012 ✓

364 49 37
                                    


BEAUTIFUL SKY • LEE MINHO
𓄲Bölüm12 ᵎᵎ

🗝️🎐

Açıkçası Haerin'in benden doğum günü için mavi bir bere istediği ilk gün annemi arayıp onun için örmesini istemiştim.
Annem kırmayıp seve seve örmüş ve ilk ziyaretinde de getirmişti.

O günden beri mavi bere, hastane odamın bir köşesinde Haerin'in doğum gününde verilmek üzere duruyordu.

Tamı tamına on iki saat olmuştu. Akşam yemeği yemek üzere yemekhanedeydim ama stresten boğazımdan bir lokma dahi geçmiyordu.

Hemşire Eun'ın yanıma oturmasıyla irkildim.

"Yemek yememeye devam edecek misin? İlla ki birini mi göndereyim çocuk gibi sana yedirmesi için?"

Haerin'le ilk böyle tanışmıştık...

Aslında tekrar Haerin'i gönderse fena olmazdı. Hatta çok iyi olurdu.

Derin bir nefes verip kendimi yemek yemeye zorladım.

"Ne zaman bitecek?" diye mırıldandım. Ameliyathanenin önünde beklemek istiyordum.

"Uzun ve zor bir operasyon." dedi Hemşire Eun. "Yirmi dört saatten fazla süreceğini söylüyordu doktorlar."

Yani doğum gününe kadar sürecekti.

Çok garipti... Ya yirmi yaşına girecekti ya da doğum gününde ölecekti. Kim Haerin, tuhaf biriydi ve yaşantısı da tıpkı kendisi gibiydi.

Onun yaşamasını her şeyden çok istiyordum. Kendi yaşamımdan bile çok... Çünkü yaşamak istiyordu, yaşamalıydı da.

Yemeğimi bitirip odama çıktım. Mavi bereyi koyduğum çekmeceden aldım. Asansörle ameliyathane katına indim.

Anne ve babası da orada bekliyordu. Annesi beni görünce gülümseyerek selam verdi. Biraz şaşırmış ve heyecanlanmıştım. Ben de burukça gülümseyerek selam verdim.

Kadın yavaşça yanıma geldi. "Haerin, senden bahsetmişti. Buradaki tek arkadaşı senmişsin."

Galiba öyleydim.

Benim de tek arkadaşım o olmuştu.

"Küçüklüğünden beri kronik bir kalp rahatsızlığı var. Denemediğimiz tedavi kalmadı. Ne yapsak da nafile... Bu ameliyat onun kurtarıcısı olabilir ama yalnızca yüzde beş ihtimalle yaşayacak." Derin bir nefes verip ameliyathanenin üstündeki televizyona baktı.
Kim Haerin | Ameliyatta | 14:43:29

Neredeyse on beş saat olacaktı.

Üç saat sonra doğum günüydü. Mavi bereyi daha sıkı tuttum.

"Haerin'i tanıdığım kadarıyla," dedim zorlukla. "Yaşamaya çok bağlı ve hayat dolu. Sonuna kadar savaşacağından eminim."

Annesi gülümseyerek teşekkür etti ve tekrar babasının yanına gitti. Ben de ikisinden birkaç metre ötede ameliyathanenin kapısının önünde beklemeye devam ediyordum.

Bir saate yakın kapının önünde durmuştum. En sonunda Hemşire Eun, bana kızarak zorla odama götürmüştü.

Ancak burada durmak beni daha fazla strese sokuyordu.

Odanın içinde deli gibi dolaşıyordum. Birkaç dakika içinde Haerin'in doğum günüydü ve kutlamak için ameliyathaneye gitmem gerekiyordu. Yirmi yaşına ameliyat masasında girecekti... En azından ben de onu ameliyathane kapısının önünde beklemeliydim.

Kendi kendime odanın içinde volta atarken Hemşire Eun odaya girmişti. Ağlamıştı...

Yutkundum.

Göz göze gelmemizle titreyen sesiyle konuştu. "Minho, Haerin..." Nefesini bıraktı. "Bir melek oldu."

Durdum.

Sadece durdum.

Hemşire Eun, teselli etmek için bana sarıldığında dahi hareket edemedim.

Sadece durdum, mavi bere ise elimden kayıp yere düşmüştü.

___

"İpleri bir aşağıdan bir üstten geçirecek şekilde sokun. Evet, doğru yapıyorsun."

Yavaşça çocukların arasında geziniyordum.

Tamamiyle iyileşmemin üzerinden iki sene geçmişti. Hastaneye gönüllü olarak gelip çocuklara aktiviteler yaptırıyordum.

Bugünün aktivitesi ise örgü örmeydi. Annemden kaptığım birkaç şeyi çocuklara öğretmeye çalışıyordum.

Renkli renkli ipliklerle atkı ve bere örüyorduk.

Yanıma gelen ufak kızla bakışlarımı ona çevirmiştim.

"Mavi ipiniz var mı öğretmenim?"

Evet, bana öğretmenim diyorlardı.

Gülümsedim, "Elbette var." En sevdiğim renk maviydi, mavinin olmadığı bir dünya düşünemiyordum... Ama alışıyordum da.

"Mavi bir bere örmek istiyorum." dedi sevinçle ipi elimden kaptığında.

Sessizce arkadaşlarının yanına koşturuşunu izledim. Bunu duymak kalbimde buruk bir gülümseme uyandırmıştı.

Ben de birine mavi bereyi vermeyi çok istemiştim. Ama hayat onu elimden almıştı her şeye rağmen.

Tek tesellim o masaya yattığında gerçekten yaşamak için çok savaştığı ve mutlu olduğuydu.

Onu tanıdığım için çok şanslı hissediyordum.

Pencereden sızan güneş ışığıyla gözlerimi gökyüzüne çevirdim. Çok güzeldi...

Ne zaman Haerin'i özlesem gökyüzüne bakardım. Çünkü gökyüzü ve mavilik bana onu hatırlatıyordu.

Güzel gökyüzü, güzel Haerin... Seni çok özledim. Umarım gittiğin yerde mutlusundur.

𓄲Bölüm Sonu ᵎᵎ

𓄲Bölüm Sonu ᵎᵎ ✧

Oops! This image does not follow our content guidelines. To continue publishing, please remove it or upload a different image.

Nerden başlamalıyım??
Öncelikle kaldırmalı, geri yayınlamalı tuhaf bir süreçti... Ama sonuç olarak içime sinen bir kitap oldu.
Sonu için beni kınamayın lütfen, öyle ya da böyle, bu şekilde olması gerekiyordu. Ben de mutlu sayılmam kızcağızı öldürdüğüm için. Ama hayatın gerçeklerinden biri de ölüm, o yüzden ne kadar kurgusal bir evren yaratmış olsak da kitaplarımızda ölümü işleyebilmeliyiz diye düşünüyorum.

Bu da demek oluyor ki bundan sonra daha fazla karakter öldüreceğim HAHSHQHSHWHAJWHWHWHEH şaka. Ama şaka olmayabilir de 🤨

Her neyseeeee,, bu güzel süreçte bana destek olan/olmayan tüm okurlara çok teşekkür ediyorum. Ama desteğini gösteren, yorum atan, vote atanlara daha fazla teşekkür ediyorum 🥹🫶🏻

Beautiful Sky'ı okuduğunuz için teşekkür ederim!! Gelecek kitaplarda görüşmek üzere... hoşçağğğkalın ben gidiyom ✨💋

beautiful sky :: lee minho ✅Where stories live. Discover now