-18-

29.9K 1.7K 77
                                    

"Doğum günün kutlu olsun İclal." Berkay kutlayana kadar bugünün doğum günüm olduğunu bilmiyordum. Doğum günümün ilk dakikalarıydı ve ben bunu fark edememiştim. İlk kutlayan kişinin benim hayatımda çok farklı bir yere sahip olan kişi olması doğum günümü şimdiden güzelleştirmişti.

"Berkay sen..." Cümlemi tamamlayamamıştım. Beni kanalının moderatörü yapmasından bile daha çok sevindirmişti doğum günümü kutlaması. Telefonumun ekranındaki yüzü benim tepkilerimi izlerken çok sevimli gülümsüyordu.

Sonunda şaşkınlığımı üzerimden atıp elimi ağzımdan çektim. "Sen nereden biliyorsun benim doğum günümü?" Evet, bu soru sonradan dank etmişti aklıma. Nasıl biliyor olabilirdi ki?

Yayın odasından çıkıp bir yere doğru yürüdü. Yatağına uzandığını gördüğümde odasına gittiğini anladım. Yayın odasından farklı bir odasını görmüştüm ilk defa. "Bir takım küçük araştırmalar diyelim."

Sırf benim doğum günümü öğrenmek için araştırma yapması ve özellikle sevineceğimi bildiği bir hediye vermesi beni çok özelmişim gibi hissettirmişti. "Berkay ben çok teşekkür ederim. O kadar mutlu oldum ki. Beni moderatör yapmandan ziyade, düşünüp doğum günümü kutlaman bile benim için ne kadar önemli bilemezsin. Sen farkında olmasan da iki yıldır hayatımda olan önemli birisin."

Sözlerimi bitirdiğimde kısılmış gözlerine odaklandım. Ne hissettiğini anlayamıyordum. Belki gerçekten yanımda olsa anlayabilirdim. "Bazen bunun için pişmanlık duyuyorum." Kaşlarım hafifçe çatıldı. Dağılmış saçları dikkatimi dağıtmaya meyilliydi ama yine de gözlerimi gözlerinden çekmedim.

"Ne için?" İç çekti ve omzunu silkti. Yüz ifadesi durağanlaşmıştı. "Mesajlarına daha önce cevap vermediğim için. Senden uzun zamandır haberdardım ama hiç cevap vermeyi düşünmemiştim. Keşke daha erken konuşsaymışım seninle diyorum bazen." Her bir kelimesi içimde garip hisler doğuruyordu. Gün geçtikçe ona daha çok çekildiğimi hissediyordum.

"Olsun. Sonuç olarak şu an seninle konuşuyorum ve doğum günümü kutlayan ilk insan sensin. Bunu iki yıl önceki İclal'e söylesek nasıl kafayı yerdi biliyor musun?" Bana gülerek karşılık verdiğinde ben de ona eşlik ettim. Kalbimin hızlı çırpınışları biraz sakinleşiyor gibiydi.

"Şimdiki İclal yemiyor mu yoksa?" Gülerek iki yana salladım başımı. "Muhtemelen telefonu kapattığımda bayılacağım." Bana sesli bir şekilde gülerek karşılık verirken Fox'un dolabımın yanındaki vazoyu devirmesiyle bakışlarımı telefonumdan çektim. Fazla deli bir şekilde oynuyordu oyuncaklarla. Kaç kez etraftan kırdığı eşyalarının çöpünü toplamıştım. Neyse ki bu sefer kırılmamıştı.

"Bebeğim ne yapıyorsun ama?" Yerimden kalkıp elimdeki telefonla onun yanına gittim ve vazoyu düştüğü yerden kaldırdım. Fox'u da kucağıma aldıktan sonra geri eski yerime döndüm. Bu sırada Berkay dikkatle beni izliyordu.

Fox'un patisini tutup kameraya doğru salladığımda Berkay da gülerek el salladı. "Çok tatlıymış. Adı ne?" Iıı şey... Çok da şey değil. Yani asla senin nickine benzesin diye Fox koymadım adını.

"Fox adı." Birkaç saniye yüzüme baktıktan sonra dudakları hafifçe kıvrıldı. Ama şaşıracağım bir şekilde adını sorgulamamıştı. Diğer herkesin aksine. "Merhaba Fox."

Allah'ım imdat. Sanırım bu çocuğu yemek istiyorum.

Fox'un patisini sallamaya devam ederken Fox daha fazla bana tahammül edemeyip kucağımdan atladı ve odamı terk etti. Arkasından mahsun bir şekilde baktıktan sonra yeniden önüme döndüm. Şu an ilgileneceğim daha yakışıklı işler vardı.

"Sabah benden kaçırdığın tuvalle bakışıyorum yeniden. Haberin olsun. Yeniden kaçmak istersin belki." Gözleri yine arkamdaydı ve ben yine sabahkiyle aynı pozisyonda tutuyordum kamerayı. Tuval her haliyle ortadaydı.

Zaten göreceği kadar görmüştü. Daha fazla saklamanın bir manası yoktu. Onun sapığı olduğumu zaten biliyordu. O daha sapıklık görmemişti ama neyse.

Yerimden kalkıp tuvalin yanına doğru adımladım. O ne yaptığımı izlerken ben de arka kamerayı çevirip telefonumu tuvale tuttum. Bu göğsünden üstünü çizdiğim siyah tonları ağırlıklı bir çizimdi. Yüzü bir şaheser olduğu için çizmekte zorlansam da başarılı bir tuval çıkarabilmiştim ortaya. Resim konusunda kendime güvenim tamdı.

"Çok güzel çizmişsin. Daha önce kendimi böyle güzel bir çizimde görmemiştim." Nasıl olsa yüzümü görmediği için saçma sapan mimikler yaptım. İltifat alınca biraz şımarıyordum. Ona onu çizdiğim resim dışında diğer resimleri de gösterip geri yerime geçtim. Tabi bu sırada ne kadar yetenekli olduğumu söyleyip durmuştu. Bu kadar iltifat alınca utanıyordum. Özellikle bunu her hareketine düştüğüm bey söyleyince daha bir fena oluyordum.

"Ee doğum günü kızı, yarın için planların var mı?" Doğum günümü bile bana o hatırlattığı için belli bir planım yoktu. Herhalde babamın doğum günüme özel yollayacağı ekstra para ile kendime hediye almaya giderdim. Çünkü İstanbul'daki arkadaşlarımın hepsi tatile gitmişti. Burada değillerdi.

"Yok aslında. Kendime pasta falan alıp film günü yapabilirim." Anladım der gibi başını salladı ve başını yastığına gömdü. Uykusu var gibi görünüyordu. Yayında çok az uyuduğundan bahsetmişti. "Yorgun gözüküyorsun. En iyisi uyu da dinlen."

İlk başta itiraz edecek gibi ama sonra o da yorgun olduğunu kabullenmiş olacak ki başını sallayarak beni onayladı. "İyi geceler o zaman İclal. Mutlu senelerin olsun." Ben de ona iyi geceler diledikten sonra telefonumu kapatıp kenara koydum. Ağlayacak gibi olmuştum. Neden bir anda duygusallaşmıştım bilmiyordum.

Berkay'ın benim doğum günümü kutlaması diğer bütün sevdiğim insanların kutlamasından çok farklıydı benim için. Diğerlerinden daha çok sevdiğim için falan değildi, tamamen benim için ayrı bir yerde olduğu içindi. Özellikle de bana hayal gibi gelen şu günlerde, bir de onunla bu kadar yakın olmuş olmak beni çok mutlu ediyordu.

🌟

Bilmiyorum güzel bir bölüm mü ama saldım gitti.

Foxy | Yarı Texting (ARA VERİLDİ)Where stories live. Discover now