gece misafiri

96 3 0
                                    

ne zamandır uyuyodum hiçbi fikrim yoktu ama zamsha'nın beni uyandırmasıyla uyandım.

"baha kalk" diyodu. sesi sanki korkmuş ya da ürkmüş bi çocuğun sesi gibiydi.

uyku sersemine "he" dedim.

"saat gece" dedi. "evet, gece" dedim. hala uyku sersemiydim ve ne demek istediğini tam olarak anlamlandıramıyodum.

koltuktan kalktım, yüzüm gözüm şişti.

"günaydın" dedi. "günaydın deniz" dedim ama bunu derken ne yüzüne bakabiliyodum ne de utancımdan kafamı kaldırabiliyodum.

"sen iyi misin" dedi. "evet, neden ki" dedim. "bilmiyorum, sen sadece garip act" dedi. güldüm.

yüzüne bakabilmeyi başarmıştım ama bu sefer gözüm memesine her kaydığında yüzümün kızardığını hissedebiliyodum.

bunu etot da fark etmiş olcak ki eliyle yanağını gösterip siliyomuş gibi yaptı.

başta naptığını tam olarak anlamadım. kaş göz yapınca "senin" dedi. "nolmuş" dedim. elini daha hızlı oynatıp "cheek" dedi.

sabahtan beri "yanak" demek istiyomuş ama türkçesini bilmediği için çırpınıp durmuş.

"nolmuş, yemek falan mı var" dedim. "kırmızı" dedi. soğukkanlılığımı koruyup "heeeee" dedim. "uyanınca olan bi şey, hep oluyo" dedim. sonra da konu kapansın diye yerimden kalkıp mutfağa yöneldim.

ama şimdi de bu davranış biçiminin çok ayıp olduğunu düşünüp üzülüyodum.

mutfaktan "yemek yer misin" diye seslendim. "yeriim" diye karşılık verdi.

sonra da bana yardım etmek için peşim sıra mutfağa geldi.

onun payını tabağına koyup yolladım, sonra da kendi tabağımı alıp peşinden devam ettim.

az önce bi şekilde atlatmıştım ama şimdi aynı masada yemek yicektik.

bu da yetmezmiş gibi burda kalsın diye ısrar etmiş, zorla evime getirmiş, kendimi tutamayıp memelerine boşalmıştım.

yemek sırasında bu düşünceler aklımdan geçince daha çok utandım. yemeyi yiyemicek duruma geldim.

"elimi yüzümü yıkıcam, sen devam et" diyip masadan kalktım. banyoya girdikten sonra, aynada kendimi görünce, bunun ben olduğuma inanamadım.

yanaklarım resmen boyanmış gibi kırmızıydı. elimi yüzümü yıkadım. kendime "kendine gel baha, sakin ol olm" dedim.

yüzümü kuruladıktan sonra biraz daha sakin bi şekilde banyodan çıktım.

kapının önünde denizi görünce korkudan bayılıcak gibi oldum.

ben korkunca etot güldü.

"seni merak ettim" dedi.

çok tatlı biri olmaya başlamıştı ve bu tatlılığı bana daha ağır geliyo, kendimi daha çok suçluyodum.

"iyiyim iyiyim, teşekkür ederim" dedim. sonra da elimle yolu gösterip masaya doğru yürüdük.

önümde yürüyordu. kendi içimden vicdanımı rahatlatmak için "istemsizce" diyordum ama biliyodum ki bile isteye poposuna bakıyodum.

her adımında poposunun yan taraflarının dalgalanır gibi sallanması ve her adımında hafif hafif hareketlenmesi, az önce duyduğum tüm utancı ve vicdan azabını unutturmuştu.

az önce nerdeyse ağlicak gibi olan ben, şimdi bu popoyu yarıp geçmek için can atıyodum.

yolumuz bitmiş, masaya gelmiştik.

bir rus bir türkWhere stories live. Discover now