6. Bölüm

1.5K 169 243
                                    

Ay bunu yazan kız kör oldu


---


En son ne zaman alarm sesiyle uyandığımı hatırlamıyordum ama alarm sesiyle uyanmıştım. Genelde ya kendiliğimden erkenden uyanır ya da uyanma saatime alışkın olan kızım tarafından uyandırıldım. Sabah erkenden kalkıp spor salonuna ya da koşuya giden Park Chanyeol'e ne olmuştu ben de bilmiyordum.

Yataktan işkence ile çıkma işine ne zaman son verecektim ya da ne zaman yaşadığım zorlu psikolojik evreyi atlatacaktım bilmiyordum. Hayatımda hiç zihinsel olarak zorlandığım dönemim olmamıştı. Ergenliğim de dahil. Kararlı ve dengeli biriydim. Bu yüzden şu an yaşadığım şeylerin, içinde bulunduğum dönemin de farkında değildim. Ciddi bir psikolojik sorunumun olduğunu düşünmüyordum. Ya da psikolojik desteğe ihtiyaç duyduğumu.

Daha önce de birilerini sevmiş, hoşlanmış ve aşık olduğumu sanmıştım. Ama hiçbirinde böyle değildi. Bu yüzden kolaylıkla aşık olduğum için böyleyim de diyemiyordum. Keşke diyebilseydim, böylelikle sorgulamayı bırakabilirdim.

Fakat spor için erken kalkmak yerine alarmın ikinci çalışında zorla kalmış ve dolabın karşısında ne giysem diye düşünmüştüm.

Park Chanyeol ilk defa nasıl göründüğüyle ilgili endişe duyuyordu.

Köpeğimi kısa bir ihtiyaç yürüyüşüne çıkartıp eve dönünce duş alıp hazırlandım. Aceleci biri değildim, her yere vaktinde yetişirdim. Bu yüzden aceleci adımlarım kızıma bile tuhaf geldiği için arada bir havlayarak peşimde koşuyordu. Saçıma şekil verip aynaya baktım. Kendimde gördüğüm tek kusur olan kulaklarım birkaç haftadır bana öyle büyük bir sorun haline gelmişti ki yaptığım saç şekli kulaklarımı daha çok belli etti diye kafamı yıkayıp kendi haline bırakmak zorunda kaldım.

Dersimin olmadığı bir günde, kendi okuluma dahi gitmezken bölümümün bile bulunmadığı okula doğru yol alırken bir saniye olsun düşünmemiştim. Hatta arabama giden adımlarım hızlıydı.

Uyandımmmmm.

Arabayı çalıştırmadan önce Baekhyun'un 42 dakika önce attığı mesaja bir kez daha bakıp gülümsedim. Okuluna gidebilmek için uyanınca bana haber vermesini istemiştim ve öyle de yapmıştı. Küçük bir mesajı bile onun uykudan yeni uyanmış halini hayal etmeme ve heyecanlanmama neden oluyordu.

Arabayı çalıştırıp çok da uzak olmayan okuluna yol aldım. Benim dakikliğimin aksine beni bekletmekten zevk aldığı için-onu beklemekten keyif aldığımı fark ettiği içindir belki de-bekleyeceğimi bildiğimden arabamı daha park etmeden Yurdun önündeyim diye mesaj gönderdim. Nasılsa her türlü onu bekleyecektim. Bir haftadır beklediğim gibi.

Bitirmek.

Aradan bir hafta geçmesine rağmen hala bu kelimenin anlamı altında eziliyordum. Neyi bitirdiğimizi bilmediğimdendir belki de. Aramız kötü değildi, hatta aramız harikaydı.

Tamam, yalan söylemeyeyim.

Aramız harikadan da öteydi.

Ama hala ne olduğumuz ve ne yaptığımız hakkında bir fikrim yoktu. Neyi bitirip neye başladığımızı bilmediğim gibi.

Fakat güzeldi. Yurdunun önünde beklediğim sırada bana tuhaf tuhaf bana aptalmışım gibi bakan güvenlik görevlisinin bakışları, yurdun önündeki kantinden aldığımız dünyanın en sağlıksız tostu ve yurdun uzun koridorunda beni görünce gülümsemekten önünü göremeyip turnikeye takılan Baekhyun...

"Günaydın!" Baekhyun neşeyle ayaklarımın hemen ucunda belirdiğinde içimin kaynadığını hissettim. Sabahki enerjiden yoksun halim sona ermiş ve bir anda canlanmıştım.

Before AllHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin