Bu sözleri tamamen anlamak için küçük sayılırlar.Ama aşılamak istediğim kudret şimdiden yavaş yavaş benliklerine nüfus etsin istiyorum.

Onlara haftanın iki günü  babaları ile ömrümün en zor günlerini geçirdiğim bağ evinin önünde at binmeyi öğretiyorum.Bugünde at koşturduk.Epey yol katettiklerini soyleyebilirim.

Ardından Şir Yezdan,kendisi gibi konuşamayan iki profesyonel koruması -Musa ve İsa-abilerinden yakın savunma dersleri alırken ben ve Mir de mutfağı alaşağı ettik.

Onunla kocaman limonlu bir pasta yaptık .Yediğim en ekşi pastaydı.
Sebebi Botan'ın gereğinden fazla limon suyunu harca boca etmesiydi..

İki koca adamın arasında yumruk savuran Şir'i pastamızdan tatması ve daha sonra bize berbat olmuş bakışları atarken bile yediğini görebilmek adına  onu çağırmaya çıktım.

Musa ve İsa kendi ülkelerinde özel kuvvetlerde yıllarca üst rütbelerde çalışmış iki adamdı.İsa zenci,Musa ise sarışın bir adam.İkisininde doğuştan konuşamıyor olması Hazerani'nin tercihiydi.Çünkü Şir'in büyürken önünde güçlü örnekler olmasını istiyor.

Şir daha bir bebekken onu bir saniye bile kucağımdan düşürmek istemiyordum.Öyle ki ikizini aylarca sadece emzirmek için kucağıma aldım.Ta ki birgün Amar bana 'Beni Şir Yezdan kadar mı yoksa Mir Botan kadar mı seviyorsun diye sorana dek.'

Ona neden böyle bir şey sorduğunu üçünü de aynı ölçüde ama hesaplanamayacak kadar çok sevdiğimi söylediğimde delikanlım bana 'Şir'i kucağımdan düşürmediğimi ,Mir'i ise doğru düzgün sevmediğimi söylemişti ." O gün bütün hislerimin kırıldığı gündü .

Şir Yezdan'a o kadar çok odaklanmıştım ki Mir Botan'ı ne denli ihmal ettiğimin farkında bile değildim.

Ama o gece şunlar oldu;

Hazerani beni yatağa oturttuğu gibi Mir'i yatağa bıraktım .Ağlıyordu ama Hazerani onunla ilgilenirdi .Şir Yezdan'ın yüzündeki ifadenin sessiz bir ağlamaya dönüşmesine engel olmak için onu kollarımda  sallamaya başladım .

"Mir de ağlıyor Geşa."Dedi Hazerani.

Bende ağlıyordum işte.

Benim iniltilerim Mir'in tiz  , Şir Yezdan'ın ise sessiz ağlaması bir bütün olmuştu.

"Mir'in d.. dadısını çağırır mısın?"

Gözlerim her an Şir'in üstündeydi.
Öyle olmalıydı.Çünkü onu duymanın tek yolu her an ona bakmaktı.
Hazerani yavaşça Mir'i kollarına aldı .
Ve babası onu aldığı gibi sustu . Aradığı tek şey şevkatti.

Gözlerim bir an için onu buldu .
Kundağını yatağın üstünde bıraktığı bebeğimizin minik sırtını avucuyla destekleyip yüzünü omzuna yatırmıştı.Babası küçük şapkasını saçlarının üstünden çıkarıp başparmağını yanağına değdirdiğinde gözlerimi yeniden kucağımda yatan bebeğime  indirdim .Kumral saçları vardı Mir'in ,koyu kumral.

Dakikalar sonra uyuyan bebeğimi yeniden yatağa yatırdı.

Yutkundu sertçe. Sonra dizlerimin önüne çöktü.Bebekler uyanmasın diye kıstığı sesi gür bir çığlıktı aslında .Yanağıma dudaklarını sürttü."Şir Yezdan kucağından düşmüyor.Korkuyorsun ....Haksızsın demiyorum ama ....Ben böyle hayal etmedim.Ulan hergününü saydım !Gelecekleri hergünü...Tam 9 ay 4 koca gün ..."gözleri yatakta yatan bebeğimize sonra yeniden bize döndü .
"Her an bebeklerim gelecek dedim .Ailemizin ilk gecesi için planlarım vardı ;önce seni yatağa yatıracaktım sonra onları sağına soluna ...Amar kesin benim gibi sizi izlemeyi uzanmaya seçecektir ama onu da zorla devirecektim ya sağına ya soluna..Bilirsin ,ben severken çok zorbayımdır Geşa."

BEYLERBEYİ HAZERANİWhere stories live. Discover now