20. B Ö L Ü M

22.6K 680 84
                                    

Dosyaların hepsini alfabetik olarak dolaba yerleştirdim. Telefonu son kez kontrol edip derin nefes aldım. Geç kaldım hem de çok.. Aldığım nefesi yavaşça verip başımı masaya koydum. Kapının çaldığını duymama rağmen cevap vermek istemedim.

"Bars Bey?"

Doğrulup asistanım Ayşegül'e baktım.

"Ne var?"

"Mert Bey geldi. Biliyorum görüşmek istemediğinizi söylediniz ama.."

İsmini duymamla sinirim kontrolü ele geçirmişti. Ayağa kalkıp ceketimi düzelttim.

"Nerede?"

"Toplantı odasında."

Hızla toplantı odasına giderken yarın olacak olan ihale bütün hayatımı kaydırma noktasındaydı. Aptal kardeşimin beceriksizliği benim elimi kolumu bağladı. Ben ki Bars Aşratoğlu..

Ayakta masaya yaslanmış eli sakalında kendinden geçmiş bir şekilde bir şeyler düşünüyordu Mert. Bugün ki planı yanıma gelmek değildi anlaşılan. Her zaman takım elbiseli olan sözde İstanbul beyefendisi bugün tişört deri ceketliydi.

"Her sabah burada mı soluğu alacaksın sen?!" Deyip karşısına geçtim. Mert omuz silkip bana baktı.

"Aslında ne güzel dost olabilirdik be Bars."

"Bana olan hayranlığını mı anlatmaya geldin." Dedim. Mert yarım ağız gülümseyip kollarını göğsüne doladı.

"Yarın ihale var bi bakayım dedim."

Dişlerimin arasından

"Kardeşimin yaptığı küçük sorun. Yarın o ihaleyi alsam bile sana vereceğim bunu biliyorsun. Neden sorun çıkartıyorsun?"

Mert doğrulup tam hizama geldi.

"Başlarda canımı çok sıktınız. Size sorunun babasını yaşatmadan eve dönmeyeceğim." Dedi. Sinirle nefes alıp

"Sorun siktiri boktan bi ihale değil Bars! Sorun kardeşinin şirketime yaptığı saldırılar. Üstelik bunları Bars Aşratoğlu kaşeli yaptı. İnanırsan."

"Benim seninle derdim yok Mert."

"Benim seninle derdim var Bars." Deyip kapıya ilerledi. Tam çıkacakken duraksayıp gülerek

"Geçenlerde senin ofiste bir kızla tanıştım. Çok güzeldi. Eğer sana ayıp olmazsa biraz ofisini turluyayım." Dedi.

Mert çıkınca sinirle volta atmaya başladım. Bunca zamandır hiçbir işimde böyle saygısızlık görmedim. Bu işleri sinirle Aran'a bırakmamalıydım. Verda'yla o dağ evine kaçmamalıydım.

Hele ki Verda'nın aptalca kıskançlıkları. Ona aniden duvarlarımı kaldırdığım için bu kadar şımarık oldu. Duvarlarımı niye kaldırdım, onu sevmeye başladığım için mi?

Düşüncelerim bataklık olup beni yutmaya başlayınca öfkeyle nefes alıp verdim. Kravatı gevşetip bardağa su doldurdum. Ne zaman Verda'yı düşünsem kendi içimde böyle bataklık oluyordu.

Kendime söz geçiremememin siniriyle bardağı sertçe masaya vurup ezmeye çalıştım. Tuzla buz olan bardaktan kanın hızla suya karışmasını izledim.

"Bars Bey!"

Ayşegül'ün panik içindeki sesiyle ona döndüm.

"Telefon geldi acilen konaktan bekleniyormuşsunuz arayan Ömer Beydi."

BERDELHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin