eski anılar

67 9 8
                                    

affet beni sevgilim sensiz olmak istedim
herkes aşkı araraken bense kaçmayı seçtim
üzgünüm sevgilim mutlu olmanı istedim
şimdi yanındakiyle mutluluklar dilerim

...

ne kadar süre geçmişti belirsiz. kaç dakika olmuştu? belki de saatler geçmişti. ikisinin sessizliğine şahit olan gecede bir gök gürültüsü ile irkildi chaeyoung. hafifçe gözlerini açtı kollarını sardığı kızda gözlerini gezdirdi ardından aklı aniden başına gelmiş gibi geri çekildi. özür dilemedi hatta hiç bir şey demedi. bir kez daha gök gürüldediğinde oturduğu durakta iyice sindi yerine. havalar soğumaya başlamıştı ve kıyafeti bu havayı kaldıracak güce sahip değildi.

lalisa karşısındaki kız çekilince sakince geri çekilip havaya bakmıştı. gökte beliren ışıkla beraber daha fazla şimşek çakarsa bir kaza olmasından korkup yavaş adımlarla eve doğru döndü. üzerinde gecelikle üşümüştü.

yüzünde buruk bir gülümseme oluştu normalde bu duruma ağlaya bilirken dönüştüğü kişi bunu engelliyordu. gökyüzü onun için ağlamaya karar vermişti anlaşılan.

hakikaten, kendisi neye dönüşmüştü? ezik, zavallı.

canavar.

kendisinden başka kimseye o torpili sağlamıyordu, kendisine de nefret ediyordu.

düşüncelerinden ayıran hıçkırık sesi oldu. geçmişine dönmüş gibi hissetti o an. yüzünde sessiz gülümseme belirdi. belli belirsizdi ama gülümsüyordu. işte o zaman gerçekten ağlamak istemişti. arkasına çok az döndü omzunun üzerinden gökyüzünü ağlayarak izleyen kıza baktı.

korkuyordu, hıçkırık korkunca tutardı en çok.

"gel." dedi tok sesle. ardından tekrar önüne bakıp derin nefes vererek içeri yürüdü.

ayak uçlarına değmeye başlayan yağmur damlalarıyla ayaklarını kendine çekti sessizce ayağa kalktı. eve doğru baktı. özlemle, sevgiyle. nasıl mahvederdi herşeyi? keşke gerçekten mantıklı sebebi olsaydı. başkasına aşık olsaydı öyle bıraksaydı.

aşık mıydı Jisoo'ya?

bunları düşünmek için zamanı yoktu karşısında yürüyen kizin peşinden küçük adımlarla yürüdü. evin kapısını açıp içeri gifen Lisaya baktı ardından çamurlu ayaklarina. başını kaldırdı açık kapıdan eve baktı. vaktiyle eviydi burası onun. ev değil yuva. aile, mutluluk, aşk.

kendisi bile farkında olmadan eve doğru yürüdü. içeri geçtiğinde boncuk boncuk akmaya başlamıştı göz pınarlarından damlalar.

koltuğa baktı, aklında canlanan görüntüyle titrek nefes verdi.

oradaydı.

sevgilisinin kolları arasında film dinliyordu. lisa da onun saçlarına öpücükler konduruyordu.

hayır her zerresini kutsuyordu.

dolu gözleri tam salonun ortasını buldu. ikisi birlikte dans ederken ne kadar mutluydular. ne kadar gülüyorlardı.

Hakikaten, böyle gülmeyeli kac sene olmuştu?

nefesleri kesinleşmeye başladı. hangi gündü o? Lisanin üzerindeki siyah elbiseye ve kendi üzerinde gördüğü beyaz elbiseye baktı.

ilk yil dönümleri.

kollarini diğerine sarmıştı sarışın, karşısındaki kız da onu gülümseyerek boynundan öpüyordu.

nefes alamıyor gibiydi.

gözlerini masada gezdirdi. Lalisanin doğum gününü hatırladı. son ana kadar unutmuş numarası yapıp gece güzel elbiseler ve yemekler eşliğinde karşılaşmıştı onu. o gecenin sabahi olmamış gibiydi.

gone, chaelisaWhere stories live. Discover now