Jungkook arabaya koyacaklarını koyduktan sonra içeri geçip partiyi tam anlamıyla başlattık. Kışın ortasında olduğumuz için bahçede yapamamıştık maalesef. Yine de çok güzeldi. Herkes tek tek Jimin'in açtığı kameranın önüne geçip bebeğin cinsiyetini tahmin ediyordu.

"Merhabalar, ben bebeğin abisi sayılırım. Aynı zamanda doktoruyum, cinsiyeti bildiğim için tarafsızım."

"Selam, ben bebeğin en best abisiyim, erkek olursa hastanede başka bebekle karıştırır kızı çalarım."

Hepimiz kahkaha atarken Jimin'in yerini alıp ben geçtim kamera karşısına. Her ne kadar karnım yüzünden yürümek zor olsa da başarmıştım.

"Merhaba! Ben bebeğin... Ben bebeğin nesiyim?"

"Eniştesi hayatım."

"Iyy. Ben bebişin abisi sayılıyorum. Aynı zamanda oyun arkadaşını doğuran mükemmel şahıs. Aslında ben oğluma arkadaş olsun diye erkek istiyorum ama bu aile erkek olursa çocuğa zarar verebilir. O yüzden kız olsun."

Üzerimdeki bakışlara rağmen kenara çekilip Jungkook'a yer verdim. Onun bebekle pek bağlantısı yoktu, daha doğrusu kendi bebeğiyle kafayı bozduğu için vakit ayıramıyordu.

"Merhabalar... Ben bebeğin abisiyim. Benim kendi çocuğum erkek, ona bir şey demiyorum ama,bıktım. Pipili yaratık görmek istemiyorum artık ailemde."

Gülmekten doğuracak gibiydim. İsyan ederek bana gelen eşime sarılıp öptüm bir sürü. Bu sırada karnımı okşayıp oğlumuzun üstüne alınmamasını söylüyordu.

"Selam! Ben bebeğimin onu taşıyan babasıyım. Bu zinciri kıracağıma inanıyorum. Doğuracağım o kızı!"

Geriye kalan kişilerde videoya dahil olduğunda sonunda bitmişti. Videoya almıştık ama erkek diyen tek bir kişi bile olmamıştı. Bu yüzden direkt öğrenme faslına geçmiştik.

Babamlar ellerinde küçük iğneleri tutarken Jungkook ve Jimin de konfetileri patlatmak için bekliyorlardı.

Heyecandan kalbim yerinden çıkacak gibi atarken derin nefes alıp geri sayıma eşlik ettim. Yanında Jin hyung vardı. Bayılma ihtimalime karşılık kolunu tutuyordum.

"3! 2! 1!"

Bağırarak saymayı bitirdiğimde babamlar balonu, Jikook ikilisi ise konfetileri patlattı. Gördüğüm kırmızı konfetilerle yerimde zıplayıp çığlık attım. Sejun babam ağlayarak eşine sarıldığında Jungkook'ta Jimin'i kucaklamıştı.

Yıllardır bekledikleri an gözlerimi doldururken ağlamamak için yanımdaki bedenin kolunu dürtüp dikkatini çekmeye çalıştım. İstediğimi almıştım, Jin hyung başını bana çevirip bir sorun olup olmadığını sormuştu. Şımarıkça gülümseyip elimle sarılan aileyi gösterdim.

"Sizde yapsanıza bir tane."

Bu arada, favori çiftim iki hafta önce ufacık nikah kıyıp evlenmişlerdi. Annemin aksine, Jin hyung'un ilk evliliği olmasına rağmen gösterişli düğün yerine 50 kişi bile olmayan nikahla evlenmişlerdi. Ciddi anlamda evlenmek için bana söylemeyi beklemişlerdi.

"Aaa Taehyung! Ne saçmalıyorsun? Yoora'nın torunu olacak! Oğlundan sonra hamile kalıp çocuk mu büyütecek?"

Her kelimesinde kaşlarım daha da çatılırken yüzünü dikkatli izlediğimde mimiklerinin ciddi olmadığını fark ettim. Bunu fark etmem daha da sinirlendirmişti beni.

"Annem böyle mi söyledi gerçekten!"

Bilmişlikle başını sallayıp başını eğdi. Onun ilk evliliğiydi, çocuğu yoktu. Ve ikisi de 35 yaşlarındaydı. Annemin böyle düşünmesi çok saçma gelmişti.

My fault | TaekookWhere stories live. Discover now