I

1.2K 293 1.9K
                                    

Gizlice yaptığım bu kaydı, öykümü anlatma ihtiyacı hissettiğim için yapıyorum. Evrenin, her bir zerremle yabancı olduğum bu köşesinde, maalesef ki başımdan geçenleri ve hissettiklerimi yüz yüze anlatıp içimi dökebileceğim birileri yok. Bu cehennemde bunun deli gibi eksikliğini çekiyorum. Kendimi bir arkadaşla konuşuyormuşum gibi hissedebilmek istiyorum. Bunun için de öyleymiş gibi davranacağım ve seni, başka bir galakside mutlu mesut yaşayan, benim gibi görünen biri olarak düşüneceğim. Şimdi!... 

Ay, dur biraz. Olur da bu kayıt eline geçerse seni aşağılık pislik! Gerçi kendi dilimde konuştuğum için anlamayacaksın ama, umarım ha bire boka benzeyen şeylerle doldurduğun miden patlar da parçaların her gün galaksinin en seçkin pisliklerinin doluştuğu bu iğrenç mekânının duvarlarına süs olurlar! Aha biz buna ilenç diyoruz sevgili 'sahibim'! Geberesice göt lalesi seni! Oh be! Bunu yapmasam olmazdı. İşte şimdi başlayabilirim sevgili arkadaşım. Dinle bakalım bu astrokölenin öyküsünü.

Ben, geldiğim galaksiye olan uzaklığını dahi bilmediğim Medarra galaksisindeyim şu an. Bulunduğum bu boktan, bu dandik, bu, bu... aman be öf! Bildiğim bütün küfürleri saysam bile yetmeyecek sanki!... 

Tamam sakinim. Adı bile damağımda pis bir tat bırakıyormuş gibi hissettiren bu buzul çağındaki sikko gezegenin zamanına göre on yedi gündür buradayım. Burada bir gün yirmi altı saat sürüyor. Bir yılsa dört yüz bir gün sürüyormuş. Az evvel de dediğim gibi astroköleyim. Haa ama sahibime sorarsan, ki o da az önce hakkında 'iyi' temennilerde bulunduğum herif oluyor, ona göre ben ve diğerleri köle değilmişiz. O bok çuvalı tipli pelteğe göre astroköle tabiri çok amiyaneymiş ve biz onun köleleri değil de çalışanlarıymışız. Siktirsin oradan teres! Puştun evla...

Neyse, sıçıp sıvayarak nefesimi boşuna harcamayacağım. Sana, kim olduğumu ve galaktik şerefsizlerin uğrak yeri olan bu rezalet gezegene nereden geldiğimi anlatayım. Nasıl geldiğimi, daha doğrusu getirildiğimi de yarın anlatırım. Anlaştık mı?... Tamam o hâlde.

Ben bir insanım arkadaşım. Bana burada Ermvi diyorlar. Bu adı bana sahibim taktı. Medarra genelinde konuşulan ortak bir dil var ama Ermvi sahibimin kendi dilinde bir kelime. Kuyruk demekmiş. Nedenini sorarsan, benim harikulade sahibime göre saçlarım kuyruğa benziyormuş. Kokuşmuş hergele! Kıçıma kadar inen, düz ve siyah saçlarım var da. Gerçi doğru düzgün temizlenememekten keçe gibi oldular. Sıkı sıkı örüyorum mecbur. Bir bonem var. Onun içine sokuşturuyorum... Ne dedin? Asıl adım mı? Boş ver şimdi. Ama anlatacaklarımı sıkılmadan sonuna kadar dinlersen söyleyeceğim. Sözüm söz!

Geldiğim yerden bahsedeyim şimdi. Gezegenimin pek çok farklı adı vardı. Çünkü sayısını bilmediğim kadar dil varmış. Bir o kadar da millet. Daha yoğunlukta konuşulan diller olmasına rağmen, buradaki gibi herkes tarafından bilinen ortak bir dil yokmuş. Gezegenimin benim dilimdeki adı Dünya'ydı. Tek uydulu, küçük mavi bir gezegendi. Samanyolu dediğimiz bir galaksinin üyesiydi. Çok güzelmiş bir zamanlar. Çeşit çeşit yaşam barındırırmış. Ama insanlık geliştikçe o kadar hırpalanmış ki... Aaahh arkadaşım. Benim ırkım kendisiyle geçinemediği gibi tek yuvasını da koruyup kollayamamış ne yazık ki.

Yaşlılar anlatırlardı. İnsanlık varoluşundan beri her daim kendisiyle çekişip durmuş. Kibri ve güç arzusu gözünü kör etmiş. Elindekiyle yetinmemiş, hep daha fazlasını istemiş. Kendinden olmayanı aşağılamakla kalmayıp ezmiş, sömürmüş, kölesi yapmış. Evet, doğru duydun. Kölelik sistemi bizde de varmış ve tamamen yasaklanması sadece yüz yıldan biraz fazla bir süre önce olmuş, inanabiliyor musun? Çok utanç verici. Anlayacağın tarihimiz savaşlarla dolu. Savaşla geçen zaman barışla geçen zamandan kat kat fazla. Öfff... 

Neyse devam edeyim. Zamanla tamamen bitmese de savaşlar azalmış, teknolojik gelişim hız kazanmış. Ama bu sefer de Dünya'mız kirlenmeye, kaynakları azalmaya başlamış. Buna rağmen durmamışlar. Kaynaklar sonsuzmuş gibi rahat davranmayı sürdürmüşler. Yapıcı olmak yerine hep yıkıcı olmuşlar. Bu şekilde anlattığım için yanlış anlama bu arada. Eski insanların hepsi kötü değilmiş. Bu aptal kafa yapısının kesinlikle değişmesi gerektiğini savunanlar da varmış. Yıllarca uyarmışlar, gidişata engel olabilmek için ellerinden geleni yapmışlar. Ama Dünya'nın önde gelen güçleri tarafından kaale alınmamışlar. Gittikçe kötüleşmiş durum. İklim krizi, kontrolsüzce artan nüfus, kirlilik derken sonunda olan olmuş ve 2058 yılında geriye kalan bir avuç kaynağa sahip olabilme uğruna korkunç bir savaş patlak vermiş. Savaş tüm gezegene yayılmış, nükleer ve biyolojik silahlar havada uçuşmuş. Sonuç olarak tüm uygarlığımız çökmüş. 

ASTROKÖLE & ASİRVANİWhere stories live. Discover now