-30-

24.3K 1.3K 407
                                    

Karakola gidip ifademi vermiş ve çıkmıştık. O adamı da nezarete atmışlardı ama ülkenin adaleti sağ olsun hemen geri de çıkabilirdi emin değildim.

Berkay'ın evinin önünde durduğumuzda Fox'u kucağıma alıp arabadan indim. Bugün ikinci kez Fox'la buraya gelişimdi. Karakolda da vakit kaybettiğimiz için saat akşam ona falan geliyordu. Ve tek istediğim şu an yatıp uyumaktı.

Eve girdikten sonra Berkay kapıyı kapattı ve belki de bugün yaşanılan olay yüzünden rahat hissedeyim diye kapıyı kilitledi. Böyle düşünceli olması onun üstüne atlama isteğiyle dolup taşmama sebep oluyordu.

Yukarı çıkan merdivenlerin önünde durduğumuzda arkasını dönüp bana baktı. "Sen benim yatağımda yat. Ben salonda yatarım." Bir şey dememe izin vermeden merdivenleri çıkmaya başladığında ben de peşinden ilerledim. Salondaki koltukta rahat uyuyabilir miydi emin değildim. Boyu 1.86 falan olmalıydı ve koltuğa sığacağından şüpheliydim.

Berkay odasına girdiğinde ben de peşinden girdim. İlk defa giriyordum yatak odasına. Gözlerimi her yeri düzenli odasının içerisinde gezdirirken Berkay çantamı kenara bırakıp yanıma geldi. "Rahatsız olursan örtüyü de-" Hemen araya girerek konuşmasını engelledim. "Şu rahatsız olursan eğer lafını hayatımızdan çıkarmalıyız bence. İkimizin de bir sike rahatsız olduğu yok."

Daha önce bozuk ağzımı duymadığı için birkaç saniye suratıma baktı. Gülmeye başladığında ben de ona eşlik ettim. Her zaman küfürlü konuşmazdım ama bu bir ihtiyaçtı. Arada konuşmak lazımdı. "Peki. Sen ne dersen o." Fox'un başına bir öpücük kondurduktan sonra gözlerini tekrardan bana çevirdi.

"İyi geceler o zaman sana." Yanımdan geçip gidecekken elini tutup onu durdurdum. İlk önce birleşik olan ellerimize sonra da bana baktı. "Koltukta rahat edemezsin." Yüzünde bir gülümseme oluştu ve bana yaklaştı. Aşağıda iki büklüm yatmasına izin veremezdim.

"Ben burada yatarken senin koltukta yatmana izin vermem İclal. O yüzden koltukta yatan ben olacağım." Oda karanlık bile olsa dışarıdan gelen ışık gözlerine yansıyordu ve onu görmemi sağlıyordu. Ama gözleri kahverengi değil siyah gözüküyordu. "Ben koltukta yatayım dediğimi hatırlamıyorum."

Duraksayıp ne demek istediğimi anlamaya çalıştı. Yalnız uyumak istemiyordum. Onun kokusunu soluyarak uyumak şu an en ihtiyacım olan şeydi. "Ne diyorsun o zaman?" Ne demek istediğimi gayet iyi anlamıştı. Sadece benden duymak istiyordu.

Yutkunduktan sonra derin bir nefes çektim içime. "Birlikte uyuyalım, burada." Elimle yatağı işaret ettiğimde bakışları oraya kaydı. Hemen sonra yeniden gözlerime bakmıştı. Karanlıktan çok göremesem de yüzünde hafif bir gülümseme olduğunu biliyordum. "Bu teklifi kaçıracak kadar aptal değilim."

Güldüğümde gitmekten vazgeçip yönünü odaya çevirmişti. Yere Fox için küçük bir yatak hazırladıktan sonra yatağın örtüsünü açıp yastıkları düzeltti. Çantamdan giyilecek rahat kıyafetler çıkardıktan sonra elimi tişörtümün eteklerine attım. Oda karanlıktı. Aydınlık olsa bile ondan rahatsız olmayacağımı biliyordum. Bu hissi tarif edemezdim. O beni uzun zamandır tanımıyordu ama ben onu tanıyordum. Ona herkesten çok güveniyor ve ona kendimi yakın hissediyordum.

Sütyenimle kalınca çantamdan çıkardığım tişörtümü alıp giyinmeye başladım. Bakışlarının üzerimde olduğunu hissedebiliyordum ama bundan gram rahatsızlık duymuyordum. Elim eteğime gittiğinde başını başka tarafa çevirip başka şeylerle uğraşmaya başladığını gördüm. Yine de ondan rahatsız olacağımı düşünüp beni rahat ettirmek için her şeyi yapıyordu.

Eteğimi de çıkarıp yerine rahat bir şort giydim ve Fox'u yerdeki yatağına yatırdım. Uslu bir köpek olmasını çok seviyordum. Ben ne dersem onu yapıyordu.

Berkay'ın bakışlarını yeniden üzerimde hissetmeye başladığımda yatağa doğru adımladım ve yatağın sağ tarafına çıktım. Yastığa başımı koyup yatakta yüzüm ona dönük bir şekilde yan yattım. Gözlerim onun koyu gözlerine çıktığında bir dizini yatağa yasladı.

"Madem birbirimizden rahatsız olmuyoruz, o zaman..." Eli tişörtünün eteklerini bulduğunda yutkunarak gözlerimi oraya indirdim. Tişörtünü başından çıkarıp komodinin üzerine koydu ve yatağa çıktı. Gözlerim dışarıdan yansıyan ışık sayesinde görebildiğim karın kaslarına kaydığında dudaklarım hafifçe aralanmıştı.

Bu yunan heykeli gibi olan çocukla aynı yatakta mı yatacaktım şimdi?

O da yanımdaki yerini alıp yüzünü bana dönerek yan yattı. Bir elim yastığın altındayken onun gözlerinin içine bakarak uzanıyordum. Aramızda biraz mesafe vardı ve bu hoşuma gitmemişti. Az önce onun bana söylediği şeyi ben de ona söyleyecektim. "Madem birbirimizden rahatsız olmuyoruz, o zaman..."

Yatakta ona doğru yaklaşıp kolumu ona sardım ve elimi sırtına koydum. Başımı da çıplak göğsüne yaslamıştım. Başta vücudunun gerildiğini hissetsem de sonradan elini belime atıp beni kendine çekmiş ve burnunu saçlarıma gömmüştü. Bu hareketi çok hoşuma gitmeye başlamıştı. Bunu birkaç kez daha yapmıştı.

"Tenin çok güzelmiş." Mayışan sesimle bir şeyler mırıldandığımda gözlerimi kapatmıştım. Tişörtüm biraz yukarı sıyrıldığı için parmakları belimi okşamaya başlamıştı. Biraz temas bağımlısı bir insandım o yüzden bu yaptığı hoşuma gitmişti.

Benim parmaklarım da sırtında hafifçe geziniyordu. Hem kokusuyla hem de teninin sıcaklığıyla mayışmıştım. Tamamen uyumadan önce bir şeyler söylediğini duymuştum ama ne dediğini anlayamamıştım.

🌟

Burnuma gelen inanılmaz kokularla uyanmıştım ve şimdi de o kokuyu takip ederek mutfağa doğru adımlıyordum. Uyandığımda Berkay çoktan uyanmıştı çünkü yanımda yoktu.

İtiraf etmeliydim. Daha önce hiç bu kadar güzel bir uyku çekmemiştim. Resmen çok enerjik hissediyordum kendimi.

Mutfağa girdiğimde Berkay'ı kahvaltı hazırlarken görmüştüm. Her ne yapıyorsa muhteşem kokuyordu. Adım seslerimi duyunca başını çevirdi ve beni gördü. Yüzünde bir gülümseme oluşmuştu. Çok güzel gülümsüyordu, keşke sürekli onu izleyebilseydim. "Günaydın uykucu, saat on iki oldu."

On iki mi olmuştu? İki gündür bana ne oluyordu böyle? Hadi geçen gün geç yattığım için geç kalkmıştım ama bugün niye bu kadar geç uyanmıştım?

Yanına vardığımda gözlerimi vücuduna gezdirdim. Altında eşofman vardı ama üstünde hiçbir şey yoktu. Bu haliyle uyumuştum onunla. Bir daha bu fırsat gelmeyebilir diye de vatoz balığı gibi yapışmıştım ona. "Günaydın. Umarım uyurken üstüne falan çıkıp uyutmamazlık yapmamışımdır sana." Bu konuda kendimden şüphe ediyordum. Hiç güvenilir bir insan değildim uyurken.

Yemekle uğraşmaya devam ederken hafifçe sırıttığını gördüm. "Hayır. Sadece uyandığımda yataktan kalkabilmek için biraz uğraşmak zorunda kaldım. Onun dışında gayet güzel uyudum. Hatta belki biliyorsundur, erken uyanıyorum istemeden. Normalde hep sekiz civarı uyanmış oluyorum, bazen daha erken oluyor. Ama bugün saat on olana kadar uyumuşum. Belki de senin etkindir."

Söyledikleri gülümsememe sebep olmuştu. Aramızdaki şey arkadaşlıktan çok fazlaydı. Resmen flört gibi bir şeydik. Zaten iki kez öpüşme raddesine gelmiştik, arkadaş olmadığımız ortadaydı. İki yıldır durmadan izlediğim kişiyle şu an bu durumda olmak bana hâlâ inanılmaz geliyordu.

Birlikte kahvaltıyı hazırladıktan sonra yemeğimizi yedik ve yine bulaşıkları birlikte hallettik. Fox ve Şero yine ortalıkta koşuşturmaya başlamıştı. Onunla uzun zaman kalamayacaktım. Bu onun evinde kaldığım ilk günümdü ve şimdiden çok mutluydum. Diğer günlerin ne getireceğini bilmiyordum ama merakla bekliyordum.

🌟

Hadi ağlamayın diye söylüyorum, diğer bölüm 🤌🏻🤌🏻

Foxy | Yarı Texting (ARA VERİLDİ)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin