1.4

13 3 1
                                    

yakinda buraya merhume diye yazilcak adim.. o kadr felfenayim ki
vitaminsizlik zor duzgun beslenin lutfen🫶🏻🫶🏻(bunu sen de yapsan keske

have fun ya!!

...

yedinci ev - aşkının huzurunda

kulağımda her zamanki gibi bana huzur veren melodilerden bir tanesi çalarken yine her zamanki gibi okula gidiyordum.

acaba bir gün dinlediğim aşk şarkılarını okuduğum kitaplardaki, izlediğim dizilerdeki ya da kafamda kurduğum hikayelerdeki karakterler yerine kendimi düşünerek dinler miydim?

tabii efendim.

bugün nedense içimde garip bir heyecan vardı. tamam, beynimin bana oynadığı oyunlardan dolayı benim içimde hep bir heyecan olurdu ama sanki bugün farklıydı.

sabah zorla uyandığımda neredeyse okula geç kalacak olduğumu görmüş ve hızlıca hazırlanıp evden çıkmıştım. buna rağmen içimdeki heyecanın hala iyi bir olaya bağlanmasını beklemem şaka gibiydi.

zaten okula gidiyordum. orada benim iyi diye nitelendirebileceğim nasıl bir olay olabilirdi ki?

aklım şu bilmediğim numaraya gitti. arada bir konuşuyorduk, gerçekten de onunla konuşurken kelimeler birbirleriyle birleşip uzun uzun cümleler oluşturuyordu. biliçsiz bir şekilde onunla sohbet etmeye beynimi alıştırmıştım sanırım.

iki yakın dostmuş gibi konuşmaya başladığımızı fark ettiğimde ise çocuk azarlar gibi ona saydırıp telefonu kapatıyordum. bir yandan neden böyle bir samimiyete girdiğimle alakalı kendime kızarken, diğer yandan insanlarla iletişim kurmanın çokta kötü olmayabileceğini anlatmaya çalışıyordum kendime.

böyle bir samimiyetten kastım ise, birine günaydın demekti.

düşüncelere dalmış yaylana yaylana okula ilerlerken eğer biraz hızlanmazsam okula geç kalacağım aklıma gelmişti ve haliyle tüm dikkat dağıtıcı şeyleri aklımdan uzaklaştırıp son gaz hedefe ilerlemeye başlamıştım.

zaten kalan az mesafeyi hızlandığım için çabucak bitirip okula geldiğimde öğretmenler zilinin çalmasına bir dakika kadar kalmıştı. oyalanmadan sınıfıma ulaştığımda sınıf dolduğu için sıkıntıyla iç çekmiştim. herkesin bakışlarını üzerime çektiğimi hissederek hızla sırama geçtim ve kimseyle göz teması kurmadan hocayı beklemeye başladım.

zaten aslında kimse ilgilenmemişti sınıfa girmemle.

...

koskoca okul gününün çoğu gitmiş azı kalmıştı, öğle arasına girmiştik. sabahtan beri yaklaşan sınavlardan dolayı tüm teneffüslerde test çözüyordum. her ne kadar midem boşluğundan sızlansa da kendime koyduğum şarttan ötürü kalkıp kantine inemezdim.

önümdeki lanet soruyu çözmem gerekiyordu.

bazı garip takıntılarım vardı. mesela okuduğum bir kitapta, bulunduğum bölüm ne kadar uzun olursa olsun bölüm bitmeden kitabı kapatamazdım. ya da o an çevremde her ne olursa olsun okuduğum sayfanın sonuna gelmeden dikkatimi oraya veremezdim. tıpkı başladığım bir soruyu bitirmeden kalkamadığım gibi..

sen de bilme.Where stories live. Discover now