Ruhumun aynası ile  kurduğu düşün yanmasını izliyordum gözlerinde.
Ben kendi içimde savaşırken onu ne denli dışarıda bıraktığımı hiç görememiştim.Ama şimdi dizlerinin önüne çöküp gözlerime bakarken çaresizliğini görüyordum .

"Sizi izlerken aklım çıkmasın diye Ya Rabbi Aklımı Koru diyecektim mesela .
Sonrasını çok düşündüm ama ben hanginizi önce öpsem diğerinin hatrı kalacaktı kadın . Çünkü biliyordum... " Şir Yezdan'ın minicik parmaklarına dokundu."Biliyordum bana yine  dünyanın en güzel çocuklarını vereceğini.Bazı anlar oluyor  hemen seni bulup nefesim tükenene dek öpmezsem öleceğimi sandığım anlar...İşte seni bebeklerle hayal ettiğim zamanların hepsi öpülesiydi Geşa. Fakat sen ..."Durdu .Çatılmış kaşları gözlerimi bulunca gevşedi .Dudaklarında buruk bir tebessümle bana "Kimsede bulunmayan bir kalbe sahipsin .Acı çekerken o kadar çok kayboluyorsun ki ben bile sana yetişemiyorum.Sanki dipsiz bir kuyudan aşağı düşüyorsun .Yemin ederim o kuyuya bende seninle birlikte  atladım.Ama kadın ,sen öyle süratli savruluyorsun öyle süratli dağılıyorsun ki canının yandığını bilmek yüzünden  ben hayal ettiğim hiçbir şeyi yaşayamıyorum.Amar bile ikizlerim olduğuna sevinmediğimi sanıyor .Ben çok sevindim Geşa .Şimdiden onları çok sevdim."

Çehresinde doğrulan sakallarını okşadım."Biliyorum adam.Onları çok sevdiğini görüyorum."

"Ya sen ?"diye sordu hiç beklemediğim bir anda . Kaşlarım çatıldı.

"Efsa bende böyle olsun istemezdim ama ben ne olursa olsun  kucağında duran çocuğu hiçbir şeye değişmem artık.Şimdi sana ağladığında sesini duyduğun bir bebek verseler ondan vazgeçer misin? Şir Yezdan'ı verir misin ?"Kucağımda duran bebeği korumacı bir tavırla göğüsüme yasladım."Hiş..."saçlarıma parmaklarını karıştırıp dudaklarını alnıma yasladı."Bu bir soru değildi güzelim . Bu bir hatırlatmaydı.Onun kopan tırnaklarını bile  vermezsin...Vermem...Vermeyiz."

Ayağa kalkmıştı .Şir'i ellerimden yavaşça aldı.Ve ben telaşlandığımda o gülümsedi .

"Efsa ,"diye seslendi bana . Uçuşan hislerimi dört duvarıma inat kar taneleri gibi eşsiz gözlerine indirdi  ."Onun iyileşmesi için zerre kadar ihtimal varsa inan bana o küçük ihtimalin peşini asla  bırakmayacağım."Bırakmadı...Yıllarca dünyanın dört bir yanında oğlumuzun sesini aradı .Ama tıbben yapılacak tek bir şey yoktu .

Ve o gün  şunları da demişti: "Hayatımın artık en büyük gayesi bu çocuklar ;Şir Yezdan amacımken sesi için koşmaktan bir an bile yorulmam.
Ama bilmeni istiyorum hiç bitmeyen zikrim ;  şimdiye dek onu gören tüm doktorların dediği gibi konuşması imkansızsa bile
Şir Yezdan , hayranlık duyulacak bir adamdan aşağısı olmayacak.
Onu öyle bir yetiştireceğiz ki , onun için olan tüm korkularını tek tek yitireceksin. Sadece babası olmayacağım ;ona bir babanın öğreteceklerinden fazlasını vermem gerekecek.İmanım üstüne yemin olsun kadın ,bu çocuğu öyle bir adama dönüştüreceğim ki insanlar bir bakışından bin kelam , bir selamına bin kıyam edecek ."

Bu sözleri kafeslenmiş yüreğimi ferahlatmıştı.

Ben hep Şir  kollarımdayken uyurdum.
Hazerani'nin özel yaptırdığı nabız ölçen bilekliğin uyaranlarına rağmen onu beşikte yatırmazdım.Ağlayacak olsa kollarımın içinde kıpırdanır ve ben hemen uyanır onun sessiz ağlamalarına mani olurdum.

O gece Şir hiç ağlamadı ama Mir çok ağladı . Meğerse hastalanmış ...
Gözlerime bugün bile hücum eden o yaşların recmedilen birine atılan taşlardan farkı yok ;çok acıtıyorlar.

BEYLERBEYİ HAZERANİWhere stories live. Discover now