21

3.8K 211 23
                                    

Boynuma konan öpücüklerle huylanarak gözlerimi açtım, demir yandan bana bakıp gülümsüyordu. Bende ona gülümsediğimde kendimi çok hoş hissetmiştim.

"Günaydın güzelim"

"Günaydın aşkım" yanağına öpücük kondurdum. "Canın yanıyor mu?" Neyden bahsettiğini anlamayarak kaşlarımı çattım.
Yerimden doğrulduğumda kalçama giren ağrıyla 'ah' ladım.

Şimdi neyden bahsettiğini anlamıştım..

"Çok acıyor." Mızmızlanarak konuşmam ile gülümseyip büzdüğüm dudaklarımı öptü. "Dön arkanı da krem süreyim, gece sürdürmedin zaten" gece dediği saat üç buçuktu ayrıca çok uykum olduğu için yıkanıp baksırımı giydiğim gibi yatmıştım.

Utana sıkıla arkamı döndüğümde kalçamı kaldırarak beni domalttı, aklıma dün gece gelirken aşağıdan uyarı almamak için başka bir şey düşünmeye çalıştım.

Demir baksırımı dizlerime kadar indirdiğinde yatağın yanından bir krem aldı. Kalçama değen dudaklarla titredim. Demir kalçamı öpmüştü.

"Güzel sevgilim benim"

Deliğimin çevresini kremlediğinde soğukluk hissi içimi ürpertiyordu. Demir baksırımı geri çektiğinde "bitti" dedi.

"Teşekkür ederim" utandığım için yüzüne bakamıyordum. "Utanma benden" yanaklarımı öptüğünde ona gülümsedim.

"Sen şimdi uzan burada bende bizimkilleri arayıp kahvaltıyı dışarda edeceğimizi söylerim." Yatağa uzandığımda ona baktım.

"Neden dışarıda ediyoruz ki?"

"Çünkü bugün denize girmeyip gezeceğiz" bu kalçamda ki ağrıyla nasıl olacak hiçbir fikrim yoktu ama zaten gitmemize az kalmıştı o yüzden onu reddetmedim. Demir dudağımı öperek odadan çıktığında bende öylece onun gelmesini bekledim.

Bir kaç dakika sonra kapı açıldığında içeri demir girdi "ben üstümü değiştireceğim bizimkiler gelecek, sana da yardımcı olacağım" aslında şuan kalçam ağrımıyordu yavaşça yataktan kalkmaya çalıştığımda tekrardan giren ağrıyla olduğum yerde kaldım.

"Dikkat et" diyerek yanıma gelen demir koluma girdi. Yavaş yavaş dolabımızın yanına ilerledik. Üzerimii giyinmeme yardımcı olduğunda yanağına güzel bir öpücük kondurdum.

*

"Otel odasının parasını istiyorum." Ardanın imâları yüzünden kalçamın ağrısını bile hissetmiyordum. "Sussana artık!" Zeytinimin çekirdeğini ona fırlattım.

Arda kıkırdarken diğerleri kendi halindelerdi mertle mete basbaya sevgili olmuşlardı. Birbirlerine ballı, reçelli ekmek yapıyorlardı. Tayfun ise manzaradan denizi izliyor iç çekiyordu.

Bir derdi var gibiydi..

"Aşkım tayfunun neyi var?" Kulağına fısıldadım. Oda tayfuna bakıp iç çekti. "Eski nişanlısını kaybetmişti de adı denizdi oda işte öyle bakarak hasret gideriyor" ona üzgünce baktığımda gerçekten de iç çeke çeke denize bakıyordu. Söylemesi çok kolaydı nişanlısı ölmüştü, peki yaşadığı his? Demire bişey olsa kendimi yer bitirirdim herhalde.. Allah korusun.

.

"Yarın dönmemiz gerekiyor" herkesin dikkatı demire kaymıştı.

"İyi oldu, annemlerde arıyorlardı" nergisin ailesi bir tık korumacıydı. Bizi hernekadar tanısalarda endişeleniyorlardı.

"O zaman bugün bol bol gezelim" merti onayladık zaten öyle olacaktı ama bu kalçayla nasıl gezecektim acaba...

"E kalkalım o zaman" hepimiz beraber kalktığımızda hesabı ödemeye gitmiştim fakat demir kolumdan tutarak dışarıya çıkarttı beni. "Sen bir dur yerinde." Omuz silkmekle yendim.

Ne olurdu sanki bir kere ödeseydim?

*

Mağazada ki fincan takımlarında gözümü gezdirdim, annemin zevkine uygun olanı gördüğümde yanına ilerledim.

"Anneme de şundan alacağım" fincan takımlarını gösterdiğimde hemen paketlettirdik. Ailelerimize hediyeler alıyorduk.

Hepsini hediye paketi yaptırdığımızda fiyatı ödeyerek dükkandan çıktık.

Geze geze giderken kalçamda küçük bir sızı oluşuyordu. Eve gidince yataktan çıkmayacaktım. "annemin bir numaralı çocuğu olacağım." Ardanın sesiyle gözlerimi devirdim.

"Sen tek çocuksun arda" bana burnunu buruşturarak baktı. "Gereksiz detaylar verme"

Neredeyse 3-4 saat geçmişti ve biz hiç durmadan yürüyüp bir şeyler alıyorduk. Son günümüz olduğu için iyice gezmek ve ailelerimize hediyeler almak istemiştik.

"Acıktım ben." Metenin sesiyle ona baktım, gözleri bayık bayık bakmaya başlamıştı. "Benim bebeğim aç, yemek yiyelim." Mert hemen meteye arka çıkarken çok tatlılardı. "Anladık aşıksın." Ardanın iticilik kokan sesiyle omzunu dürttüm.

"Susar mısın? Çok tatlılar." Bana omuz silkmekle yetindi.

"O zaman şurda ki lahmacuncuya gidelim" tayfunun gösterdiği yere doğru ilerledik. Burnuma gelen güzel kokular bana açlığımı hissettirmişti.

Hepimiz bir masaya oturduğumuzda düz lahmacun ayran söylemiştik. Siparişimizin gelmesini bekliyorduk.

"Hâlâ ağrıyor mu?" Kulağıma ilişen sesle demire baktım, kulağıma fısıldamıştı. "Biraz, saatlerdir yürüyoruz acısını şimdi hissediyorum." Yanağıma küçük bir öpücük kondurduğunda ister istemez çevreme bakınmıştım kimse bize bakmıyor önündekileri ağızlarına tıkıyorlardı.

Siparişlerimizde geldiğinde çok acıktığımı yeni yeni fark ediyordum..

●●●●●

Bölüm sonu.

Fark ettiğiniiz üzere geçiş bölümüydü. Hem sizi çok bölümsüz bırakmak istemedim hemde biraz olayları kendi kafamda toparlamak istedim. Aklımdakileri yazmak için birazcık kafamda kurmaya ihtiyacım vardı.

Kaldığımız evde bugün internet geldi fakat ne tesadüf ki biz yarın taşınacağımız evi temizlemeye gidiyoruz.. bir hafta sonra da fındık başlıyor çalışacağım.. ama korkmayın internet olduğu sürece sizi bölümsüz bırakmamaya çalışacağım.

Yanımda olun yeterli♡

İyi geceleerrr.

Karşı Komşu / BxBWhere stories live. Discover now