31. Bölüm

3K 399 141
                                    

Bunun daha güvenli olacağını düşünerek bu akşamki yemeği dışarıda tertip etmeye karar vermişlerdi Seçil ve Aris. Normalde Aris hep Seçillerin evine gidiyor, onları ziyaret ediyordu. Ama bu akşam 'malum' akşam olduğu için Aris onları yemeğe davet etmiş, kendi misafiri olarak dışarıda ağırlamak istemişti. Üstelik dışarıda olmaları fazla gürültü patırtı çıkmasının da önüne geçerdi. Tabii Aris bu gürültü patırtının çıkmayacağına inanmak istiyordu.

Altı kişi sakince başlangıç yemeklerinin tadını çıkarırken, Seçil Ilgaz'ın günlerdir aç bırakılmış gibi yiyişinden utanmamaya çalışmakla meşguldü. Zaten bu gece diken üstündeydi, bir de kardeşinin görgüsüzlüğü ile sınanıyordu. Gerçi Yıldız da sağ olsun girişte az utandırmamıştı. Sırf yemeğe Boğaz'a geldiler diye gitmiş güneş batmadan restoranın en zengin duran köşesinde bin tane fotoğraf çekilmişti. Seçil gerçekten kardeşlerini çok seviyordu ama her insan her insanla sonsuza kadar yaşayamazdı. Cidden evlenmek verdiği en doğru kararlardan biri olmuştu şu hayatta.

Şanslarına bugün Dinçer Bey de pek keyifliydi. Rakı da maşallah yarıyordu. Neredeyse hiç susmuyordu. Bütün anılarını anlatmış, hatırlayamadığı yerlerde Selma Hanım'ı devreye sokmuştu. İş askerliğe kadar geri gittiğinde Aris'e "Sahi Aris! Sen askerlik yaptın mı? Nerede yaptın?" diye sormuştu.

"Yaptım tabii. Ankara'da yaptım ben Dinçer amca. Dil biliyorum diye genelde yabancı yazışmalar, dokümanlar için çeviri yapmakla geçti askerliğim. Kısa dönem yaptım ama tabii benim zamanımda bedelli falan yoktu pek. Galiba yeni çıkıyordu ya da... Ama normal gittim ben."

Dinçer Bey beğeniyle başını salladı. Ilgaz'a bakarak "Gör gör!" dedi. "Sen de daha hala baba elli bin versene, baba valla borç olarak istiyorum, geri ödeyeceğim de bilmem ne!"

Ilgaz homurdanarak arkasına yaslandı. "N'apayım baba? Potansiyel damat adayın gitti diye ben de mi gideyim? Onun zamanında muhtemelen TSK bu kadar berbat bir yer değildi ayrıca. Ben kafayı yerim orada altı ay!"

Ilgaz'ın 'potansiyel damat adayı' laf dokundurması sırasında Aris ve Seçil gergince birbirlerine baktılar.

Selma Hanım boştaki elini havada sallayarak "Bu askere gidecek de biz göreceğiz! Çok zor Dinçer çook. Bırak sen bunu," dedi.

Dinçer Bey oğluna burun kıvıran bir bakış attıktan sonra, bir askerlik anısını anlatıp diğerlerini bol bol güldürmüştü. Akabinde masada oluşan sessizliği bir fırsat gibi değerlendirmek istedi Aris. Hazır mutluluk hali de zirve yapmışken, şimdi tam zamanı gibiydi.

Seçil'e bakarak çaktırmadan masanın altından onun elini tuttu. Sadece bakışlarıyla 'ben lafa giriyorum' dedi. Seçil çaresizce kaderine razı olarak dudaklarını büzüştürdü. Aris genzini temizleyerek karşısında oturan Dinçer Bey ve Selma Hanım'a döndü. Kendi rakısından hızlı ve büyük bir yudum aldıktan sonra lafa girdi. "Dinçer amca, Selma teyze... bizim size söylememiz gereken bir şey var. Bu akşam biraz da bu yüzden beraber böyle güzel bir yemek yiyelim dedik."

Dinçer Bey gözleri parlayarak karşısındaki ikiliye baktı. Aris öyle lafa girince masadaki herkes kısmen durumu anlamıştı. Tabii onların anladığı durum bir tık öncesine tekabül ediyordu. Yıldız lafı annesinin ağzından alarak gözleri "Ayyy yoksaaa?!" diye yükseldi. Selma Hanım da keyifle ellerini birbirine vurdu. "Vallahi lafı ağzımdan aldın!" dedi kızına.

Dinçer Bey "Yahu durun da bir çocuklar konuşsun! Laf edemediler ki ağızlarından alasınız!" diye çıkıştı. Heyecanla kızına ve Aris'e baktı.

Aris gerginlikten yine ensesini yaralarcasına kaşıyordu. Seçil ona yardımcı olmak adına dümeni eline almak istedi. Sonuçta bu insanlar onun ailesiydi. Tamam Aris hitabette başarılı olabilirdi ama söz konusu kendi ailesi olduğunda sorumluluk almalıydı.

Etkili AnlaşmaWhere stories live. Discover now