var mısın iddiaya?

1.1K 46 55
                                    

"ulan var ya şu jeon jeongguk üstümden arabayla geçsin, ben özür dilerim arabanın tekerine temas ettiğim için! alev alev!" dedi jimin her zamanki ciddiyetsizlik ve alayla.

ben ise yarım ağız sırıtarak, "hadi lan oradan! abartma!" dedim göz devirdikten sonra.

diğerleri, -namjoon, seokjin, hoseok- yani jimin hariç herkes, dediğime gülerken; jimin göz devirmişti sadece.

onu sinir etmek ben de dahil tüm grubu eğlendirirdi her zaman.

on sekiz yaşında, lise son sınıf öğrencisiyseniz ve girmeniz gereken bir sınav varsa, hayatınızda pek çok eğlenceye denk gelmezdiniz kesinlikle.

bizim eğlencemiz, birbirimizle uğraşmak, iddialara girmek ve sonuna küçük ödüller koymaktı kazanan için. küçük ödülden kastım, motorlar, son model akıllı saatler ve kulaklıklardı.

çünkü okuduğumuz okul, kim lisesi koleji ve ben de bu okulun biricik varisi, herkesin ağzında adı dolaşan; kim taehyung.

ancak bu ünüm, sadece okul içi için geçerliydi diyebilirim. zira bu okul benim bile olsa, okulda çoğu kişinin, özellikle kızların, adını dilinden düşürmediği bir kişi daha vardı.

kore'nin en iyi ünversitelerinden biri olan, binalarımızın yan yana, bahçelerimizin iç içe olduğu bu üniversitenin bilgisayar mühendisi adayı, jeon jeongguk'tu o.

hem kendi üniversitesinde fazlaca ünü olduğu yetmiyormuş gibi bizim lisemizden de adı eksik olmuyordu hem de, kimseye bir kere bile bakmamıştı.

ilgiyi paylaşmaktan nefret eden yanıma inat jeon jeongguk'a olan ilgi hep benimkinden fazla olmuştu ve dışarıdan bakıldığında durum, onun ilgisini çaldığım yönündeydi.

sadece fazla yakışıklı ve bu lisenin sahibiydim. derslerim berbattı, bir yere asla gelemez o çocuk dedikleri bendim. neyse ki param vardı.

bizim grup olarak komple serserilik dışında bir şey bilmediğimiz için, yüksek ihtimalle en iyi özel üniversiteye torpilli giriş yapar ve orada da takılırdık diye düşünüyorduk. çünkü biz bir baltaya bile zor sap olurduk.

jimin kütük gibiydi gerçi, ondan iyi sap olurdu.

hoseok, "sıkıldım, of! patlayacağım gerçekten hiç eğlenceli geçmiyor bu hafta!" dedi ve sevgilisi namjoon, saçlarını okşayıp; alnına bir öpücük kondurdu.

seokjin ve jimin anında kusar gibi işaret yaptılar ve birbirlerine beşlik çaktılar, bense, onların bu hâline gülüp, "aptalsınız." dedim.

seokjin bana göz devirip, "size ne anlatacağımı unuttum durun! bomba haberlerim var. kız kardeşim liseye yeni geçti, biliyorsunuz. geçen gün jeon jeongguk'u görüp aşık olmuş amına koyayım! diyor ki al bu mektubu ona ver, belki beni bir gün sever..."  dedi.

hoseok ve jimin birbirlerini dövmeye başladılar gülerken, ben ise ne kadar komik gelmese de, hoseok ve jimin'in gülüşüne gülmeye başladım. hepimiz bu saçma olaya gülerken, seokjin gülmesini durdurup, "ben de aldım mektubu tamam veririm ona falan diyerek, çöpe attım. onunla ciddi bir konuşma yapmam gerek ama ne demeliyim bilmiyorum, yardım lazım gençler..." dedi seokjin.

namjoon, düşünür gibi yapıp, "jeongguk'un ağzından gay olduğuna dair bir mektup yaz. bence süper fikir." jimin namjoon'un bu fikrine, "aptalca," deyip göz devirdi.

hoseok'u paylaşamadığı için namjoonla düşman gibiydiler. hoseok, namjoon'u her öptüğünde jimin, hani bana hani bana diye ortalıkta gezinip, acıklı şarkı açar ve birisi kalbinden vurmuş da kendisi yavaşlatılmış bir şekilde yere düşüyormuş gibi numara yapardı.

henüz tam yere düşme anını düzgünce yapamıyordu çünkü her seferinde kafasını yere sert çarpıyordu ve sonumuz hastanede, jimin'in başında geçiyordu.

kaç defa demiştik oysa kendisine, yumuşak yerde bayıl diye.

konservatuar okumak istediğini söylememe gerek yoktu herhalde.

ben ise, "mektup yazacağına karşısına çıksın, en fazla ne olabilir ki?" demiştim.

hoseok, "o jeon jeongguk! kendine gel istersen, siklemez kendisinden altı yaş küçük bir kızı."

jimin ona katılırcasına, "kendisinin yaşındakileri bile siklemiyor!" dedi.

tanrım! abartmasalar olmazdı kesinlikle.

"abartmayın." dedim sadece telefonuma bakarken.

seokjin hyung, "öyle mi?" dedi gülmeye başlayarak. aklına şeytan planlar geldiğini, bu gruptaki herkes anlamıştı ama ben, asla ve asla tartışmalarda geri adım atan tarafta olmazdım.

"aynen öyle." dedim dik kafalılıkla, kendimden emin bir şekilde gri saçlarımı karıştırırken.

"var mısın iddiasına?" dedi.

"ne iddiası lan?" dedi hoseok hyung. hoşuna gitmişti kaos ortamı. kokusunu almıştı köpek gibi. jimin'den farkı yoktu gerçekten.

"kim taehyung," dedi seokjin tekrardan. "jeon jeongguk'u tavlayabileceğine iddiaya girer misin benimle?" dedi pişkin gülüşüyle.

eminim ki yukarıda bir yerlerde, asla geri adım atmayan taraf olduğumu söylemişimdir. ne yapıyor bu mal denmemesi için önceden hatırlatmak istedim.

"varım." dedim kendimden emince.

hoseok heyecanlı heyecanlı gülerken, seokjin hyung ve ben el sıkıştık.

namjoon, bu iddianın hakemi olmuştu tıpkı her tartışmanın hakemi olduğu gibi.

ellerimizi tutup, "centilmen anlaşması!" dedi ve diğerleri alkışladı.

seokjin ve ben birbirimize bakıp sırıtırken, bu işin hiç de kolay olmayacağını içten içe biliyordum.

-

a gentleman'a agreement

anchor tattoo, tkWhere stories live. Discover now