Bekleyiş

28 6 0
                                    

Ayaz'dan

Gözlerimi açtığımda hastane yatağındaydım. Yüzümde oksijen maskesi takılıydı. Kolumda ise bir serum. İlk başta sorguladım. ''Ben neden buradaydım?'' Sonradan her şeyi hatırladım. Kaç saattir buradaydım? Ve Melina şu an ne durumdaydı? Bir hemşirenin odadan içeri girdiğini gördüm. Hemşire yanıma geldi. ''Ne zaman çıkabilirim acaba?'' diye sordum. ''Serumunuz bitince. Bir yarım saat kadar.'' dedi. Yüzümü buruşturdum. 

Ben o kadar bekleyemezdim. Dakikalar geçmezdi. Hemşire bana arkasını döndüğü anda kolumdaki serumu çektim ve çıkardım. Yüzümdeki oksijen maskesini de çıkardıktan sonra kalkıp koşmaya başladım. Başımın dönmesini umursamadan. Yoğun bakım katına çıkıp koridorda dolaşmaya başladım. Bütün camların ardına tek tek bakıyordum. Ama onu bir türlü göremedim. Aklıma çok kötü şeyler geliyordu. Tekrar kalbim sıkışmaya başlayınca durdum ve ellerimi dizlerime koyup nefeslerimin düzene girmesini bekledim. Yürümeye başladım. Gözüm her yerde onu arıyordu.  Koridorun sonuna geldiğimde son odaya baktım. O oradaydı. Rahatlamış bir nefes verdim. Yoğun bakımın camına doğru yürüdüm. Onu öyle gördüğümde bir kez daha içim parçalandı. 48 saat demişti doktor. 48 saat boyunca onu böyle bekleyebilirdim. Yemek yemeden, su içmeden, uyumadan... Ancak o uyanırsa ben hayata dönerdim.

Elimi cama koydum. ''Bal'ım bak ben geldim.'' Diye mırıldandım. Derin bir iç çektim. 

***

Neredeyse bir buçuk saattir burada, ayakta onu izliyordum. Onunla konuşuyordum,beni duymasa bile. Sonrasında bir ses duydum. Yanıma biri gelmişti. ''Güzel kızmış.'' Yanıma gelen 45 yaşlarındaki kadına baktım. Melina'ya bakıyordu. Bana baktı. Buruk bir gülümsemeyle ''Umarım bir an önce sağlıklı bir şekilde çıkar buradan ve kavuşursunuz.'' dedi. ''Umarım.'' dedim.

''Gözlerinden okunuyor. Onu çok seviyorsun. Neredeyse 2 saattir buradan ayrılmadın.'' dedi. Birkaç saat önce bayılmadan hemen önce düşündüğüm şeyi hiç tanımadığım birinden duyuyordum. Bunu bir kez daha doğrulamış oldum. 

 ''Beklemek en zorudur, bilirim. Saniyeler, dakikalar, saatler bir işkence gibidir. Her saniye bunun ne zaman biteceğini, her dakika onun elini ne zaman tutacağını, her saat onun gözlerine ne zaman bakacağını düşünürsün. Bu süreçte kendini bitirirsin. Yemek yiyemezsin ,su içemezsin, uyuyamazsın. Ama bunları yapmazsan gücün biter. Hem ruhen hem de bedenen tükenirsin. Bir gün o uyandığında toparlanmak için desteğe ihtiyacı olur. Sana ihtiyacı olur. Ama artık senin de gücün yoktur. O zaman ikiniz için de çok zor olur. Bu yüzden toparlanmalısın. Kendin için değil onun için. Onun sana ihtiyacı olacak.''dedi.

Derin bir nefes aldım. ''Bu benim canımı çok acıtıyor ama. Onun orada kim bilir nasıl canı yanıyor. Kim bilir nasıl üşüyor. O orada can çekişiyor. Ben burada kendimi düşünemem.'' dediğim sırada gözümden bir damla yaş aktı.

''Benim oğlum da şu an burada. Yoğun bakımda. Doktorlar bitkisel hayata girdiğini söylediler. Uyanmaz dediler. Benim de canım çok yanıyor. Neredeyse 7 aydır burada. Hâlâ daha umudumu kesmedim. Neredeyse her gün buradayım. Canım yemek yemek istemiyor, uyumak istemiyor. Ama oğlum uyandığında onun bir anneye ihtiyacı var. Ben bunu kendim için yapmıyorum oğlum için yapıyorum. ''Dediğinde sesi titriyordu.

Onun için ne kadar zor olduğunu düşünemiyordum. Ben 2 gün dayanamazken o 7 ay nasıl dayanmış. İç çekerek ''Deneyeceğim. Teşekkürler. Umarım oğlunuz bir an önce uyanır.'' dedim.

Kadın gülümsedi ''Umarım.'' dedi. ''Benim eşim burada doktor olarak çalışıyor. Eğer istersen yarın sabah için sana izin aldırabilirim. En azından bir 5 dakika elini tutarsın ,konuşursun. Eminim seni duyacaktır.''dedi.

Kalbim hızlanmaya başladı. Düşüncesi bile beni heyecanlandırmıştı. Ben Melina'yı o şekilde gördükten sonra ilk defa gülümsüyordum. ''Çok isterim. Çok teşekkürler. ''dedim.

''Onun yanına gittiğinde ona ilk söyleyeceğin şey seni seviyorum olsun. Görüyorsun, hiç beklemediğimiz anlarda, hiç beklemediğimiz şeyler oluyor. Bir daha böyle bir aşkı bulamazsın. İçinde kalmasın,söyle. ''dedi.

Başımı salladım. O ölmeden önce ona onu sevdiğini söyle, sonra çok geç olunca içinde kalır ve seni bitirir demeye çalışıyordu. Söyleyecektim her şey için geç olmadan söyleyecektim. ''Geçmiş olsun. Ben görüşme için eşimi sabah buraya yollarım. İyi bak kendine.''dedi.

'' Tekrardan teşekkürler. Görüşmek üzere.'' dedim. Kadın yanımdan uzaklaştı.

O kadın anneme çok benziyordu. Eğer annem hayatta olsaydı o da aynı şeyleri söylerdi.

***

Yoğun bakım camının karşısında yere oturup sırtımı duvara yaslamıştım. Neredeyse 12 saattir burada öylece oturuyordum. Gece boyunca sadece 20 dakika uyuyabilmiştim. O da çok zor olmuştu benim için. 5 dakikaya bir uyanmıştım. Onun dışında bir kere kafeteryaya inip çubuk kraker ve su almıştım. Karnımı doyurmak için değil gücüm kalabilsin diye yiyip içmiştim.  Saat sabah 8'di. Dün gece o kadın sabah ben eşimi yollarım  Melina'nın yanına girersin demişti. O zamandan beri çok heyecanlıydım. Hem ona olan aşkımı itiraf edecektim hem de onun elini tutacaktım. Düşüncelere daldığım sırada. Koridorda bir adım sesi duydum. Kafamı o tarafa çevirdiğimde bir doktor benim yanıma doğru geliyordu. Galiba bu doktor o kadının eşiydi. Derin bir nefes alıp ayağa kalktım. 

Doktor yanıma geldiğinde gülümsedi. 50 yaşlarında bir adamdı. ''Geçmiş olsun. Eşim benden rica etmişti. Sizi hastamızla görüştüreceğim. Ancak en fazla 5 dakikaya izin verebilirim. Daha fazlası hastamız için riskli olabilir. " dedi.
Gülümsedim."O bile yeter bana, çok teşekkür ederim."dedim.

"Ben sizi yönlendireyim." dedi doktor.
Başımı salladım. Yoğun bakımın yanındaki odaya girdik. Ellerimi dezenfekte ettim. Doktor bana önlem için önlük, maske ve bone verdi.  Hepsini tek tek giydim.
"Seni duyabilir. Bu yüzden yanında onu olumsuz etkileyecek şeylerden bahsetme. Ben her ihtimale karşı burada olacağım. İçeri girebilirsin. 5 dakikan var, geçirmemeye çalış."

Başımı salladım. Çok heyecanlanmıştım. Kalbim hızlanmıştı. Kapıyı açtım ve içeri girdim. Yattığı yerin yanına çömeldim. Ve elini tuttum. Eli çok soğuktu. Kim bilir nasıl üşümüştü."Bal'ım bak ben geldim. Ayaz." Sesim şimdiden titremeye başlamıştı. Onu böyle görmek canımı yakıyordu. "Seni bekliyorum. Uyanmanı,o güzel gözlerinle bana bakmanı." Yutkundum. Acaba beni duyuyor muydu?
"Ama sen güçlüsün biliyorum. Beni bir başıma bırakmazsın değil mi?"dedim.
Gözümden bir yaş aktığını hissettim.
"Ben neyi anladım dün biliyor musun?" Dedim.

Titrek bir nefes aldım. "Annem ve kardeşim öldüğünde hiçbir şeyim kalmamıştı bu hayatta. Kardeşimi kaybettikten sonraki 2 ay benim bu dünyada yaşadığım en kötü 2 aydı. Seninle tanıştığımız o gün ben son kez annemle kardeşimin mezarına gidecektim... O gün son günüm olacaktı. Ama seninle tanıştık. Sonra benim aklımdaki o düşünce uçup gitti. Ben seninle tekrar tutundum bu hayata. Söylemek istediğim şey ben seni çok seviyorum. Hem de senin için yaşama tekrar tutunacak kadar." Dedim.
Sonra ritmik olan kalp atışı sesi hızlanmaya başlamıştı. Bu beni duyduğunun bir göstergesi miydi?




















































Elimden TutOù les histoires vivent. Découvrez maintenant