ikiliydik. Sensei teker teker ikilileri söyledi ve Deidara Sasori ile birlikte düştü. "Tsugikuni seni bu sefer Tobirama ile eşleştireceğim. İkiniz de fizikte iyisiniz ortaya iyi bir proje çıkara bilirsiniz" dedi. Yüz ifadem anında değişmişti. Ona döndüğümde aynı ifade onda da vardı. Sanırım bu yapacağım en zor ödev olacak. "Şimdi herkes eşleştiği kişinin yanına geçsin ödevlerinizi vereceğim" dedi diğer kağıtları alırken. "İyi şanslar" dedi Obito kıkırdarken. Kalkıp yanına gittim "naber ortak?" diye sordum sırıtırken. Göz devirmişti. Sensei kağıtları vermişti. "Enerji Şebekelerinde İnverter Tabanlı Jeneratörlerin Modellenmesi, Kontrolü ve Analizi. Fena değil" dedim incelerken "ne yapmamız gerekiyor?" diye sordu Tobirama "öncekikle 70 sayfalık kendimize özgü bir mekalemsi birşey yazacağız yanında da görsel sunum" dedim açıklarken "peki materiali nereden bulacağız?" "Kütüphaneden sonra kelimeleri değiştireceğiz ve hazır!" dedim hevesle "anlaşıldı" "ders sonrası kütüphanede buluşalım"  dedim "işin yoksa tabi" "tamam" dedi beni onaylarken. Garip şekilde karşı çıkmamıştı.

Şeftalili meyve suyumu içerken kütüphanede Tobirama'yı arıyordum. Nerede bu gerizekalı? Rafların arasında gezerken yerde otururken bulmuştum onu. "Oi Tobirama" dedim yanına giderken. Yan gözle beni ayaktan yukarı süzmüştü "birşey bulmuş gibisin" dedim çömelirken "evet bunlara bir göz at" dedi "neden bunları alıp çalışma masasına gitmiyoruz?" diye sordum "farketmez" dedi kalkarken. Kitapları alıp peşinden gittim. Pencere kenarı ışıklı bir masaydı. Kitapları ve çantamı yerleştirip karşı karşıya oturduk. Defterini açıp not almaya başladı. Hm gözlük takıyor bir de.

3 saatin sonunda sıkılıp defterde karalama yapmaya başlamıştım. Ona baktığımda hala okuyup not alıyordu. Akşam olmuştu, yağmur yağıyordu ve dışarıda sarı lambanın ışığı yüzünü aydınlatıyordu. Yorgun görünüyordu biraz da. "Yorulmuş gibisin" dedim geriye yaslanırken "hayır yorulmadım" dedi gözünü kitaptan ayırmayarak. "Defterine bakacak olursa sen yorulmuş gibisin" dedi alayla gülerken. Defteri kapattım "yorulmadım sadece sıkıldım ben de ara vereyim dedim" bakışlarımı kaçırırken "eminim öyledir" dedi gülerken. Demek gülmeyi de biliyor. "Ah her neyse" dedim kalkarken. "İçecek birşey alacağım ister misin?" diye sordum telefonumu alırken "gerek yok" dedi beni görmezden gelirken. Sinirlendirmişti. Tch. Onu boş verip kapıya doğru ilerledim. Kocaman kapıları ittirerek açmak istedim ama açılmamıştı. Gücüm mü yetmiyor ne? Tekrar denedim ama olmadı. Aklıma gelen şeyle telefonda saate baktım. Lanet olsun! Binlerce kez lanet olsun! Bu saate kimse olmazdı ki burada! Birisini aramak istedim ama çekmiyordu. Kendimi sakinleştirerek onun yanına geri döndüm "ne çabuk döndün?" dedi yine defterden gözünü ayırmayarak "bir sorunumuz var" dedim "ne sorunu?" dedi sonunda bana bakma zahmetine girerken "burada kilitli kaldık" dedim ellerimi göğüsümün altında birleştirip otururken "ne dediyinin farkındasın değil mi?" "Tabi ki farkındayım belirtmek isterim ki senden önce okuyorum ben burada ve kapanma saatlerini de biliyorum. Üni kapananı 1 saat oldu bile!" dedim sinirle. Oflayarak telefonunu çıkardı ama şarjı bitmişti. Nefesinin altından küçük bir küfür kaçtı. "Bende de çekmiyor hiç bakma bana" dedim ayağa kalkarken. Diğer boş pencereyi açıp pencereye tırmandım "oi ne yapıyorsun? Aklını mı kaçırdın?" dedi yanıma gelirken "dikkatimi dağıtma alt kattaki sınıfın penceresi açık oraya geçeceğim" dedim "saçmalama Tsugikuni. Ayağın kayarsa 5-ci kattan yeri boylarsın" dedi. Aslında haklıydı ama yine de bir deneyeyim. Ellerimi sağlama aldıktan sonra ayaklarımı salladım. Ne kadar uğraşsam da ayağım yetişmiyordu "buraya gel ve destek ol bana ayağım yetişmiyor" "sen aklını kaçırmışsın" dedi pencereye tırmanıp kollarımdan tutarken. "Biraz daha aşağı" dedim parmak uçlarım değiyordu pencere kısımına. "Bir elimi bırak alt pencereden tutmaya çalışacağım" dedim "bu iyi bir fikir değil düşeceksin!" dedi kızgın şekilde. "Çok konuşma dediğimi yap!" diyince kolumu bırakmıştı ama benim ayağım kaymış ve suratımın duvara yapışma eşliğinde ağzımdan küçük bir çığılık çıkmıştı. Zaten sırılsıklam olmuştum şimdi de ellerimiz kayıyor! "Bu kadar yeter seni geri çekeceğim" dedi ve tek kolumdan hızlıca yukarı çekti beni. İçeriye doğru önce o sonra ben yere yapışmıştık. Lanet olası burnum kanıyordu. Yerde otururken elimi burnuma götürdüm. "Sana kötü fikir diye söylemiştim" dedi peçete uzatırken. "Kapa çeneni" dedim peçeteyi alıp burnuma tutarken.

💠Uni hikayelerindeki kütüphanede kilitli kalma kısımı^^ Umarım hoşunuza gitmiştir. Bol bol yorum yapıp oy verin! Sevgiyle kalın<3

Academic Rival | Tobirama Senju x OC (Modern AU)Where stories live. Discover now