BİR CADI VARMIŞ

43K 2.3K 1K
                                    


"Bir cadı varmış bir de  avcı.Cadı küçücükmüş ,avcı ise kocamanmış."dedi Hazerani.Karanlığı korkudan terk etmeyen gözlerime değiyordu masalsı sesi.

"Avcı cadının düşmanıymış.Kötü ,güçlü biraz da sinirli olan bu avcı,cadıyı mağlup edeceğine inanarak onunla çok savaşmış.Ama cadının kimse de olmayan tılsımlı sözleri,gözleri ve elleri varmış.

Avcı ,cadının sözlerine tıkamış kulaklarını ama bir ninni gibi olan o sözler eninde sonunda kulaklarına sızmış.Cadının gözlerine de bakmamış avcı ,ama cadı delilerin akıllısıymış; avcının en zayıf anlarından hep gözlerinin önüne serermiş güneşten yakıcı olan gözlerini.Avcıyı kış günü sıcaktan yakmış, bir avuç kül olup kalmış koca avcı.

Yetmiş mi bu cadıya ?Yetmemiş.

Meğer cadının düşmanlığı avcının düşmanlığından büyükmüş.Kül ettiği avcının  evvelinden minik eliyle söktüğü kalbini rüzgarların önüne atmış,yağmurların altına bırakmış."dediğinde sıkı sıkı yumduğum göz kapaklarıma çarpan yaşlar , önü açılmış bir baraj gibi çağlayıp gözlerimin bitiminden kulaklarıma doğru aktı.

"Hişşş..Ama cadının maksadı avcıyı öldürmek değilmiş.Maksadı kalbi taşlaşmış avcıya yeniden  sevmeyi ögretmekmiş.Meğer kalbi rüzgara koyuyormuş ki avcı üşüsün üşüyünce kendisi sarıp sarmalayan cadının kıymetini bilmiş.Hani yağmura koyuyormuş ya avcının kalbini ,işinin ehli cadı taş bağlayan bir yüreğin ancak sevda yolunda çekeceği ızdırapla yumuşayacağını biliyormuş .
Bu yüzden avcının kalbini yağmurlara yıkatmış .Sonunda da her şey tam cadının istediği gibi olmuş.Avcının o taştan kalbi yalnızca o cadı için yumuşamış.Büyü bu ya Cadı avcının gönlünün yüzü olmuş.Avcının koca kalbi cadı cadı diyerek çarpamaya başlayınca cadı avcının küllerini o kalbin üstüne dökmüş.Bak avcıyı cadı kül etmiş ama yine toplayan da cadı olmuş."Dudaklarımda minik  bir tebessüm peyda oldu bu kez.Ama yine de gözlerimi açmadım.Dudaklarıma yanağında ki sakalları battı bir an .Sanki dudaklarımı dinlemek için eğilmişti.
"Cadı nasıl bir kadın mı diye sordun?"yüzünü dudaklarımdan uzaklaştırdı.

"Cadıların uzun bir burnu ,buruşuk suratları ,keçeye benzer saçları ve süpürgeleri vardır."dediğinde saçlarım ,burnum ve yüzümü düşündüm .Ya benim  uzun bir burnum , buruşuk bir suratım ve keçe gibi saçlarım mı var ?

Çatılmış kaşlarımın ortasına parmak ucunun belli belirsiz değmesi ile kaşlarım gevşedi.Parmağı tüy misali burun kemerimden aşağıya doğru yavaş yavaş kaydı.

"Ama bu cadının fındık kadar bir burnu ,
kırmızı yanakları,gecenin telinden saçları ve uçan  süpürge yerine deli ama çok hızlı koşan bembeyaz bir atı varmış ."

"O zaman o bir prenses ."dedim ,derinlerde yitirdiğim sesim tozlu gibi epey pürüzlü çıkmıştı .

Burnumun ucuna parmak ucunu hafifçe bastırıp yüzümü ekşitmeme sebep olduktan sonra üst dudağımın kalp misali duran çizgisinin üstüne indirdi işaret parmağını.

"Hayır o bir cadı."dedi keyifli sesiyle .
" Köpek eden dudakları var,sihirli sözleri ve iki canı birden tek solukta yaşatabilme gibi marifetleri bile var .

Masalı bozuluyor ,dudaklarıma dokundukça.

İşaret parmağı dudaklarımın tam ortası duruyor olsa da gülümsemeden edememiştim.Bu kez gülen dudaklarımda gezindi ,parmağının var yok arası dokunuşu.

Sonra kulaklarıma doğru sızan ıslaklıkları silmek için çekti elini.Şakaklarımdan süzülen yaşları silerken sıcak soluğunu yüzüme doğru yeniden eğdi.

BEYLERBEYİ HAZERANİHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin