12. Bölüm "İstek"

724 66 10
                                    

Eres'in anlatımıyla...

Kapıyı iki kez tıklatıp Kral Magnus'un "Gel." demesiyle açtım.

Ağır adımlarla içeriye girip kapıyı ardımdan kapattım.

Kral Magnus kendi masasında oturmuş alnını ovuşturuyordu. Birşey canını sıkıyor gibiydi.

"Beni çağırmışsınız." Dedim kapıda dikilmeye devam ederken.

Kral Magnus eliyle masasının yanlarındaki koltuklardan birini işaret etti. "Buyur otur."

Koltuğa doğru ilerleyip onun dediği gibi oturdum.

Bir kaç dakika sadece alnını ovuşturarak boş bir şekilde masayı izledi.

Boğazımı temizledim. "Bir sorun mu var Kralım?"

Onu ilk kez bu kadar düşünceli görüyordum.

Gözlerini kapattı ve alnını ovuşturduğu elini masaya indirdi. "Evet." Dedi. "Bir sorun var."

Sakince onun anlatmasını beklemeye başladım. Beni buraya büyük ihtimalle bu sıkıntısından bahsetmek için çağırmıştı zaten.

"Eres senden birşey isteyeceğim."

Merakla "Buyrun." Dedim.

Derin bir nefes aldı ve bana baktı. "Senden kızımla evlenmeni istiyorum."

Bıkkınca bir nefes aldım. "Kralım bunu sizinle zaten konuşmuştum Sarah ile evl-"

"Sarah değil Liris."

O kadar şaşırmıştım ki bir an kendime gelemedim. Kaşlarım çatıldı. Dudaklarım zorlukla aralandı. "Neden benden böyle birşey yapmamı istiyorsunuz?"

Kral Magnus bir anda gülümsedi. "İstemez miydin?"

Yavaşça yutkundum. Bakışlarımı kaçırdım. Bir anda yine kalbim benden izinsiz hızlanmaya başladı.

Bendeki değişimi fark eden Kral Magnus bir anda kahkahalara boğulduğunda hâlâ ona bakamıyordum.

Cidden bazı şeyleri çok mu belli ediyordum?

Kral Magnus'un kahkahası dindiğinde "Herneyse, sebebini söyleyecektim en son."

Ciddileşerek Kral Magnus'a döndüm.

"Biliyosundur Ustar Krallığının Velihat Prensi Izek uzun bir süredir Liris ile ilgileniyor. Dün baloda da Liris ile evlenmek istediğini söyledi."

Gözlerim kısıldı. Kral Magnus sıkıntıyla derin bir nefes aldı.

"Liris zaten onu istemiyor bunun farkındayım. Onu Izekten kurtarabilmek için seninle evlendirmeyi düşünüyorum."

Yutkundum. "Peki bundan Prenses Liris'in haberi var mı?"

Arkasına yaslandı. "Hayır, henüz yok."

Kararlı bir şekilde Kral Magnus'a baktım. "Prenses Liris'e bu konuyu açtığınız zaman eğer red ederse sizin zorlamanızla dâhi evlenmem."

Kral Magnus tek kaşını kaldırdı. "Gururun yüzünden mi evlenmezsin yoksa onu düşündüğün ve onun fikirlerine değer verdiğin için mi?"

Derin bir nefes aldım. "Her ikiside." Dedim. Sesim ister istemez kısık çıkmıştı.

"Bu evlilik sadece bir yıl sürecek."

"Neden?"

"Bu bir yıl içerisinde İzek vazgeçecektir. Bir yıl geçincede Liris saraya geri gelecek." Kral Magnus tam gözlerime baktı. "Tabi gelmek isterse."

Yavaşça yutkundum.

"Söylesen Eres, Liris seninle evlenmek istese bile ki bir çıkar uğruna evleniyor, peki sen? Sen ne için Liris ile evlenmeyi kabul ediyorsun?"

Ne için mi?
Ne için?

Yutkundum, sanırım buna verebilecek bir cevabım yoktu. Yani en azından Kral Magnus'a verebilecek bir cevabım yoktu.

Kral Magnus bana merakla bakmaya devam ediyordu. "Yani merak ediyorum. Seni seven Sarah'ı hep red ettin ama seninle bir çıkar uğruna evlenecek Liris'i kabul ediyorsun? Sebebini merak ediyorum."

Kalbim yine ritmini değiştirmeye başladı.
Ben... ne diyecektim?

Nedense köşeye sıkışmış gibi hissediyordum.

Tam birşeyler söylemek için ağzımı açacaktım ki bir anda kapı pat diye açıldı.

Kral Magnus ile gözlerimiz direk kapıya kaydı.

Zaten afallamış olan ben bir kez daha afalladım.

Neden Prenses Liris şuanda beyaz bir gecelik ile önümde dikiliyordu?

Herşey o kadar arka arkaya geliyordu ki neye nasıl tepki vereceğimi bilemiyordum.

Bakışları ilk başta Kral Magnus da ardından bende dolandı. Birşey fark etmiş olmalıydı ki gözleri bir anda büyüdü. Başını hızla eğip üzerindekilere baktı. Geceliğinin eteklerini sıkıyordu. Utanmıştı.

Sanırım gecelikle durduğunu yeni fark ediyordu.

Daha fazla onu utandırmamak için bakışlarımı ondan çekip yeri incelemeye başladım. Kalbimin hızlı atmasından hiçbir şey eksilmemişti.

"Liris?" Dedi Kral Magnus yumuşak bir sesle. "Birşey mi söyleyecektin?"

Kral Magnus yerinden doğrularak masasının üzerindeki kalem ve kağıdı aldı. Ardından Prenses Liris'e doğru ilerledi.

"Yaz." Dedi Kral Magnus. "Bizimle konuşmadığın için seninle iletişim kuramıyorum. Bu yüzden yaz da seni anlayayım."

Prenses Liris'in, Kral Magnus'un elinden kağıt ve kalemi aldığını fark ettim. Birşeyler yazdı.

Halbuki benimle dün konuşmuştu...

Prenses Liris geri defter ve kalemi Kral Magnus'un eline tutuşturdu. Ne yazdığını bilmiyordum fakat merak etmiştim, onun acele ile çıkıp buraya gelmesini.

"Akşam yemeğinde masada ol." Dedi Kral Magnus, Prenses Liris'e. Ardından kapı açıldı ve Prenses Liris gitti.

Bende ayaklandım. "Bende gideyim Kralım, izninizle."

"İyi git bakalım." Sorusuna cevap vermediğimi ve kaçtığımı fark etmişti.

Tam kapıyı açıp çıkacaktım ki Kral Magnus "Sende akşam yemeğinde masada ol." Dedi.

"Elbette." Dedim ve kapıyı açıp hızla koridora çıktım.

Henüz uzaklaşmamıştı. "Prenses Liris." Dedim ona doğru ilerlerken. Yavaşça yerinde durdu.

Bu sıradada üzerimdeki siyah ceketi çıkarmıştım.

Bana dönmedi. Hoş, ceketi omuzlarına yerleştirmem daha kolay olurdu.

Ona yaklaşarak ceketi omuzlarından örttüm. O kadar büyük gelmişti ki içinde kaybolmuştu resmen.

Kalbim ritimlerini tekrar bozdu.

"Üşüdüğünüzü tahmin ettim." Dedim saçmalayarak. Cidden, yaz ayındaydık ne üşümesi?

Sessizce, kendimi toparlamaya çalışarak derin bir nefes aldım. "Sizde kalabilir." Dedim ardından.

Ceketim ona çok büyük gelmişti. Boyu yere değiyordu.

Saçlarından yine o tanıdık koku yayılmaya başladığında zorlukla ondan uzaklaşarak arkamı döndüm.

Zaten yeterince utanıyordu. En azından ona ceketimi verirsem utanması azalır diye düşünmüştüm.

Adımlarımı hızlandırarak ondan uzaklaştım ve başka bir koridora saptım. Şuan arkasına baksa bile beni göremezdi...

Ruh BağıWhere stories live. Discover now