•4•

7.8K 619 765
                                    

"Taehyung kıyafetlerime baksana ne kadar kirlendi. Baksana bem-beyaz kıyafetlerim nasılda karardı. Beyaz kıyafetlerime dokundular Taehyung. Kar gibi temiz kiyafetlerime leke saldılar Taehyung. Yıkasam bile çıkmayacak lekeler...."

"Jungkook ne diyorsun anlamıyorum. Benim sorumun cevabı bu değil. Ve bak kiyafetlerine bir şey olmadı. Hala beyazlar sadece toz olmuş. Sen şimdi kıyafeti düşünme, şu an zamanı değil tamam mı. Hemen hastahaneye gidiyoruz ve sen de bana ne olub bittiğini baştan anlatıyorsun"

Telaşlı sesini bi kez daha duydum. Acaba getçekten telaşlanmış mıydın? Bana kıyafetlerimin kirlenmediğini söylüyorsun ama sen görmüyorsun Taehyung.

"Istemiyorum" sadece tek kelime ile ona cevap verdim. Ama artık yerde değil de havada onun kolları arasında olduğumu gördüm. Qarip bi haldeydim her şeyi geç alqılıyordum.

"Neyi? Neyi istemiyorsun Jungkook? Anlatmayı mı istemiyorsun? Yoksa hastahaneye gitmeyi mi?" Kolları arasında tuttuğu bedenimle birlikte ilerlerken beni soru yağmuruna tuttu. Onun derin sesiyle sorduğu sorusuna karşı cevabımı duyunca duraksamıştı

"Ikisinde istemiyorum. Artık beni hastahaneye götürmene değmez. Hemşireler yeniden beni temiz yapamazlar ki. Hem artık anlatmaya da değmez anlatınca da kirlerimden arınmıyorum ki" Qaliba bu sefer anlamıştı anlatmak istediğim şeyi.

Kolları arasından yüzünün görebildiğim kadarına baktım. Donakalmıştı, önündeki noktaya bakakalmıştı. Şu an çene hattı daha brlirginleşmişti. Bu onun sinirli hali miydi yoksa şaşkın hali mi?

"Taehyung lütfen beni yere bırak. Uyumak istiyorum, şurada yerde uyumak istiyorum" titrek ve zayıf çıkan sesimle birlikte kipriklerini kırparak bakışlarını odaklandığı noktadan ayırdı ve kollarındaki benim gözlerime çevirdi.

"Jungkook özür dilerim. Çok özür dilerim Jungkook. Seni koruyamadım, daha erken gelemedim. Özür dilerim. Lütfen beni affet. Yada affetme çünkü buna layıl değilim." Konuşurken derin sesinin titrememesi için kendini sıktığı belliydi.

Onun kendini suçlamasını anlayamıyordum. O bir şey yapmamıştı. Hem dün tanıştığım biri beni nasıl koruyabilirdi ki. Başkasının bana göre kendini kötü hissetmesini istemiyordum. Bu yüzden yüzüme minik bi gülümseme bahşettim. Ama gözlerimin hala sulu olduğunu biliyordum. Bu gülümsemenin sahte bi gülücük olduğu belli olmasın diye elimden geleni yaptım

"Hey, sen neden kendini suçluyorsun ki? Bu senin suçun değil. Hem bak ben iyiyim. Alıştım zaten. Sadece uykum var o kadar. Burda, yerde uyumak istiyorum. Eğer beni bırakırsan ve uyumama izin verirsen daha iyi olucam." Dedim sesimin titrememesine özen göstererek parmağımın ucuyla burnuna dokunurken.

Benden güzel aktör olurmuş harbiden.

"Jungkook uhmm.... Uyumak istiyorsun anlıyorum ama önce hastahaneye gitmeliyiz. Hatta sana söz hastahaneye gidelim seni tam buraya getiricem ve yerde uyumana hiç bi şey demicem. Başka birinin demesine de izin vermicem."

Tanrım! O çok tatlıydı. Şu an bana karşı daha özenli konuştuğunu farkettim. "Gidiyoruz dimi hastahaneye? Geliyorsun dimi?" Şu an onun yanaklarını ısırmak istiyordum. O kadar tatlıydı ki karşı gelemezdim bile. Keşke okul zamanı yaşadığım olaylarda da yanımda olsaydı ve böyle konuşsaydı. Ben de ona hiç bi şey yaşanmamış gibi, her şeyi unutup hayranlıkla baksaydım. Mal Jungkook hayranlıkla bakmak ne alaka! Kos koca adamı tatlı bi bebeğe benzettin resmen kendine gel!

Kendimle çelişirken her şeyi unuttuğumu farkettim. Sen ne yapıyordun böyle Taehyung? Böyle bi konuyu bana nasıl iki dakkada unuttura bildin Taehyung?

"Ama burada uyumama izin vericeksin dimi canım arkadaşımm?" Ona cevap vermeği bile unuttuğumu farkettiğim gibi sorusuna soruyla karşılık verdim.

My Tiny Boy जहाँ कहानियाँ रहती हैं। अभी खोजें