1.0

22 6 5
                                    

"Choi Youngjae."

Bu tam olarak Youngjae'nin sorusunun cevabı değildi tabii. O an Jaebeom'un aklından geçen tek isim gözlerine baktığı genç adam olduğundan, onun adını çıkarabilmişti ağzından. Sanki kendi kendine karşısındakinin o olduğunu vurgular gibi dökülmüştü isim dudaklarından.

"Gece yürüyüşü mü?"

Youngjae'nin sorusu zaten şaşkınlıktan doğan bir soruydu, cevaba ihtiyacı yoktu tabii. Adını Jaebeom'un ağzından duymak, daha doğrusu onun sesini duymak içinin titremesine sebep olmuştu. Ne yapması gerektiğine dair hiçbir fikri yoktu. Ona iletişimi kestiği için bağırabilirdi, çoğu zaman rüyalarında olduğu gibi bağırıp çağırıp ondan uzaklaşabilirdi... Hiçbirini yapmadı ve sadece gözlerine bakmaya devam etti.

Jaebeom sakince kafa salladı. "Evet."

Titrek bir nefes aldıktan sonra sordu: "Sen ne yapıyorsun burda?"

Youngjae tek kaşını kaldırdı, bu nasıl bir soruydu şimdi? Gerçi, onun da en az onun kadar gergin olduğu düşünülürse sorusunda mantık aramak saçma olurdu.

İkisi de birkaç kez konuşmaya çalışıp vazgeçtiler. Seçtikleri her cümle sanki boğazlarına takılıp kalıyordu. Biraz sonra Jaebeom, cesur bir hamleyle o ânı kurtardı denebilir.

"Beraber yürümek ister misin?"

Riskli bir soruydu ve cevabının olumsuz olması olumlu olmasından çok daha fazlaydı.

"İsterim."

Choi Youngjae, hep etrafındakileri şaşırtan bir insandı zaten, ondan bu beklenirdi.

Youngjae'nin başka bir şey demeden öylece yürümeye başlaması, Jaebeom'a "Beni takip et." demek gibi bir şeydi. O da öyle yaptı.

"Hoş geldin, yeniden."

Yıllarca konuşmayışlarını ve Youngjae'nin resmen terk ettiği evine yeniden gelmesini hiç saymak olmazdı, yapamazdı.

Youngjae bir süre karşılık vermedi ve öylece yürüdüler. Jaebeom, Youngjae'nin küçükken hep oturdukları barakalara doğru ilerlediğini kısa süre önce anlamıştı. Yan yana ilerliyorlardı işte.

"Farklı hissettim; farklı hissettiriyor."

Jaebeom geciken karşılığına karşın sadece derin bir nefes aldı. Kollarını, titreyen ellerini saklamak için göğsünün önünde birleştirmişti. Kendini tutmanın nasıl bir his olduğunu tekrar tekrar hatırlamakla meşguldü biraz. Sonra, Youngjae'yi bekletmek istemediği için cevap verdi.

"Nasıl yani?"

Youngjae bu anı bekliyormuşçasına cevap vermeden önce, eskiden hep oturdukları barakayı zar zor bulabilmişti. Unutmanın eşiğinde geri dönmüştü evine.

"Bölge girişinde beni bekleyenlerin yokluğu, burda geçmemiş zamanlar, her köşede anılar... Bilmiyorum. Yalnız hissettim sanırım."

Jaebeom kendi yalnızlığını öne sürerek bencillik yapmak istemedi.

"Henüz arkadaşlarınla buluşmadığın için öyle hissettiğine emini-"

"Girişte seni görememek canımı acıttı."

Youngjae art arda dizilmiş barakaların en sonda duranına bakarken gözünü kırpmadan Jaebeom'un lafını böldü. Kendini tutmaya çalışıyordu fakat heyecandan neredeyse parmak uçlarını hissetmez olmuştu.

Jaebeom ani cevabı beklemiyordu tabii, kalp atışı hızlanmış bir şekilde bakışlarını Youngjae'ye çevirdi.

"Kimse ne zaman geleceğimi bilmiyordu, bilsen bile gelmezdin. Bunu biliyordum fakat yine de orda seni göreceğimi ummuştum."

Youngjae'nin sözleri vücuda batan binlerce iğne misâli Jaebeom'un canını yakıyordu. Kendi hatasıyla kalmayıp Youngjae'yi mahkûm ettiği duygusal boşluğu da yüzüne vurmuştu.

"Ne zaman geleceğini bilseydim, gelmemek için çok büyük bir çaba sarf etmem gerekirdi."

Youngjae öylece dikilmeyi bırakıp, barakaya doğru ilerlemeye başladı. Jaebeom da hemen arkasından yürüyordu. Yanına gelmeye cesaret edememişti.

"Benimle iletişimi kesmek için de büyük bir çaba sarf ettin mi?"

Bunu bekliyordu, yine de boşluğa düştü.

•••

Böyle kısa yazmak istedim sırf bu kısımda bitirmek istediğim için. Kısım 1 & 2 olarak da düşünebilirsiniz bu Kısım 1 olaraktan.

Umarım beğeniyorsunuzdur.

Kimse okumuyor hiçbir kitabımı ve bu cidden hem yazma isteğimi hem de her şeyi bana sorgulatıyor fakat günün sonunda yazmadan duramıyorum.

Sizleri seviyorum!<3

Sağlıklı kalın!
-daisyshop

reunite - 2jaeWhere stories live. Discover now