Uzun Bir Öykü

470 45 61
                                    

Yorum gelir mi sanmam 😞😞

***

Hiç kimsenin kafesine
Koyamayacağı bir kuş..

Kaçmasını öylesine
Uçmasını böylesıne
Unutmuş.

Bir insan sesine
Gelip konmuş.

Zamanın akış hızı beni her zaman çok şaşırtırdıyordu. Özellikle de iki haftayı ne ara geride bıraktığımızı hiç anlayamamıştım.

Seungmin ve Felix gideli birkaç gün olmuştu, yoklukları ise daha şimdiden belli oluyordu. Felix Jeongin ve benden daha fazla ağladığı için hala grup konuşmasında dalga geçtiğimiz bir konuydu. Onlar gittikten sonraysa Jeonginle dünya başımıza yıkılmış gibi triplere girmemiz aramızda sakladığımız ufak bir sırdı.

Minho bu iki hafta boyunca sürekli peşimde dolanmış ve en ufak ihtiyacımda yanımda olup bana yardım etmişti. Gerek galeri olsun gerek ev olsun, sakınmadan her konuya elinden geldiği kadar yardım etmişti.

Tabii yardım etmeden önce onu sürekli itmem ve yanımdan gitmesi için sarf ettiğim laflara maruz kalmıştı. Arada yüzünü assa bile şikayet etmemişti. Sinirlenmemişti bile.

Bu davranışları her geçen gün ona bir artı daha vermemi sağlıyordu, yelkenlerimi iyice suya indirmişti.

Botlarımdaki karı silkeleyip şapkamı kafama örttüm. Havalar zaten soğuktu ve birkaç gün önce kar yağışı başlamıştı, bu mevsimde kendince güzel olsa da ilkbaharı daha çok seviyordum.

Kaymamaya çalışarak yürümeye devam ettiğim sıra birinin kolum girmesiyle kafamı çevirdim. Minho hiç şaşırtmıyordu artık.

Uzun zaman sonra dudağına geri takmış olduğu piercing dikkatimi çekse de odağımı hemen gözlerine çevirdim.

"Nereye gidiyoruz?"

"Aslında senin olmadığın bir yere gitmeyi planlıyordum."

Alıştığı için olsa gerek hiç suratını asmadan bana döndü ve yüzümü ellerinin arasına aldı. Kızarmış yanakları ve burnu gözüme çok tatlı gelse de belli etmedim.

"Sıcak bir şeyler içelim yanakların buz gibi olmuş."

Bir şey dememe kalmadan tekrar koluma girdi ve bu sıralar sürekli gittiğimiz -daha doğrusu onun beni götürdüğü- kafeye adımladık.

İçeri geçip boş bir masaya yerleştikten sonra da Minho iki sıcak çikolata söylemişti. Sıcak çikolatalarımıza sessizce yudumlayıp dışarıda küçük küçük yağan karı izlerken Minho bir anda ayağa kalktı.

"Oynayalım mı?"

Sorusuna şaşırıp "Çocuk muyuz Minho?" diye mırıldandım ama karşılığında göz devirdi.

"Karla oynamak için küçük mü olmamız lazım?"

Elimi tutup "Hadi kalk." diye ısrar etmesi sonucunda oflayarak yerimden kalktım. Minho bana sormadan hesabı ödeyince dışarı çıktık. Boş alana geldiğimizde yerden aldığı karı elinde yuvarlayıp göğsüme attı.

"Ya!"

Bende yere eğilip daha büyük bir karı elimde yuvarladım fakat kaçmaya başladığında peşinden koştum.

"Koşma ödeşmeliyiz!"

İyice yaklaştığım sıra kar topunu sırtına atıp zaferle gülümsedim ve geriye doğru kaçtım. Bu sırada insanlar da bizim olduğumuz yöne doğru geliyordu.

middlemist, hyunho Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin