Dediğine gülerken kulağına eğildim "Merak etme başka bir zaman acısını çok güzel çıkarırım," dedim. Dememle karnıma yumruk yemem bir olmuştu. Benden ayrılıp arabaya doğru hızlı hızlı yürümeye başladı.

"Hadi annem yemeğe bekliyor."

..

Sonunda eve geldiğimizde hem açıklıktan hem de yorgunluktan bayılma raddesine gelmiştim. Valizleri almaya Yağız'a yardım ederken babam yanımıza geldi.

"Bu mahallede mi oturuyorsunuz?"

"Evet. Babam şehit olmadan çok önce almış buradaki evi. Zaten babaannemlerin evi de buraya çok yakın."

Yağız babaannesinin evini gösterecekken babam ondan önce göstermişti. 

"Babanların evi orasıydı. Bizimki de burası."

Daha deminki evden birkaç ev uzaklıktaki evi gösterdiğinde öylece birbirimize bakıyorduk Yağız'la.

"Okula gitmeden önce onu en son gördüğüm yer evimin önüydü. Akşam vedalaşsak bile sabah yine gelmişti."

"Babam seni en son gördüğü yerin karşısındaki evi mi almış yani?"

"Bilerek yaptığını sanmam."

Biz kapıda elimizde valizlerle neredeyse 25 yıl önceki mevzuyu anlamaya çalışıyorduk. Ta ki Yiğit gür sesi ile bizi bölene kadar.

"Gelsenize içeriye. Biradan Yağmur yemek diye Kaya'yı yiyecek."

Yağız önce sesini duyduğu sonrada kendisini gördüğü abisiyle kaşlarını çattı.

"Ne işin var senin burada ya? Her yerden çıkıyorsun."

"Geleceğinizi söyledi annem. Sonra Turgut amca ve Sema teyzenin de geleceğini öğrenince e bende hanımıma söyleyeyim gelelim dedim."

Yiğit'e birkaç adım yaklaşıp tek kaşımı kaldırarak "Hanımıma?" diye bir soru yönelettim.

"Böyle dediğimi demeyin. Daha tam sevgili değiliz dediğimi duyarsa kafamı kırabilir."

"Lan. Kimsen bahsediyorsun?"

Babamın sesiyle Yiğit birkaç adım uzaklaşarak  "Bana sesleniyorlar. Ben gideyim," dedikten sonra hızla evin bahçesine girdi. 

"Bu lavuk benim kızımdan mı bahsediyor?"

"Baba bence evren Göksel ve Öztürk ailesini bir etmek için bütün tuşlara basmış. "

Kafama bir tane vurduğunda Yağız'ın kıkırtısını duymuştum.

"Alın eşyaları da geçelim içeriye. Kızım ve karımı özledim. "

"Ayıp ediyorsun baba."

Babam beni hiç dinlemeden içeriye girdiğinde Yağız tuttuğu kahkahasını bırakmıştı.

"Gül gül sen. "

"Evlenemiyoruz ama ailemizi iç içe geçti."

"Sus hatırlatma. Ben seninle evlenemeyeceğim ama Ali'nin yasını tutan kardeşim uzun yas sürecini bitirip evlenecek."

"Ya evlenmezlerse?"

"Yiğit Yağmur'a ne kadar dayanabilir ki?"

"Asıl Yağmur Yiğit'e ne kadar dayanabilir?"

"Bu soruların cevabını bilmiyorum ama. Biraz daha yemek yemezsek ben bayılacağım." 

Gülerek valizleri aldığında ben de kalanları almak için döndüm ama herkül kocam bütün hepsini almıştı.

"Bana versene birkaç tanesini."

"Yok vermem."

O beni dinlemeden eve girdiğinde bende arabayı kilitleyip girdim. 

Bahçede kurulan geniş aile sofrasını görünce ister istemez duygulanmıştım. Özellikle bir köşede sarılan Yağız ve annesini gördüğümde daha bir duygusallaşmıştım. 

Yemek masasına oturduğumuzda Kaya hemen bana eğilip fısıldayarak "Yiğit ve Yağmur.." derken lafını kestim.

"Aralarında bir şey  var galiba?"

"Üzerse, Yiğit'i dövebiliyor muyuz? Kayınçon ya senin. Bir de komutanının abisi."

"Döveriz sıkıntı değil."

Otuz iki diş gülerek geri yerine döndü.

"Yıllar önce daha gençken hayal ederdik bu sofrayı. Hepimizin çocukları da bizim gibi iyi anlaşmış ve beraber kalabalık bir sofranın etrafında toplanmışız."

"Daha çok Aykut kurardı bu hayali."

Aslı teyzenin kurduğu cümle ile Yağız kafasını gökyüzüne çevirdi. Anında dudaklarında oluşan tebessüm benimde gülümsememe sebep olmuştu.

 "Siz tanışıyor muydunuz?"

Yağmur'un sorduğu soruyla sorunun muhatabı olan üçlü birbirine baktı.

"Ben Yağız ve Meriç'e her şeyi anlattım. Diğerleri de bilsin."

"Bana sormadan oğluma olanları mı anlattın?"

"Bilmeye hakkı vardı."

"Yıllar geçse de başına buyruk iş yapma huyun hiç gitmiyor Turgut."

"Tamam Aslı. Anlatmış artık tartışmaya girmeye gerek yok."

"Neyi anlatmış? Bize de mi deseniz?"

Babam bize anlattığının aynısını onlara da anlatırken ikili şok geçirmiş bir şekilde önlerindeki tabaklara bakıyorlardı. 

Evet hâlâ yemek yememiştim.

"Ne desem bilemedim."

"Babamın bahsettiği gençlik aşkının bir erkek olacağı hiç aklıma gelmemişti."

Yiğit'in söylediği şeyle yanımda oturun Yağız'ın kırılmış çıkan sesiyle "Sana gençlik aşkını mı anlatmıştı?" dedi. 

"Evet. "

Sohbet tamamen değişip yemek yemeğe başlamıştık. Kendi tabağım bitmeye yakın Yağız'a baktığımda tabağına dokunmadığını gördüm.

"Yememişsin."

"Aç değilim."

"İnanmamı beklemiyorsun değil mi?"

"Meriç.. Valla yiyesim yok."

"Beni sevdiğin kadar ye o zaman."

"Bütün mahalledeki evlerin yemeklerini yesem de o dediğine yetişemem."

Gülümsediğinde ben de gülüp yemeğinden bir kaşık alarak ona uzattım.

"Ya ne yapıyorsun? Çocuk muyum ben?"

"Ne ya? Hastayken de yedirmiştim. O yüzden o güzel ağzını yavrum."

Yağız ağzını açtığında kaşığı ağzına götürüp yemeği yedirdim. Bir kaşık almak için tabağına döndüğümde masadaki bütün gözlerin bize döndüğünü gördüm. Yağız'da fark ettiğinde kaşığı elimden bıraktırmıştı. 

Sesli bir şekilde yutkunduktan sonra "Ben bir lavaboya gideyim," dedi ve ayaklandı. Yağız gittikten birkaç dakika sonra kimse bana bakmazken bende kalktım. Evin içine girdiğimde bir kapının açık olduğunu ve Yağız'ın orada olduğunu gördüm. İçeriye girdiğimde anında bana dönmüştü.

"Senin yüzünden rezil olduk."

"Yeseydin sende."

Beline ellerimi dolayıp onu kendime çektim. Dudaklarına uzun bir öpücük kondurduktan sonra geri çekildim. Anlımı anlına yaslayıp "Baban şu an çok mutlu olsa gerek," dedim.

"Bence mutludur. Aşık olduğu adam ve çocukları bir aile oldular."

Ondan yavaşça uzaklaştım.

"Aile mi olduk ?"

"Sen zaten tek başına benim ailemsin." 

Bir dahaki bölümde görüşmek üzere minik kaplumbağalarım 🤍🐢









Söz // bxbHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin