8. Bölüm- Milat

126 8 3
                                    

Eve geldiğimizde Özgür yolda herkesi aradığından Berk ve Ege evdeydi. Neriman Hanım'la sonra özel olarak görüşmek istemişti. Kapıyı bize açan Ege olmuştu.

Ege bir ev sahibi gibi "Aman efendim. Hoş geldiniz." dedi ve elindeki kolonyayı bize uzattı. Özgür sanki ilk defa kolonya şişesi görmüş gibi bakınca "Aman be, geç sen. Elit herif." dedi ve Özgür'ü salona doğru itti. Özgür sabır dileyerek salona ilerleyip yemek masasında bilgisayarının başında oturan Berk Abi'nin yanına ilerledi.

Beril olayından sonra Ege'yi bir daha hiç görmemiştim ve görmek istediğimi de zannetmiyordum. Bu yüzden onunla muhatap olmak istemedim ve tam ben de Özgür gibi geçip gidecekken Ege canımı acıtmadan kolumdan tutarak "Kolonya almaz mısın?" dedi bana masum masum bakarak.

"İstemez." dedim kolumu onun elinden kurtararak.

"Güneş." dedi hayal kırıklığı içinde. "Beril olayının benimle bir alakası yok." Bir eliyle içeriyi gösterdi. "Aslında benim bu olaylarla hiçbir alakam yok. Az sonra hikayeyi duyunca anlayacaksın, ben sadece onlara yardım etmeye çalışıyorum. Çünkü onlar benim için özel insanlar, beni ben yapan insanlar." Derin bir nefes aldı ve bir elini kapüşonlu ceketinin cebine soktu. "O yüzden bana kızma. Ben sadece seninle iyi geçinmeye çalışıyorum."

Beril saçıma yapıştığında kızı üstümden almaya çalışan ilk kişi Ege'ydi. Bunu hatırladığımda bir anlık da olsa bana samimi olduğunu düşündüm ama yine de ona güvenemezdim. Bu evde kimseye güvenemezdim. "İyi geçinip geçinmeyeceğimizi zaman gösterecek Ege. Sonuçta benim burada olmamı sağlayan önemli etkenlerden birisin." Ege bu cevabıma sadece kafasını sallamıştı.

Onu henüz tanımıyordum ama kırılgan birisi olduğunu anlamıştım. Ya da iyi bir oyuncuydu. Aramızı düzeltmek için ilk adımı o attığı için bana da bunu devam ettirmek düşerdi. Bu yüzden hiçbir şey demeden elimi uzattım. Ege ilk başta elime baktı, sonra da gülümseyerek yüzüme. Büyük bir mutlulukla elimi sıktığında gülmemek için dudaklarımı birbirine bastırdım ve elini elimden kurtardım. "Kolonya." dedim sadece.

"Aaa. Pardon." dedi Ege mahcubiyetle ve elime kolonyayı döktü. Beraber salona ilerlerken omzuyla omzuma vurdu. "Şunlara bak." dedi kınar gibi. "Bunların bu Fransız tavırları beni öldürecek."

Özgür'ün kolonya şişesine olan bakışlarını gördüğümden ona ister istemez hak verdim. "Haklısın. Özgür sanki her sabah 'sex on the beach' içmeden güne başlayamıyormuş gibi görünüyor."

Ege koca bir kahkaha patlattığında salondaki bütün gözler ona döndü. Deli gibi gülüyordu şu an. Özgür kaşlarını çatarak "Bu yine neye gülüyor?" diye sordu bana. Ben de 'Bilmiyorum' der gibi omuzlarımı silktiğimde Ege "Düşünsene." dedi bana. "Her sabah Berk hazırlıyormuş sex on the beach'i."

Bu nahoş görüntü gözümün önüne geldiğinde kendimi tutamayıp ben de güldüm. Ama sonra Özgür'le Berk Abi'nin bakışlarını üzerimde hissedince hemen eski halime döndüm. "Neyden bahsettiğini anlayamadım maalesef." İkimiz de salondaki yemek masasında yerimizi aldığımızda Ege "Berk, sex on the beach yapmayı biliyor musun?" diye sordu Berk Abi'ye.

Berk Abi muzip bir bakış atarak "Bilmem mi oğlum. Yapmadan tek bir günüm bile geçmez." dediğinde Özgür, Berk Abi'nin omzuna vurup "Kırarım lan o ağzını. Git şu bilgisayarın şarjını getir bana." dedi.

Berk Abi gözlerini devirerek Özgür'ün dediğini yapmaya gittiğinde gözlerim masanın başında oturan Özgür'e kaydı. Şu an gözlük taktığından bu görüntüsü bana biraz değişik gelmişti ama yakışmıştı. "Gözlük taktığını hiç görmemiştim." dedim konu açmak adına. "Numaralı mı?" Tebrikler Güneş. Ne kadar da güzel bir konu öyle.

Bana Hayatı Öğret/ +18Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin