2. Friends?

58 13 91
                                    

Genç kız yorgunlukla çalışma masasından kalktı. Evet geceleri ders çalışıyordu. Uyku hapları olmadan uyuyamayacağını farkettiğinde bunu fırsata çevirmişti. Aralıklı olarak -günaşırı uyuma rutini- ya ders çalışıyor ya da bölüm yazıyordu.

Bu her ne kadar zaten iyi olan derslerini daha da yükseltse de rahat bir biçimde uyumayı özlüyordu. Uyku haplarıyla aldığı Uykuya ne kadar sıradan uyku diyebilirdi ki? Düşüncelerini kafasından sildi. Bir kere düşünmeye dalarsa okula geç kalırdı.

Aslında okula geç kaldığı falan yoktu. O sınıfta kimse olmadan gitmeyi seviyordu. Biri varken sınıfa girdiğinde herkesin ona ,"Buzlar Prensesi"ne, baktığını hissedebiliyordu. Başkası ona baksın bakmasın herkes onu rahatsız edici bir biçimde dikizliyormuş gibi hissediyordu genç kız. Hayır, düşünmeye dalmayacaktı değil mi?

Yatağın yanında bulunan şifonyere doğru adımlarını sürükledi. Şifonyerin üzerinde duran ilaçlara göz attı. Hepsinden nefret ediyordu.

Hayatının iki ucu boklu değnek olduğunu düşündü. Her iki türlü de dünyada cehennemi yaşıyordu. Ama üzülmüyordu.

Evet bulunduğu konumdan memnun değildi ama şuan onun elinde olan imkanlara ulaşamayanlar da vardı.

Elini en ortada duran üzerinde "imipramin 62 mg/gün" yazan ilaca götürdü. İçinden iki hap aldı.

Birini ilaçlarla aynı yerde olan bir bardak su ile içti. Sonrasında çantasından bir kutu ağrı kesici aldı. Birini yapısını bozmadan açtı ve içindeki ilaçla dışta olan ilacı değiştirdi.

Bu genç kızın aklına geçen yıl yaşadığı eğlenceli bir olayı hatırlattı. Nedense o gün onun tarafından önemsenmek hoşuna gitmişti

Kızın fazlasıyla başı ağrıyordu. Öğretmen yan sınıftan olan bir çocuğu sınav yapmak için kendilerini boş bırakmıştı. Eh sınıftakiler de buna çok sevinmişti. Herkes yakın olduğu kişi ile çene yaparken genç kız ortada kabak gibi kalmıştı. Sonuçta "Buzlar Prensesi" kimseyle konuşmazdı değil mi?

Baş ağrısı giderek daha dayanılmaz bir hal alırken kız dayanamadı. Çantasındaki küçük bölmeden bir ağrı kesici çıkardı ve tek hapı aldı. Naylonun bu kadar kolay açılabilmesi tuhaf gelmişti. Yoksa..... Aklına doluşan düşünce ile tek naylon çöpünü eline aldı.

Lanet olsundu ki sabah değiştirdiği anksiyete ilacını içmişti. Aptallığına türlü küfürler saydırırken gözü yanda arkadaşı ile hararetle konuşan çocuğa kaydı.

Onun adını bilmiyordu. Kimin ismini biliyordu ki bu sınıfta? Yaka kartını da takmadığından göz ucuyla öğrenemezdi. Yine de sınıfta en fazla diyaloğu onunla yapıyordu. Okula gelemediği günlerde kendisinin istemesine kalmadan ödevleri atan oydu sonuçta.

Az önce aldığı ilacın verdiği özgüvenle çocuğun omzuna hafifçe dokundu. Çocuk yanına döndüğünde şaşkınlığını dışa vurmamak için kendi içinde çok büyük bir savaş veriyordu. Az önce konuştuğu arkadaşı buna pek önem göstermiyordu. Kimseyi umursamadan ağzını 2,5 metre açmıştı.

Çocuk ilk defa muhabbeti başlatanın o olması sebebiyle olan şaşkınlığını ve hızla çarpan kalbini gizlemeye çalışmaya devam ederken güçlükle ağzını açtı "E-Efendim Seol-shi"

Yutkundu kız. Çocuğa dokunmadan önce aklında yaptığı konuşmayı yapmak için ağzını açtı. "Ağrı kesicin var mı?" Çocuk şaşkınlıkla kaşlarını havaya kaldırdı. Az önce içmemiş miydi? Bildiğine göre bu ilacı 1,5 saat arayla alınmalıydı. Ki o kız ilacı içeli 15 dakika olmamıştı bile.

WhiteFreeSia {•Lee Minho•}Место, где живут истории. Откройте их для себя