7

70 5 10
                                    

Balo salonuna girdiğimizde biletleri gösterdik. İçeriye geçmemiz için kapı açıldı. İçeriye merdivenlerden geçtik. Hızlıca bir masanın etrafına geçtik. Biz geçer geçmez diğer konuklar da gelmeye başladı. Benim gözlerim etrafta onun gözleri ise bendeydi. Ne var dercesine baktım. "Sadece bu kadar güzel bir insanın dünyada bulunmadığını anlamana yardımcı oluyorum.". Biraz daha yaklaştı ve saçlarım ile oynamaya başladı "Bence ona aşık olma diyelim.". Gülümsedi ve müzik başladığında bana elini uzattı "Bu dansı bana bağış eder misiniz Prensesim?". Eline elimi koydum "Tabi ki Prensim!". Bir kaç adımdan sonra ortadaydık. Müzik sözleri başlamadan önce ellerimizi birleştirdi. Diğer elimi omzuna, diğer elini belime yerleştirdi. Bunu daha önce de yaşadım fakat şuan tutku hissini çok iyi hissediyordum. Müzik ile haraket ettik... ( Daha farklı hayaledeblirisiniz)

Beni her döndürüp kendine çektiğinde bedenimi kaplayan sıcaklık hissi artıyordu. Fakat bunu çok iyi saklamasını biliyordum. Beni her çekişin de kalbimin hızla çarptığını hissetmesi içimi korkutuyordu. Fakat beni mutlu eden şey onun da kalbinin çok hızlı atmasıydı. Sanki elinde olsa beni şuan, şu dakika , şu saniye, şu salise öpermiş gibi atıyordu. Dans ederken fark ettiğim bir diğer şey ise ya pozisyonların başını biz çekiyorduk ya da hep ortada biz vardık.

Sonunda müzik bittiğinde birbirimizden ayrıldık. Elimi tutarak masamıza kadar getirdi.

-Güzel dans ettin prensesim.

-Sizde prensim.

-Bu dansı nereden öğrendin.

-Ortaokul mezuniyetimiz de dans etmiştik. Hala aklımda kalması büyük bir mucize. Sen?

-Lise tanıtımı için verilen baloda.

- Keşke babamda bizi izleseydi.

-Eminim ki şey derdi "Kızımdan uzaklaş Parker" .

Güldük.

-Onu çok özledim...

-Bende.

İkimizde suskunluğa gömüldük. Babam evren için kendini feda etme fikrini düşündüğü için kahraman sayılırdı. Peki ya arkasında insanlar bıraktığı için düşüncesiz de olmuyor mu? Peki ya yeni Iron Man kim olacak? Peter'mı? Ben mi? Morgan'mı. Morgan daha çok küçük. Sadece Peter ile ben kaldım. Babamın yazdığı mektubu neden illa 20 yaşında okumamız gerekiyor ki!.

Düşüncelerimi ve suskunluğumuzu bölen şey Peter'ın tuvalet için yanımdan ayrılmasıydı. O ayrıldıktan sonra önüme gelen içeceklere baktım. Adam ona anlamsızca baktığımı fark ettiğimde konuştu "İçlerinde alkol var." Bir an için tereddüt etsem de bir bardak aldım ve yavaşça içmeye başladım. Daha önce hiç içmediğim için bir yada iki bardakta etki edeceğini biliyordum. Aynı adam ona bakmam üzere masama gelip bir tane daha koydu. Onu da bitirince başım dönmeye başladı. O kadar zaman olmasına rağmen Peter nerede?. Ben bunu düşünürken başka bir adam karşımdaki mavi takımlı adamı göstererek gönderdiğini söyledi. Gösterdiği adama el salladım ve içeceği yudumlamaya başladım. Adam yanıma yaklaşıp garsona el kol hareketleri ile iki alkolu içecek istediğini söyledi. İçeceklerimiz gelirken benim ile konuşmaya başladı:

-Merhaba güzel hanım efendi. Adınız ne acaba?

-Sophie beyefendi sizin?

-Isaac

-Güzelmiş.

-İlk kez mi içiyorsun?

-Evet ve sanırım iyi değilim.

Salakça gülmeye başladığımda anlamıştım.

-Sizi partnerinize götürelim. Gelin.

-İstemiyorum gelir birazdan.

SPİDERMAN:NEW HOMEWhere stories live. Discover now