"Felix?" Kesinlikle dalgındı.

"Felix??" Beni duymuyordu resmen.

"Felix?!" Bir anda irkilerek kafasını kaldırdı. Adımlarımı durdurdum.

"İyi misin güzelim?" dedim sağ elimle yanağını okşarken.

Bana zayıf bir şekilde gülümsedi. "İyiyim."

"Yalan söyleme. Değilsin. Oturalım mı biraz senle?"

Kafasını sağa çevirip diğerlerine baktı.

"İnternet kafe ne olacak?"

"Onlara sonra dahil oluruz. Belliki uzun kalıcaklar."

"Peki o zaman." dedi omuz silkerek.

Changbin'e seslendim sesini yükselterek.

"Bin-ah! Siz gidin! Biz az sonra geleceğiz!"

"Tamamdır!"

"Hadi gel bakalım." diyip onu tam tersi yöne çevirdim.

•-°-•

"Anlat." dedim.

"Neyi?"

"Seni bu kadar düşündüren şeyi."

Felix'i yakınlarda rastladığımız bir çocuk parkına getirmiştim. Etrafta koşuşturan cüce yaratıklar vardı. Evet çocuk çok severim.

Renkli banklardan birine oturmuştuk. Felix bakışlarını eline indirmiş tırnağının kenarıyla oynuyordu.

"Maç mı? Endişelenme. Sen yaparsın." dedim. Elimi omzuna koymuştum.

"Hayır maç değil."

"Ne o zaman?"

"Yuta."

"Yuta? O kim?"

Felix cevap vermeyip tırnağıyla uğraşmaya devam etti.

Yuta? Kim olabilir di ki? Yoksa...

"Maça çıkacağın çocuk mu?" dedim. Kendine daha fazla işkence etmesin diye ellerini ayırıp kendi avuçlarımın içine hapsettim.

Bakışları yerde kalırken sadece kafasını salladı.

"Neden noldu? Konu maç değil dedin? Başka bir şey mi var?"

"Beni maçta kuvvet kullanmadan yenicekmiş ya..."

"Eee?"

"Bana söyleceği bir şey varmış işte..."

"Eee? Söylesin?"

"Ailemle alakalıymış." Nefesimi aniden tuttum. İstemsizce olmuştu ancak bırakıp nefes aldım.

Ağzımdan hiçbir şey çıkamazken ne yapmam gerektiğini şaşırdım.

Sadece, "Eğer bunu diyerek bile seni bu hale getirdiyse..."

"Biliyorum. Madalya işi yatar."

"Hayır. Onu demeyecektim."

İlk defa kafasını kaldırıp "Ne?" dercesine bana baktı.

Taekwondo · HyunLixDonde viven las historias. Descúbrelo ahora