"Sandığımdan fazla sabırlısın"
Duyduğum tanıdık sesle direkt arkamı döndüm. Oysa hala sırtı dönük bir vaziyetteydi.
Yalın biti
O günden sonra sesi nasıl içime işlediyse tiksintiyle yüzümü buruşturdum. Birşey söylemeyip kalkmak için kendimi zorladım ama nafile.
"Nerden bu kanıya vardın sorması ayıp"
Alaylı çıkan sesim onu keyiflendirmiş ve " yarım saattir burdasın ve oflayıp saçını karıştırıp duruyorsun ya delisin yada ekildin" dedi.
"Seni ilgilendirmez" dedim ve eşyalarımı toplamaya başladım. Telefonu olduğu gibi çantaya attım ve ilerledim. Kapıya gitmek için Yalın'ın önünden geçmek zorundaydım. Oflayarak yürümeye başladım. Daha bir iki adım atmıştım ki oturduğu yerden kolumu tutmuştu.
"O arkasına saklandığını Efes'i masum mu sanıyorsun sen yoksa?" Dedi sert çıkan sesiyle
Yavaşça ona doğru döndüm ve çatık kaşlarımla " ne alaka?" dedim.
Teknede onu incelene fırsatı bulamamıştım. Bol siyah deri ceketi bol pantolonuyla benden tarz duruyodu. Anlına düşen kıvırcık dalgamsı saçları vardı ve koyu yeşil gözleri bana kilitlenmişti.
Yerinde dikleşmiş ve " Sana diyorum ki tablonun ön tarafı her zaman güzeldir ama tabloların arkası yoktur. Gözlerini aç keza gözlerinden olabilirsin" dedi ciddi bir şekilde.
Ona "kelime oyunu ha? Bu aralar çok alıştım biliyormusun. Oysaki partide yaptığın şeyi ne kadar da çabuk unutmuşsun birde gelmiş hayat dersi veriyorsun." Dedim ve ordan uzaklaştım demek isterdim ama tekrar bileğimden tutmuştu bu sefer daha hafif şekilde.
"O ben değildim. Şuan kendimi affettirme gibi bir ihtiyacım yok sana ama o kişinin ben olmadığını bilmeni istiyorum. Ne sana o kelimeleri söylemek istedim ne de beline dokunmak. Yapmak zorundaydım ve yaptım. Beni anlayacağını düşünmüyorum ama yinede söylemek istedim "dedi hala tuttuğu eliyle. Öylece bakıyordu
Kafanı karıştırmasına izin verme Deva.
"Anlamam için anlatman lazım ya hani. Herkes gibi ağzına kör düğüm atmışsın bağırıyorsun ama kimse seni anlamıyo. Bu aralar herkes niye bu kadar garip!" Dedim artık tükenmiş bir şekilde çıkan sesimle
Gözlerime odaklanmış sanki çektiği an suratına koca bir yaş pasta yiyecekmiş gibi bakıyordu.
Evet kesinlikle öyle bakıyordu. Onu geçtim teknede olduğundan oldukça farklı biriydi. Konuşması, mimikleri, tarzı oldukça farklıydı. Neredeyse endişeli bir biçimde bakıyordu.
Elimi bırakmış ve yüzünü sıvazlayıp "seni zorlayaman benden nefret edebilirsin hakkın. Vurmak istermisin?" Dedi
Evet!!!
Cidden suratının tam ortasına okkalı bir yumruk fena olmazdı he. Dediği şeye şaşırmıştım oldukça hemde.
"Gel" dedim ve elimle yaklaşmasını işaret ettim.
O bana bakıp kaslarını kaldırmış ve gülmüştü.
Yüzünü bana iyice yaklaştırırken aklıma daha ilginç bir yöntem geldi. Kafamla omzumu ilk başta geri çektim ve suratına sertçe kafayı gömdüm.
Ohh Allah'ım dünya varmış. İçime buzlu sular serpildi
Sanırım acıtmıştım hemde baya
Yüzü buruşmuş ama hiçbir ses çıkarmamıştü
Kafam oldukça acımıştı ama rahatlamıştım. Kafasını şaşkınca kaldırıp " beni şaşırtmaya devam ediyosun. Yüzünün halini görmelisin 3 saatlik masajdan çıkmış gibi rahatlamışsın" dedi.
YOU ARE READING
Kim Kiminle Ne zaman?
Teenage FiktionDeva yıllar sonra varlığından bihaber olduğu meşhur babasından mektup alır ve onun tehlikelerle dolu dünyasına adım atar. Ancak ortada ne iz vardır nede babası. Her gecenin bir sebebi bir mazisi vardır 🌃