15

5.3K 726 1.1K
                                    

hyunjin

"Ev sana emanet. Hallet şu işi tamam mı?"

Changbin'in kapı ağzındaki onuncu uyarısını dinlerken kafa salladım.

"Tamam kardeşim, hadi sağ ol."

Jisung ve Felix, bana son bir bakış atıp merdivenlere yönelirken Changbin "Hadi tamam," diyerek hareketlendi. "Hallet bakalım, hadi." Son kez "Hadi," diyerek çıkarken "Bir saniye," diyerek durdurdum hepsini. Merdivenin trabzanlarına tutunan öndeki ikili merakla bakıyordu.

"Bir şey soracağım."

"Sor kardeşim hadi."

"Jeongin ne okuyor?"

Hiç beklemeden art arda üç cevap geldi.

"Arkeoloji."

"Maliye."

"Sosyoloji."

Dik dik bakmamla birlikte SpermB "Hadi, kolay gelsin kardeşim," diyerek ikilinin peşinden indi. Şu sorunun cevabını bir türlü öğrenememenin siniriyle kapıyı kapattım.

"Devletin ajanı mı bu çocuk anlayamadım ki..."

Söylene söylene mutfağa ilerledim ilk iş olarak. Ne yapmam gerektiği hakkında pek bir fikrim yoktu açıkçası fakat bana öğrettiği makarnayı yaparak bir yerden başladım. Sos olarak öğrettiği tarifi makarnanın içine dökerken kapı sesi oldu. Birkaç küfür duydum, ardından ise televizyon açıldı.

Makarna yapımını resmi olarak bitirdikten sonra ellerimi yıkayıp üzerime silerek oturma odasına doğru ilerledim. Jeongin koltukta uzanır bir haldeydi. Bir bacağını koltuğun tepesine atmıştı. Eli koltuktan sarkıyordu. Diğer elinde ise bira vardı. İçip içip ağlıyordu. Bunların neredeyse beş dakika içinde gerçekleşmesi de şaşırtıcıydı.

"Jeongin."

"Ne var?"

Kafasını bana çevirdikten sonra yüzü daha çok ekşidi ve oflayarak önüne döndü. Tizleşen sesiyle "Allahım bir de halüsinasyon görmeye başladım," diyerek ağlamaya devam etti.

"Oğlum manyak mısın lan sen?"

"La bir de konuşuyor."

Elimde kalan su parçalarını ona doğru savurduğumda koltukta toparlanıp yüzünü buruşturarak bana baktı. Ben de yanına ilerledim.

"Ne halüsinasyonu?"

Elindeki birayı alıp masaya bırakırken sakinleşmişti fakat kaşları çatık bir halde beni izliyordu ve çok sevilesi duruyordu şu haliyle.

"Napıyorsun sen burada?"

"Oturuyorum."

"Alla alla Hyunjin, gerçekten mi?"

Söylenerek alnını ovdu. "Ne işin var yani burada?"

"Aramalarımı açmadın. Mesajlarıma dönmedin. Ben de geldim işte."

"Hangi sebepten?"

"Aramalarımı açmadın. Mesajlarıma dönmedin."

"Ya papağan gibi tekrar etmesene, anladık onu. Niye geldin niye? Bak git benim zaten moral bozuk moruk. Üzerim şimdi seni. Görüşmeyi keselim yani. Ben arkadaş kalalım ayaklarına falan gelemem."

"Arkadaş kalalım dedim mi ben sana?"

"Sevgili olmayı reddettiğinde ne olarak kalmak istedin?"

Bacak bacak üstüne atıp ellerini göğsünde birleştirdiğinde ortaya çıkan spidermanli kırmızı çoraplarına baktım. Yüzümdeki gülümseme yayılırken "Ne gülüyon açıkta bir yerimiz mi var," diyerek bana çıkıştı.

cinsiyel, hyunin Where stories live. Discover now