Ölüm

37 8 3
                                    

O gün Ayaz beni eve bıraktı. Bir sonraki gün kalbimde bir sıkıntıyla uyandım. Babam yanıma geldi,beni kaldırdı ve kahvaltı ettik. Babam iş için 1 haftalık il dışına çıkacaktı. Dünden valizini hazırlamıştı. Benimle vedalaştı. Gideceği yerin buradan çok uzak olduğunu ve yollarda telefonunun çekmeyebileceğini söyledi. Babam çıktıktan sonra ben bilgisayarın başına geçmiş bir filmin çevirisini yapmaya başlamıştım. 2 saat boyunca film çevirisiyle uğraştıktan sonra biraz gözlerimi kapatıp dinlenmeye çalıştım. Zilin art arda çalındığını duyduğumda gözlerimi açtım. Odamın kapısına doğru yöneldim. Kapıyı açıp, koridora çıktım. Tekerlekli sandalyemi çıkış kapısına doğru sürdüm. Kapıyı açtığımda karşımda 40-50 yaşlarında bir adam vardı. Beni süzdü.Garip bakıyordu. "Buyrun, kimsiniz?"dedim.
"Benim, baban"dedi.
Sanki o an başımdan kaynar sular dökmüştü. Nerden bulmuştu beni? Ne istiyordu benden? Bana ve anneme yaptıkları yetmemiş miydi?

Ellerimin titrediğini hissediyordum. Ne yapacağımı bilmiyordum. Kapıyı kapatmaya çalıştım.Ama o kapının arkasından ittirmeye başladı. Çok güçlü ittiriyordu kapıyı. Gücüm yetmedi,en sonunda kapıyı açmayı başardı.

Çok korkuyordum. Benim bu hale gelmemin sebebi, annemin ölümünün sebebi olan adam şu anda evime girmeye çalışıyordu.
"Sadece konuşmak istiyorum." Dedi.
Yüzüne ondan tiksinir gibi bakıyordum.
"Neyi konuşacaksın benimle? Söyle,annemi nasıl öldürdüğünü mü?!"diye bağırdım.
"Beni bi dinle!" Dedi ve bana yaklaşmaya başladı.
Tekerlekli sandalyemi geri sürmeye çalıştım. Kolumdan tuttuğunda kolumu çektim. "Bırak beni! Git burdan! Git!"

Elimle çıkış kapısını gösterdim.
Başını iki yana salladı. Kapıya doğru yöneldi. Kapıyı kapatıp kilitledi. Bana bir şey yapacaktı. Çok korkuyordum. Telefonum odamdaydı odama gidip telefonumu almam lazımdı ama nasıl yapacaktım bilmiyordum.

Tekerlekli sandalyemi geri geri sürüyordum. Arkamdaki duvara çarpınca dudaklarımı dişledim. "Ne istiyorsun benden? Senin yüzünden bu haldeyim zaten."diye bağırdım.

Dişlerini sıkarak "Bağırma bana!" Dedi.

"Hakkım var buna, benim ve annemin hayatını çaldın sen!"

Tırnaklarımı elime batırıyordum. Sinirden ağlamamak için kendimi zor tutuyordum. Bana doğru geliyordu. "Yaklaşma bana!" Dedim titreyen sesimle.

"Baksana bana sen! Bana dediler ki karının karnındaki bebek senden değil. O gün gözüm dönmüştü,çok içmiştim. Nereden bileyim sonunun böyle olacağını?"dedi yüksek bir ses tonuyla.

Yüksek ve histerik bir kahkaha attım. " Sen annemi öldürdün. Ve bana saçmasapan bir açıklama yapıyorsun. İstemiyorum ben açıklama falan. Git burdan."diye bağırdım.

Gözlerimden yaşlar akmaya başlamıştı. "Kızım."dedi iğrenç sesiyle.

"Kızım deme bana! Ben senin kızın değilim. Benim babam var!" Dedim.
Siniri daha da artmıştı. Gözlerinden okunuyordu.
Bana daha da yakınlaştı. Çömeldiğinde gözlerimi ondan çevirdim. Elleri saçlarıma dokundu. Yanağımı dişledim."Dokunma bana!" Diye bağırdım. Elimi saçlarıma dokunan eline götürdüm elini çekmeye çalıştım. Diğer eliyle güçlü bir şekilde elimi tuttu ve diğer elimle birleştirip ellerimi hareket ettirmemi engelledi. "Demek bir baban var ha?"

Saçlarımdaki eli yüzüme kaydı.Yüzümü çekmeye çalışıyordum. Yanağıma değiyordu artık eli. Çığlık attım. Ama kimse beni duymadı. İğrenç elleriyle yanağımı okşuyordu. "Madem senin baban ben değilim. O zaman..." Eli boynuma doğru ilerlemeye başladı. Yüzüne güçlü bir şekilde tükürdüm. Tiksinerek yüzüme baktı. Yüzünü temizlemek için ellerimi bıraktığı anda hemen harekete geçtim ve titreyen ellerimle yerde duran büyük vazoyu duvara çarpıp kırdım. Elime gelen ilk cam parçasını da ona doğrultum. "Bırak beni dedim sana. Dokunma dedim."
Gözlerinde birkaç saniye küçük bir korku oluştu.Cam parçasını koluna sapladım. Çok da canı yanmış gibi görünmüyordu. Büyük ihtimalle sadece sıyırmıştı zaten. O sırada karnımda bir acı hissettim. Daha sonra karnımda bir sıcaklık...Başımı karnıma doğru çevirdiğimde karnımda bir bıçak saplıydı. Kapının kilidinin açılma sesini duydum. Ve kapının kapanma sesi... Gitmişti.
Canım çok yanıyordu. Ölmek istemiyordum. Yardım istemem lazımdı. Son gücümle tekerlekli sandalyemi odama sürmeye çalıştım. Gözlerim kararıyordu. Başım dönüyordu. Odamın kapısının önündeydim. Telefonumun masamın üzerinde olduğunu hatırlıyordum. Gücüm kalmamıştı. Kanımın kokusu her yeri sarmıştı. Telefonuma uzanmaya çalıştım. Nihayet telefonuma ulaştığımda her şeyi bulanık görüyordum. Rehberden herhangi bir isme tıkladım. Gözlerim tamamen karardı,telefondan belki de ses geliyordu ama ben sadece bir uğultu duyuyordum. Yer beni içine çekiyordu artık. Ve son nefesimle "Yardım..." dedim. Hani insanlar ölümün kollarındayken bütün hayatı gözlerinin önünden geçermiş ya. Benim gözümün önünden sadece Ayaz geçti. Ayaz'ın gözleri,gamzeleri,gülüşü,sesi... O an anladım ki ben ona çok aşıktım. Ölürken bile sadece onu düşünebilecek kadar... Ama artık her şey için çok geçti...





Elimden TutWhere stories live. Discover now