hyunjin:
Cidden bravo hyung ya
Cidden

minho:
Ne oluyor lan
NE OLUYOR

hyunjin:
Neyse
Ben gençlik merkezine geldim
Hadi size bye

changbin:
Buraları ben toparlarım bebeğim
Sen antrenmanına odaklan

hyunjin:
Gözüm arkada kalmaz tatlım😘

minho:
🥴

changbin:
Sus sen!
görüldü+iletildi

•-°-•

Vakit kaybetmeden soyunma odasına girdim. Birkaç dakika geç gelmiştim ama sorun değildi sanırım. Nasıl olsa Felix bana ayrı olarak veriyordu ders.

Çantamı alıp kabinlerden birine girdim. Çantamda getirdiğim taekwondo kıyafetlerini çıkarıp hemen giyindim. Diğer kıyafetlerimi katlayıp çantanın içine koydum.

Kabinden çıkıp dolapların olduğu tarafa gittim. Boş olduğunu düşündüğüm bir tanesini açtım. Tahmin ettiğim gibi olduğunu gördüğümde içine koydum çantayı. Telefonumda içindeydi. Dolabın kapağını kitleyip salona gitmek için çıktım soyunma odasından.

Ayakkabılarımı bir çırpıda çıkarıp ayakkabılığa koydum. Salona girdiğimde Felix'in yerde oturup ellerine baktığını fark ettim. Başı eğik olduğu için geldiğimi fark etmemişti ancak nedensizce Somi uyarı amaçlı seslenince, benim olduğum tarafı kafasıyla işaret etmişti, direk göz göze gelmiştik.

Somi'nin koşturduğu diğer kuşakların arasından geçerek yanıma geldi Felix. Yüz ifadesi biraz değişikti.

Tam karşımda durup hevesli bir şekilde konuştu.

"Hyunjin be özür dilerim. Dün biraz fazla şaçmaladım."

Kaşlarımı çattım. Hatasını bilen bir Felix ha? Güzelmiş.

"Sorun yokta, nerden çıktı bir anda. Yani gelip böyle bir şey için özür dilemezsin diye düşünüyorum." dedim açık açık.

Çünkü sivri dilliydi ve böyle birinden, kim olursa olsun özür beklemezdim.

"Somi fark etmemi sağladı. Senden sonra ona yazdım. Anlattım her şeyi, o da yardımcı olucak bana. Ama önce senin gönlünü almam gerektiğini söyledi."

"Ne yani, o söylemese gelip özür dilemeyecek miydin?"

Duraksadı. Ciddi ciddi düşünüyordu ya!

"Sanırım hayır." dedi.

"Kalsın o zaman." Onu arkamda bırakarak bizim için boş olan alana geçmek için adım attım.

Ancak Felix sağ bileğimi iki eliyle tutup beni durdurdu.

"Hyunjin, bak Hwang demiyorum. Hyunjin diyorum. İçtenlikle özür diliyorum. Seninle arkadaş oluyor gibiyiz ve ben bunu kendi elimle yok edemem. Lütfen."

Ne olmuştu buna bugün. Konuşma tarzı olsun, sarf ettiği cümleler olsun... Fazla mı nazikti?

"Bu Lix bana yabancı, Felix'i geri getir." dedim kolumu kendime doğru çekip. Boş alana ilerlediğimde peşimden geldiğini aynadan görüyordum.

"Hyunjin, gerçekten üzgünüm. Beni alçaktan aldın hep, normalde iki konuşmamdan sonra kimse yanaşmaz bana."

"İyi sabrettin diyorsun yani?"

"Biraz..."

"Koş Felix, koş!"

Bu sefer yer değiştirmiş gibiydik. Be önde, o arkada, koşuyorduk. Diğerleri çoktan esnemeye başlamıştı.

Taekwondo · HyunLixWhere stories live. Discover now