gençliğimizdik birbirimizin

252 24 34
                                    

her şeyden önce bu bir roleplay çalışmasıdır. Monplus_precieuxNzl ile bana aittir.

teşekkür ederim Ada, kitabı sana ithaf ediyorum.

❤️

Bölüm şarkısı•

ah canım sevgilim
derin bir okyanustayım,

...

dizlerinde olan sevgilisinin saçlarını okşuyordu genç kız. yüzüne bakıyor onun televizyonu seyrettiği gibi sadece onu izliyordu. saç tutamlarını eline alıp hafifçe okşayarak oynuyordu. onun en büyük zaafı dizlerindeki kadın iken, en büyük hobisi saçları ile oynamaktı. en özel anları da sevgilisi ile olan anlardı, tartışmasız.

"rosie dışarı çıkalım mı bu gün?" sarışın dikkatini ona vermeden televizyonu izliyordu. başını sallayarak geçiştirir gibi onayladı. derin nefes aldı diğeri. gülümsemeye çalışarak yaklaşıp yüzünün her yerine öpücük kondurdu. önce yanaklarına, ardından burnuna, çenesine ve pek tabi tadına aşina olduğu dudaklarına.

rosè yüzünü buruşturup hafifçe geri çekildi. "lali yapma şunu"

"ama çok severdin hep" anlamazca bakıyordu. gençliğinde lise yıllarını beraber geçirdiği bu kızın yüzünü öpmeyi çok severdi. diğeri gıdıklandığı için kaçar gülerek kendisini saklamaya çalışırdı ama zevk aldığı bir gerçekti.

"sevmediğimi demedim ki" diye kendisinin bile zor duyacağı sesle mırıldanıp doğruldu. "ben duşa gireceğim sen hazırlan." kalktığında öylece oturmuştu lisa. 'yorgundur' diye geçirdi içinden. evet kesinnikle yorgundur...

ayağa kalkıp ikisinin odasına yürüdü hızlı adımlarla. dolabı açtığı gibi düşünmeden aldı sevgilisinin kendisinde en sevdiği elbisesini. şık bir restorana götürmek isterdi onu, bu düşünce ile siyah ve kısa elbisesini giyinip saçlarını açık bıraktı. yüzüne çok da sade olmayan bir makyaj yaptı bulduğu topuklularını çıkarınca diğeri de gelmişti.

dolaptan aldığı beyaz ve çiçekli elbisesini giyindi, saçlarını özensizce toplayarak yüzüne makyaj yapmadan aynadan kendine baktı.

kesinnikle böyle bile, bir tanrıça gibiydi.

"restorana gideriz diye düşünüyordum aslında," arkasına geçerek kollarını beline doladı. burnunu boynuna sürtüp dudaklarını tenine değdirdi.

"gerek yok sevgilim sahildeki kafeye gidelim uzun zamandır gitmiyoruz" umursamdan takısını taktı.

"pekâlâ bana iki dakika ver sadece" başını sallayarak ayrıldı. dolaptan crop ve kısa eteğini alarak üzerini değişmeye başladı. bir çırpıda yüzündeki makyajdan da kurtulup sade kalmasını tercih etti.

kollarını bağlayıp kapıya yaslanan genç kız ise onu izliyordu. işini bitirdiğini görünce konuşmadan çıktı merdivenleri hızla inerek kapıya vardı. kapıdan çıktığında yanında olan kız gülümsedi ve derin nefes aldı.

"rosie hava çok güzel" yan tarafta olan arabasını umursamadan koluna girdi. adımlarını kafeye gidilen yoldan atmaya başladı. önündeki durak ve çok araba geçmeyen yollardan adımladılar. gezmeyi seviyorlardı ikisi de, sık sık dışarı çıkıp sadece gezer sohbet eder eğlenirlerdi. bir kaç aya kadar böyleydi. asla çamurdan kaçınmaz bazen bir birlerini iter gülüşürdüler. en çok eğlenceli sonbahardı. yaprakların arasına uzanır sessizce gökyüzündeki bulutlara isim verirlerdi. bazen şarkılar söyler bazen şarkılar eşliğinde yağmurda dans ederlerdi. böyleydiler hep çocuk gibi eğlenceli. ne kadar işleri olursa olsun bir birlerine zaman ayırmayı sever asla da sıkılmazdılar. sonbaharda oynadıkları çocuk parkının önünden geçerken istemsizce gülümsedi lisa. anıları çok fazlaydı. şimdi çocuklar oynuyordu.

gone, chaelisaWhere stories live. Discover now