"İyi ki veterinerlik okumuyorsun." Camın kenarında baygın şekilde dünyadan habersiz yatan köpeğime baktım.

"Ben onda da senin üzerinde çalışırdım, merak etme." Kalbimi hoplatır şekilde göz kırpmasına bakılacak olursa bu bir hakaret değil iltifattı.

Ona ve onunla sevişmeye bayılıyordum.

Ama şu an değil.

"Bu konuşmaların beni ikna edemeyecek biliyorsun değil mi?"

"Hiç mi?" Başımı salladım.

"Hiç."

"Ne kadar ateşli, büyük, iri ve harika olduğunu söylesem de mi?" Biraz daha devam ederse beni kesinlikle ikna ederdi ama bunu bilmesine gerek yoktu.

"Sen de harika ve ateşlisin aşkım ama ciddiyim. Bir an önce üstümden kalkman lazım."

"İyi. Öyle olsun. Bunun acısını çıkartırım senden." Üzerimden kalkıp görüş alanımdan kayboldu.

"Zevkle bekliyor olacağım." Gittiği yere doğru seslendiğimde kapı çarpması ile karşılık aldım. Onu reddetmekten dolayı memnun olmasam da ciddi olmadığını biliyordum. O ders çalışırken ben de ona aynı şekilde davranıyordum fakat günün sonunda birbirimizin yapmak istediği şeye saygı duyup zaman veriyorduk.

Birkaç gün sonraki sunumum için hazırlıklarıma devam ettim. Bu sırada Baekhyun biraz salonda kitap okumuş biraz da telefonuyla vakit geçirmişti. Benim yerime Alex'i akşam dolaşmasına çıkmasından bahsetmiyordum bile. Özgür ruhlu, kendi kafasına estiğini yapan biri olmasına rağmen söz konusu ilişkimiz olduğunda dünyanın en sorumluluk sahibi kişisiydi.

Hala onu evimde kalmaya ikna edememiştim. Hala haftanın bir iki günü yurtta kalıyordu ancak burasını yavaş yavaş kendi evi olarak gördüğünü fark edebiliyordum. Mutfakta kendi sevdiği yiyeceklerin bulunduğu bir alanı bile vardı artık. Dolabımdaki kıyafetlerin boyu küçülmeye başlamıştı giderek. Hala bana ait ne varsa onları giyiyordu ama yine de evime yerleştiği kıyafetlerinin varlığından memnundum.

"Ben yatıyorum." Baekhyun yanımdan geçerek odaya giderken kollarımı açtım. Beni bekletmeden kucağıma geldi ve kollarını yeniden boynuma doladı. "Çok mu daha?" Diye sordu üzgün bir tonla. Onunla vakit geçiremediğim için şikayet etse de kendisi de yoğunken aynı duruma düştüğü için beni çok iyi anlıyor ve her zaman halime üzülüyordu.

"Birkaç şey çevirmem gerek. Sonra ben de yatarım." Saçlarını severek birkaç kere öptüm. Saçlarının yumuşaklığını seviyordum. Hala aynı şampuanı kullanıyorduk ama onun saçları benimkinden daha güzel kokuyordu.

"Çok yorma kendini. Daha okulun ilk haftalarından niye bu kadar yoğunsan..." Aslında tamamen kendi yaptığım bir şeydi. Sırayla sunum yapmamız gerekecekti ve ben bir an önce aradan çıkartmak için ilk yapmaya gönüllü oldum.

"Bir an önce bitsin de kurtulayım ve sonra da seninle vakit geçireyim diye yapıyorum." Işıl ışıl olan gözlerine baktım. Herkese mi böyle güzel bakıyordu yoksa bana özel bu bakışları bilmiyordum. Ama yüzü gülmese de bana bakarken gözlerinin her zaman güldüğünü görüyordum.

"Yarın yurtta kalacağım." Bunu duyunca benim de bir anda suratım asıldı.

"Daha bugün geldin. Niye hemen gidiyorsun?"

"Yarın Yixing ile yurtta saçlarımızı boyayacağız. Sonra yine gelirim."

Derin bir iç çektim. "Baekhyun kuaföre mi gitsen artık saçlarını boyamak için?" Açık kahveye dönen saçlarına baktım. "Saçlarını yakacaksın."

Before AllWhere stories live. Discover now