Donquixote Doflamingo angst

250 12 34
                                    

Ellerimdeki zincirlerle oturduğum sandalyeye, gecenin bir yarısı bağlanmıştım ve Karşımda etrafı kadınlarla dolu olan Mingo'ya bakıyordum. Klasik gülüşünü yaparken bana "fufufu... neden öyle sinirli sinirli bakıyorsun Y/n-chan?" dedi. şaka gibi. Ondan hoşlandığımı biliyordu ama bunu yine de yapıyordu.

"Yüzün midemi bulandırıyor da ondan" dedim ve gözlerimi kapayıp onun yüzüne bakmayı kestim.

Gözümü kapadım ve uyumaya çalıştım, en azından vakit daha hızlı geçerdi.

***

Gözlerimi tekrar açtığımda güneş doğuyordu. Karşımda tek başına oturmuş Doflamingo duruyordu. Sabaha kadar beni mi izlemişti acaba? Ve işte bir defa daha beni etkiledi.

Yüzünde kayıtsız bir ifade vardı ve sanki uyuklayacak gibi duruyordu. "Neden..?" dedim sessizce "Neden bunu bana yapıyorsun..?" sinir ve üzüntüden titreyen sesimle beraber sessizce dedim.

Doflamingo derin bir iç çekti. Hala gülümsemiyordu. "Çünkü sürekli benden kaçmaya çalışıyorsun ve gözümün önünde olmadığın sürece kaçmayı başarıyorsun." 

Evet, o karşımdayken kaçmaya cesaret edemiyordum. Onu izlemek istiyordum, onunla olabildiğince vakit geçirmek istiyordum. Çünkü bu onunla yapabiliyor olduğum tek şey buydu. Onun dışında hiçbir şey yoktu. Birbirimize yabancı gibiydik.

Zoraki sırıtışla kafamı kaldırdım ve ona dik dik baktım. "Sevmediğin birisi için fazla uğraşıyorsun Mingo." 

Doflamingo tavanla bir kaç saniye bakıştıktan sonra beni süzmeye başladı. "Sevmiyorum değil, ona çok benziyorsun. Bu da bende seni istemsizce bir koruma isteği oluşturuyor."

"İşte sorun da burada, beni sevdiğin için değil başkasına benzediğim için seviyorsun." 

Doflamingo tekrar iç çekerken "Kendimden 12 yaş küçük bir kadından hoşlanamayacağımı biliyorsun." dedi. 

[O sırada annemle babam 🤡]

"Madem öyle neden beni bırakmıyorsun? Sen böyle mutlu olabilirsin ama ben değilim. Her gün karşımda başka kadınlarla beraber oturuyorsun. Burada acı çekiyorum. Anlamıyor musun?" 

"Seni öylece bırakamam. O zamanda acı çeken ben olurum. Her hafta, her gün her saat her dakika aklımda sen olursan hiç bir işimi yapamam. Üstüne de sana ne olacak diyerek kendimi yiyip bitiririm" 

"Yani senin için acı çeken ben oluyorum." 

"Evet. Her şekilde sen o değilsin." 

Derin bir iç çekerek yere bakmaya başladım.

"Madem gitmeme izin vermiyorsun ben de seninn gözünün önünde kendime acı çektiririm."

Doflamingo bana yapamazsın der gibi bakıyordu.

***
Aradan 7 ya da 8 gün geçmişti. Betondan olan ve camları olmayan bir odada zaman algını da yitiriyorsun sonuçta. Ayrıca bu süreçte ne konuştum, ne bir şeyler yedim ne de gülümsedim.

Zaten bir odada hapis tutulurken nasıl gülümseyebilirdim ki?

Yatağımda uzanmış yatmaya çalışırken "iş" gezisinden dönen Doflamingo odama baskın yapar gibi girdi.

Kaçmamış olmama sevinmiş olsa gerek ki yüzü gevşerken rahat bir nefes alarak odayı izlemeye başladı fakat bitkinin dibine dökülmüş yemekleri görünce sinirle kaşlarını çattı.

Harbi burda bitkinin ne işi vardı ki?

Benimle ilgilenen kişilerin işlerinde kötü olduğunu yeni yeni fark ediyordu galiba.

One Piece x reader // one shotsOnde histórias criam vida. Descubra agora