Bölüm On: Son Bulan Kâbuslar

572 44 8
                                    


Üzerimde siyah ve uzun bir elbise var. Kapişonum kapalı.

Karşımda genç bir kadın duruyor. Vücudunun yarısı toprağa gömülmüş. Kadın ağlıyor ve yardım istiyor. Henüz çok genç.

Bu kadın Aleksandr'ın annesine çok benziyor. Sanırım annesinin kız kardeşi, onun teyzesi.

Halk birden küfürler ve kötü dilekler dileyerek ellerindeki taşları kadına fırlatıyor. Kadın ağlayarak kollarıyla yüzünü kapatıyor.

Benim de ellerimde taşlar var. Fakat ben hiçbir şey yapamıyorum. Ne kadının yanına gidebiliyorum, ne de taşları atabiliyorum.

Halkın hakaretlerini işitiyor kulaklarım.

"En kor cehennemde yan cadı!"

"Geber cadı!"

"Aptal yaratık!"

Kadına sayısız taş atılıyor ve o ağlıyor. Aradan dakikalar geçiyor ve kadın hareketsiz düşüyor.

Bunu fark eden halk neşeyle bağırıyor ve buradan uzaklaşıyor.

Onlar uzaklaşırken ben ifadesiz suratımla ona doğru yürüyorum. Çıplak ayaklarıma, köylülerin attığı taşlar ve kuru toprak değiyor.

Kadının yanına gidip oturuyorum. Elimi alnına yaslayıp karşıma bakıyorum, fakat buna rağmen kadının yaralarını biliyorum. Yüzü neredeyse kandan görünmüyor, derin yaralar oluşmuş.

Kadının saçlarını okşamaya başlıyorum ve konuşuyorum, dilim rusça.

"Endişelenme Emma, ben onlar kadar zalim değilim."

Kadının ismini biliyorum ve yüzümü bu sefer ona çeviriyorum.

"Neden sana böyle yapıyorlar? Sen kötü bir canavar mısın?"

Emma'yı kollarının altından çekerek topraktan çıkarıyorum ve çekiştire çekiştire, arkasındaki iri çınarın gölgesine uzandırıyorum. Yanına oturup tekrar saçlarını okşuyorum, rusça konuşuyorum.

"Uyu güzel kızım, artık acı çekmiyorsun."

Ayağa kalkıyorum ve ilerliyorum. Birden bir ışık patlıyor, o ışığın içine giriyorum.

Yıllar öncesindeyim. Bir sarayda yürüyorum. Sarayın bahçesine giriyorum. Bir bebek ağlıyor. Yeşil çimlerin üzerindeki bebeği kucağıma alıyorum ve bebek susuyor, ağlamıyor. Onu kollarımda sallayarak bir ninni uyduruyorum. Bu ninniyi bebeğe yine rusça söylüyorum.

"Uyu Aleksandr uyu,

Kısıtlı uyuduğun huzurlu gece,

Canını yakacak her bir hece,

Ağlaya ağlaya sarılacaksın sevdiklerine,

Uykusuz kalacaksın gecelerce."

Bebek merakla beni dinliyor. Ninninin devamını bekliyor çattığı seyrek kaşlarıyla.

"Hadi derin bir uykuya dal ve uyanma,

Uyanırsan acı çekeceksin unutma,

Sakın kendini uykudan uzaklaştırma,

Uyu ve asla uyanma."

Nefes nefese doğrularak etrafıma bakındım.

Canavarın Gözlerinde Donde viven las historias. Descúbrelo ahora