6. Escape From School

44 10 111
                                    

Not: flashback vs. Olmadığı halde italik/altı çizili sözler spoidir

Genç kız duydukları ile bir anlığına transa girmişti. Ne demekti okuldan kaçıyorlardı?!

Ya yakalanırlarsa?

Ya öğretmenler babasına haber verirse?

Ya babası da annesine haber verirse?

Annesiyle ayrı yaşıyordu ama tatillerde falan buluşurlardı. Bu yüzden tatilleri hiç sevmezdi Seol. Hep kavga ederlerdi. Buna rağmen de yine bir arada olmak için bahane ararlardı.

Annesi ve babası arasındaki ilişkide yalnızca sevgi vardı. Onlar birbirlerine olan -diğer çiftlerde olması gereken- güveni ve saygıyı kaybetmişlerdi.

Hafifçe burnunu çekti. Gitmek istemiyordu. Düşündüğü ihtimallerin hepsi gerçek olabilirdi.

Ama arkadaş edinme fırsatını da kaçıramazdı. Şuan çok büyük bir ikilemin içine düşmüştü.

Bir tarafta ailesinin azarı, diğer tarafta da hayatının fırsatını kaçırmak vardı.

Kız kendini ipte yürüyen cambazlara benzetti. Çocuğu kırmak istemiyordu ama hayat hep onu sarsmıştı. Kendine gelen hakaretlere hep susmuştu. Şimdi kendisine henüz zararı dokunmayan bir çocuğa, başkalarının kendisine gösterdiği tavrı göstermesi adaletli miydi?

Beynindeki bütün hücreler o an yalnızca çocuğu kırmadan nasıl reddetmesi gerektiğini düşündü. En sonunda ağzından şu cümleler çıktı.

"Ben gelmesem?"

Karşısındaki genç ona anlamaz gözlerle bakıyordu. Olayı anladığında ise hayal kırıklığına kapılmıştı. Onun için daha ne yapabilirdi?

Genç yutkundu. Rahatsız olacağı bir davranış mı sergilemişti yoksa? Sesinin titremesine engel olamayaraktan

"Neden?" Diye sordu. Aklında duran tüm soruların içinde geçen o sözcüğü sormak yeterli miydi?

Yine de nefesinin son damlasına sormaya karar verdi. Kıza kızgın mıydı? Asla. Kendisi onun hayatına girmişti. Kıza kırılmış mıydı? Evet. Onu böyle heveslendirip sonrasında hayal kırıklığına uğratması çocuğu kırmıştı. Ama insan zaten sevdiğine kırılmaz mıydı?

Hafifçe titredi, ağzını açtı. Sesi yüksek değildi. Titriyordu ve çok zayıftı. Minho bunu umursuyor gibi görünmüyordu. Kız kendisine bakmasa da çocuk kızın gözlerinde kaybolmayı kafasına koymuştu.

"O...O zaman ne-neden ya-yani şey şey-"

Kız Minho'yu kırdığını o zaman anlamıştı. Çocuk onun gözünde hep neşeliydi. Kıza şuana kadar kırılma belirtisi göstermemişti ve kız da aldanmıştı. O zaman ne kadar da büyükçe birine dönüştüğünü farketti.

Sayılardan başka bir şeyle ilgilenmeyen büyüklere benzemişti. Düşüncesi onu titretmişti. Ama şuan kendini düşünemezdi. Kalbini kırdığı çocuk onun için daha önceydi.

O sırada farketti Seol, birini kırmanın ne kadar acı ve rahatsızlık verici bir duygu olduğunu. Ama diğer çocuklar ,onlara çocuk demek doğru değildi yetişkin ruhlu çocuk bedenler derdi kız onlara, ve yetişkinler bunu çok rahat yapıyorlardı.

Oysa birini kırmak iğrenç bir duyguydu. Kız düşüncelerinde birini kırmanın ne kadar kötü olduğunu düşünürken çocuk da kelime dağarcığında kendisi için söz arıyordu.

Uygun kelimeleri bulduğu sırada ağzını açmak istedi oğlan ama ağzını kapatan küçük eller onu susturmuştu. Kız ellerini çocuğun ağzına kapatmıştı çünkü daha fazla çocuğun kırgın sesini duymak istemiyordu. Kırdığı yakışıklı gence cevap vermek için ağzını açtı. Ne olursa olsundu evde. Şuan da karşısındaki gencin mutlu olması daha önemliydi.

WhiteFreeSia {•Lee Minho•}Where stories live. Discover now